Netanyahu iç siyasi çekişmelerde hanımı, oğlu ve kendisi için açılan yolsuzluk davalarında ibrenin aleyhine döndüğünü gördüğünde, dış siyasete bir kurtarıcı sebep diye yapıştıkça yapıştı. Ortakları olan aşırı dinci Yahudilerin de bu işe gönüllü olmalarını şu ana dek iyi yönetiyor. Zaman zaman aldığı olağanüstü hal kararları, ona can suyu oluyor veya yeni bir ruh üflüyor. Bu rahatlığın verdiği cesaretle coşan zulmü ve soykırımı, Gazze’yi aşıp Lübnan bazen de Suriye’ye kadar ulaşabiliyor.
Milton kasırgası ABD’de oldu ama siyonist kasırga bölgeyi Netanyahu’nun ihtiraslarına kurban edecek görünüyor. Acaba koalisyon ortağı olan sözde aşırı dinci Yahudiler bunun Tevrat’taki yeri olarak “Amaca giden her yol mübahtır” anlayışını ayetleştirip sessizce geçiştiriyorlar mı yoksa Netanyahu’nun günahlarına ortak mı oluyorlar?
Bebek olsun çocuk olsun kadın olsun erkek olsun Gazze’de vurulan her ferdin potansiyel bir suçlu olduğu gerekçesi, Lübnan’da da geçerli olmalı ki binalarına varıncaya dek her insan ve her yapı bombalandı. İHA veya SİHA ile F 35 uçakları dahil tüm hava savunma gücüyle Gazze gibi Lübnan’ı Beyrut’a dek bombalaması ibret-i alem… Hava gücü olmayan bir yeri defalarca bombalamak… Savunmasız insanlara soykırım uygulamak, dünyayı tepkisiz ve etkisiz kılmak, yetmezmiş gibi haklılık edebiyatı yapmak… İslami olmayı geç insani dahi değil, ama dedik ya amaç ve araç arasında hedeflenen niyetin Tevratlık da olmadığı aşikar…
Öyleyse bunca zulmün sebebi ne ola ki? Arz-ı Mev’ud ütopyası da değil. Adı üzerinde ütopya… Belki de asıl bilmemiz gereken şeyin SİYONİZM olduğudur. Olgu olarak Yahudiliği ve Hristiyanlığı kullanan, holokost edebiyatı üzerine mağduriyet yaşadığını söyleyen, dünyanın yönetim ve idaresi için ABD, AB ve köleleştirilmiş ülkelerin liderlerini satın alan bir gölge yönetim var. Medyası, basını, silah sanayi ve markalarıyla küresel bir sömürü ağı oluşturan siyonist ruh, bu zulmün asıl müsebbibi olsa gerek.
İnsanlar bunun henüz farkında değil. Yönetimlerin kukla olduğunu insanlık henüz idrak etmemiş. Siyonizmin ne kadar tehlikeli olduğunu daha çözememiş.
Özgür yaşadığını zanneden ve sanal bir dünyada zevke gark olmuş insanlık ayılmazken, işgalci İsrail onları bu derin uykudan uyandıracak gibi. Zulmün en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu andır. İnsanlık uyanırsa dünya uyanacak.