Devlet ve şirketler; kritik sistemlerine yapılan siber saldırıları engellemekten acizken; şimdi de dünyamız, siber cinayet hatta siber kitle imha ile baş başa kaldı. Nebi ve Sabi Katili Siyonist Terörün Hizbullah’ın şahsında Lübnan’a yaptığı siber katliam, bu yönüyle küresel bir tehdittir!
Şaşırdık mı? Hayır! Delidir, ne yapsa yeridir!
Bilim baş döndürücü hızla yol alırken; yapay zekâ hayatımızın ayrılmaz parçası oldu.
Ulaşım, iletişim, eğitimden sağlık sektörüne kadar her alandaki mal ve hizmetler artık yapay zekâ üzerinden yürütülüyor. Öyle ki yaşamımızın olmazsa olmazı olan ürün ve hizmetler için çip üreten şirketler, siparişlere yetişmekte zorlanıyor…
İnsan türü, her gün biraz daha kendi ürettiklerinin esiri…
Devlet ve hükümetleri, millet ve kuruluşları esareti altına alan bilimsel gelişmeler aslında yalnız ve yorgun düşmüş insan türünün şifası da olabilir ancak bu akl u fikr ile değil!
Kontrolsüz bilim sahası; suç, günah ve cinayet şebekelerinin eline ve emrine de geçebiliyor! Bu da her an kitle imhaların yaşanabileceği bir dünya demektir!...
Neden mi?
Çünkü Siyonist Terör Çetesi; “silah, sermaye ve medyasının gasp ettiği ABD ve Avrupa üzerinden bilim ve teknolojik gelişmelerin ipini elinde bulunduruyor.
Yani başı dertte olan dünyamızın artık Siyonist Terör Çetesi diye daha büyük bir derdi ve belası vardır!
Siyonizm’i kadim mazisinden tanırız!
ABD ve Avrupa varsın; “Müslüman millet ve devletlerin kimisinin işbirlikçilik ve korkaklığını” seyrede dursun! Filistin’in işgaline; Gazze’deki soykırım ve etnik temizliğin finansörlüğünü yapsın! Çoğu Müslüman ülkelerin ana haberlerinde varsın “israil’den Hizbullah’a siber saldırı..” denilsin!..
Dünya artık her zamankinden daha güvensiz, daha riskli bir gezegendir. Rahman’ın aşkı ve rahmetiyle boşlukta desteksiz/dayanaksız dönen zavallı Dünyamız artık daha korunaksızdır. Çünkü artık israil denen tanımsız bir suç örgütü var!
Öyle bir yapı ki; “Âdem’in cennetten çıkmasını sağlayan İblis (aleyhina’le) suretindeki insanları” dünyamıza musallat etmiş!
Her yol meşru!.. Peygamberleri katletmiş, vahye iftira atmış, gökten inen “kudret helvası, bıldırcın eti yerine soğan, sarımsak..” isteyerek isyan etmiş; sırf liyakatinden dolayı öz kardeşini kör kuyulara atmış..” Siyonizm denen bir zihniyetten bahsediyoruz!
Katır gibi! Önünden yürüyeni dişliyor, arkasından yürüyeni çifteliyor!
Acınır hale düştüğü zayıf zaman ve zeminlerde herkesin dostu; ayağı yere bastığındaysa başta Yahudilik, Tevrat ve Musa olmak üzere herkesin düşmanıdır bu illet!
Dünyayı taparcasına seven en korkak, en azınlık millettir ancak mit, efsane ve mitolojilerle bulandırdığı Tevrat’la “kendini kutsamış; suç, günah ve cinayetlerinin..” ibadet olduğuna inanmış bir azgınlık!..
Dünyayı tapusu, insanların da hizmetçi köleleri olduğuna inanan organize suç örgütü!...
BM’nin onlarca kararını çiğnemiştir. En masum faaliyetleri engellemiştir. BM, aktivist ve gazeteciler dâhil tarafsız kurum ve kuruluşlarının binlerce çalışanını şehit etmiş, katletmiştir!
İşte dünyamızın böyle lanet bir derdi ve davası vardır! Bir laboratuvardaki bir bilim veya mühendis ekibinin geliştirdiği bir proje, virüs, bir tekniğin dahi küresel tehdite dönüşmesi mümkünken; israil gibi şizofrenlerin yönettiği bir suç örgütüne kayıtsız kalan dünya, telafisi imkânsız bir hatanın içindedir!
Çünkü israil terör çetesinin; bilim/teknolojinin en masum alanlarını en vahşi emelleri için kullanabileceği ortada!
Kapitalist Siyonist Terör Sermayesinin elindeki silahlarımız da olmadığına göre; Merhum Mücahit Erbakan Hocamızın “atılan füzeleri kontrol edecek, yönlendirecek karşı teknolojiye…” tek çaremizdir! Vesselam.