M.Emin Özmen

DERSİM`İN ÜZERİNDE UÇAN KADIN PİLOT

26.03.2017 11:05:00 / M.Emin Özmen

DÜNYA`NIN İLK KADIN PİLOTU VE ATATÜRK`ÜN MANEVİ KIZI OLAN SABİHA GÖKÇEN, 22 MART 1913`TE BURSA`DA DOĞDU. YİNE 22 MART GÜNÜ 2001 YILINDA GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİNDE ÖLDÜ. 22 MART`IN ÜZERİNDEN ÇOK GEÇMEDEN, BİRAZCIK KENDİSİNDEN VE İCRAATLARINDAN BAHSETMEK İSTERİM. 

            Kısaca Sabiha Gökçen Kimdir?

            Yukarıda da yazıldığı üzere 22 Mart 1913 tarihinde Bursa`da dünyaya geldi. Küçük yaşta ailesini kaybetti. Atatürk`e okumak istediğini söyledi. Atatürk onu evlatlık edindi ve okuttu. Sonra 1935`te uçuşa ilgi duydu ve Atatürk`ün teşvikleriyle Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu`na kaydoldu. Kırım`da planörcülük kursu aldı. Eskişehir`de özel kurslar gördü. 25 Şubat 1936 tarihinde de ilk defa motorlu uçak ile uçmaya başladı.

            Tabi yeni kurulan Cumhuriyet, Anadolu insanını hayal kırıklığına uğratmış ve şaşırtmıştır. “Bu ne iş” diyordu halk kendi kendine. “Karşısına dikildiğimiz, evlatlarımızı şehit verdiğimiz İngilizlere, Fransızlara benzedik.” Bu da ister istemez hoşnutsuz olan bir takım insanları beraberinde getirmişti.

            Kısaca Dersimli insanlarda bu grubun içerisinde yer alıyor diyebiliriz. Yeni kurulan Cumhuriyeti hazmedemeyen bir yığın kişi vardı. Hoşnutsuzluklar bazen barajı patlatıp, nümayişlere sebebiyet verebiliyordu. Bölgede meydana gelen olaylar nedeniyle, 25 Aralık 1935`te “Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun” çıkarıldı. Bu kanuna göre Dersim`e bir askeri vali atanacaktı.

            General Abdullah Alpdoğan Vali olarak atandı. Çok sert mizaçlı olan Vali Alpdoğan`ın icraatları halkta rahatsızlıkların artmasına neden oluyordu. Vali`nin yetkileri genişti ve insanları bir yerden bir başka yere sürmeyi de kapsıyordu. Bu yasanın uygulanması sonucu yörede pek çok olaylar çıkmaya başladı.

            1937`de meydana gelen olaylar hızla yayıldı. General Abdullah Alpdoğan olayları bastırmakta yetersiz kalıyordu. 20 bin asker ile bölgeye yığılan güvenlik kuvvetleri bir türlü dağları aşamıyordu.

            Çaresiz kalan General, Hava Kuvvetlerinden yardım istedi. İçerisinde Sabiha Gökçen`in de bulunduğu 3 uçak filosu bölgeyi havadan bombardıman altına aldı. Bombardıman sonucu yöre insanından on binlercesi öldürüldü bir bu kadarı da sürgün edildi.

            Gökçen`in Acımasızlığı:

            Sabiha Gökçen, dönemin Tan gazetesinden Ahmet Emin Yalman`a verdiği röportajda çarpıcı itiraflarda bulunuyor. Gökçen, harekâtı şöyle anlatıyor: “Muhasama (çarpışma) meydanında canlı hedef üzerine bomba atmak insana hiç acımak hissi vermiyor. İnsan yalnız vazifesini görmek için aramayı, vurmayı düşünüyor...”

            Tabi bu itiraflar oradaki masum vatandaşlara neler yapıldığının ve bu icraatlarda dönemin CHP`si ve dahi Atatürk`ün de rolü hakkında bilgi veriyor. Kendisi açısından kendi vatandaşlarına bomba atmayı hayatının en önemli dönüm noktası olduğunu ve harekâtın çok heyecanlı geçtiği de ifadeleri arasında yer almaktadır: “Dersim`deki uçuşlarım daha heyecanlı olmuştur... İnsan evvela bombalarını atıyor, bundan makineli tüfeğe geçiyor. Dersim`deki ilk bombardımanın heyecanını unutamam. Dersim`deki uçuşlarım çok heyecanlı geçti. Bir-iki defa pilot, fakat ekseriyetle rasıt olarak uçtum. Böyle vaziyetlerde insan harp heyecanını rasıt mevkiinden daha iyi duyuyor. İnsan evvela bombalarını atıyor, bunlar bittikten sonra canlı hedef görürse makineli tüfeğe müracaat ediyor.”

            Atatürk`ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti

Sabiha Gökçen anılarını “Atatürk`ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti” kitabında toplamış. Kitaptaki bazı ifadeler hayli dikkat çekici: “Harekâttan birkaç dakika önce. Dersim`e uçuyordum. Asker arkadaşlarımla, meslektaşlarımla birlikte isyancıları susturmak görevini almıştım. Atatürk`ün bana verdiği silah da üzerimdeydi. Ulusum için ilk kez büyük bir işe gidiyordum. Makbule Atadan hanımefendi, ‘Korkuyor musun?` diye sordu. Güldüm: Bölgeye barışı sağlamak için gidiyorum. Korkan insanın barış için savaş vermesi mümkün mü?”

Sabiha Gökçen her ne olursa olsun Dersimlilere esir olmayacaktı: “Ne olur ne olmaz diye bir de makineli tüfek kontrolü yapıyor, silahı yağlıyor, mermileri sayıyor, herhangi bir taarruza uğradığımızda ne yapacağımızı birbirimize anlatıyorduk. Ben Atatürk`ten aldığım direktif üzerine, şayet uçağımız düşecek olursa derhal silaha sarılacak ve asla asilerin eline sağ olarak geçmeyecektim! Önce onlarla dövüşecek sonra da son kurşunu kendi beynime sıkacaktım.” 

Sabiha Gökçen Havalimanının İsmi Değiştirilmelidir:

Hanımefendinin bombalarıyla binlerce Dersimli vatandaş öldü. Fazla yoruma gerek yok zaten. Yaşananlar katliam boyutunda. Bence katliamı hatırlatacak tarihi iyi okumalı ama şu havalimanının ismini de değiştirmeliyiz.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar