Mustazaf kadınların yaşadığı zor ve çileli hayat bugüne kadar kalemlerin emektar ruhuyla işlenmedi. Yaşadıkları sıkıntılar, hor görülmeler, aşağılanmalar, direnişleri, tahammülleri ve sabırları medyada yansımadı. Oysa aşılması güç sıkıntılar karşısında sarsılmayan duruşlarını ve yağmur gibi boşalan belalar karşısında diri kalan umutlarını yazmaya sayfalar yetmez.
Kimi zaman İslam`ı tebliğ amacıyla eşlerinin köy köy, şehir şehir dolaşıp uzun süre eve dönmemeleri üzerine yavrularını kendi elleriyle büyütmeye çalıştılar. Kimi zaman günlerce, aylarca ve hatta yıllarca evlerinde kalan misafirlerini ağırladılar. Şartlar çoğu zaman çocuklarının okula gitmesine müsaade etmedi. Evde, bir öğretmen maharetiyle eğitmeye çalıştılar.
Kimileri, işine gidip gelirken saldırıya uğrayan eşlerinin, çocuklarının ya da kardeşlerinin acı haberiyle sarsıldı. Azizleri, Müslümanca yaşamanın bedelini hayatlarıyla ödüyorlardı. Ya da bir gece yarısı çocuklarını uyutmaya çalışırken evlerine kâbus gibi çöken polis baskınlarıyla karşılaştılar. Silahların namluları doğruldu göğüslerine. Başlarından yedikleri dipçik darbeleriyle sarsıldılar. Küçük düşürülüp aşağılandılar. Hakarete uğrayan eşleri, kardeşleri ya da babaları kelepçelenip gözlerinin önünden götürülürken, çaresizce arkalarından bakıp boşalan gözyaşlarını elleriyle silerken Allah`a tevekkül ettiler. Günlerce hatta aylarca haber alamadılar azizlerinden. Kiminin gözaltında hayatını kaybettiği haberi ulaştığında yeryüzü karanlıklara boyandı gözlerinde. Öfkeleri kabardı. Lanet yağdırdılar zalimlere…
Azizlerinin yaşadığını haber alan kimileri gözlerinde donuklaşan gözyaşlarını ıslak bir mendille silip şükür secdesine kapandılar. Görüş günlerine hazırlandılar. Azizleriyle karşılaşma saatlerini iple çektiler. Cam kafesler arkasında bekleyen benzi solmuş, gözlerinden hayat boşalan azizleriyle karşılaştıklarında, canlı görmenin sevincinin yaşadıkları sıkıntılara karışması yüzlerinde tarifi mümkün olmayan duygulara dönüştü.
Kimi zaman bir parça ekmekten mahrum kaldılar. Uzun gecelerin bitmek bilmeyen saatlerini çocuklarını aç uyutarak geçirdiler. Elbiselerini yamaladılar. Aylarca yemeden, içmeden biriktirdikleri parayla aldıkları otobüs biletiyle zindanlarda tutulan azizlerine yöneldiler. Zindan kapılarında hakaretlere uğrayıp horlandılar. Günlerce yolculuktan sonra kimi zaman görüştürülmeden evlerine geri gönderildiler.
Karşılaştıkları olumsuzluklar yüreklerini acıttı, ancak bıkmadılar. Pes edip geri çekilmediler. Gözlerindeki ve yüreklerindeki umudu diri tuttular. Çocuklarına hem annelik hem babalık yaptılar. Kulluklarını hakkıyla yerine getirmek için çabaladılar. Tesettürlerinden taviz vermediler. Okul çağına gelmiş kızlarını tesettürle okula gönderdiler. Büyük sorunlarla karşılaştılar. Okul kapısına dikilen idarecilerin tesettürü engellemelerine direndiler. Sorgu odalarına alınan küçük yavruları tehdit edilip aşağılandılar. Polis vasıtasıyla okulun dışına atıldılar. Onlar hep diretmeye ve yavrularının gasp edilen haklarını aramaya çalıştılar. Acizler her zaman zorbalık silahına başvurduklarından, hukuku keyiflerine göre ayartıp Mustazaf kadınları zindana mahkûm ettiler.
Ülkedeki çalkantılar, tesettür düşmanlıkları ve modern hayatın dayatmalarına rağmen iffetlerinden, tesettürlerinden ve İslami duruşlarından geri adım atmadılar. Yazların nefes kesen kızgın sıcakları ya da tesettür düşmanlarının çağdışılıkla nitelendirmeleri ve saldırıları tesettürde gevşemelerine ve İslami yürüyüşlerinde sarsılmalarına yol açmadı. Attıkları adımları Allah için attıkları bilinci her zaman diri ve canlı kalmalarına sebep oldu.
Kimileri uzun yıllara varan hicret diyarlarındaki yaşantının akıntılarına kürek çektiler. Anne, baba ve yakınlardan uzunca yıllar habersiz kaldılar. Yıllar geçtiği halde yakınlarının ölümünden haber alamayanlar oldu. Bütün bunları İslami yürüyüşün gereği görerek sabır ağacına sıkıca yapışıp gözlerindeki ve yüreklerindeki umudu yitirmediler.
Başarıyla verdiler imtihanlarını. Kutlu doğum mevsimi ulaştığında Peygamber Sevdalısı Mustazaf kadınlar yüzbinlere varan coşkuyla meydanlara indiler. Tesettür mitinginde, Müslüman Kadınlar Günü etkinliğinde ve Müslümanlara yapılan zulme tepki niteliğindeki Ahde Vefa Mitinginde meydanları doldurup zulme ve zalime rağmen var olduklarını ve meydanları terk etmeyeceklerini haykırdılar.
Bir adım daha atıp Nisanur Dergisiyle Mustazaf kadınların sesini duyurmaya başladılar. Yeni bir girişimdi bu. Başarılı bir şekilde seslerini duyurdular. Hz. Fatıma (ra)`nın şahsında, onun olgu tanındığı bir iklimde Müslüman Kadınlar Günü etkinliklerini bütün ülkeye yaymaya çalıştılar.
Bütün bunlara rağmen Mustazaf kadınların işi yeni başlıyordu. Bugün geldikleri noktada, çektikleri sıkıntılardan, yaşadıkları zorluklardan ve taviz vermeden korudukları İslami duyarlıktan elde ettikleri tecrübeyle gelecekte daha büyük sorumluluklar yüklenmeyle ilgili azim ve iradelerini muhafaza ediyorlar. Büyük sıkıntılarla beslenip sabırla olgunlaşan tecrübe ağacının meyveleri olan büyük birikimlere sahip Mustazaf kadınlar, yeni bir misyon yüklenmeye hazırlanıyorlar. Batı tarzı hayatın dayatmalarıyla sarsılıp özlerinden koparılan milyonlarca kadının ilgi beklediği bilinciyle, büyük bir seferberlik başlatıp ülke çapında tebliğ faaliyetlerine başlama mevsimindeyiz. Bu aşamada Kur`an ve sünnetle donanıp, merhametli ellerini hikmetle uzatıp ilgi bekleyen kadınların ellerinden kavrayarak İslam`ın rahmet pınarına yönlendirip, İslami ruhla donatmalıdırlar.
Köy, kasaba ve şehirlerimize kadar nefsinin ya da çevresinin etkisinde kalıp İslam`dan uzak düşmüş kadınlarla tek tek ilgilenerek, en güzel vakitlerini onlara harcayarak hakikate yönlendirme görevinde tarihi sorumlulukların yerine getirilmesi aşamasındayız. Bütün alanlarda vazifelerini en iyisiyle icra eden Mustazaf kadınların, İslam`ı tebliğ alanında da ilahi hakikatleri en ücra köşelere ulaştıracaklarını ve ilgi bekleyen kadınlara İslam`ın rahmet kucağını açmada başarılı olacaklarını geçmişteki performansları ortaya koymaktadır. Bu önemli adımı attıklarında İnşallah büyük değişime önayak olacak ve toplumda hayırlı bir çığırın açılmasına sebep olacaklar.