Mehmed Göktaş

Biz bu ülkede güvende olabilir miyiz?

19.06.2017 09:10:00 / Mehmed Göktaş

Güvende olabilmek her insanın, hatta bütün canlıların en büyük özlemidir. Başını yastığa koyduğunda gözlerini rahatça yumabilmek herkesin en büyük idealidir. Hayvanlar düşmanlarından emin olmadan asla uyuyamazlar.

İslam`a göre bir yerin darü`l İslam olmasının en önemli göstergesi; müminlerin korkularının emniyete dönüşmüş olmasıdır. (Nur 55)

Biz bu ülkede güven içinde miyiz?  Bu soru bizim gündemimizden hiç bir zaman düşmemiştir.

Her ne kadar bazı iyimser havalara bakarak arada unutuyor gibi olsak da bu ülkede güven içinde hayatımızı sürdürüp sürdüremeyeceğimiz konusu bizim için gündemdeki yerini hep koruya gelmiştir.

Herkes için böyle bir sorun olmayabilir. Bazı Müslüman kardeşlerimiz son on beş yıldan bu yana güzel günlerini , hatta en güzel günlerini yaşıyor olabilirler. Beki de yıllardır bekledikleri hedeflerine ulaşmanın, iktidar olmanın, iktidarın nimetlerinden yararlanmanın mutluluğunu yaşıyorlardır.

Evet, bir daha tekrar ediyorum. Biz bu rejimden hiç ama hiç bir zaman emin olamadık, rahatça bir uykumuz olamadı. Bizim 28 Şubatımızın tam olarak kalktığına henüz inanamıyoruz. Her an rejimin bir darbesine maruz kalabiliriz. Zaten daha önce uğradığımız zulüm ve mağduriyetlerimiz sürüp gitmekte, hiç biri telafi edilmiş değil.

İstanbul Bağcılar`da vuku bulan barbarlığın bir daha tekrar etmeyeceğine dair hiç bir güvencemiz yoktur. İftar vakti iş dönüşü evinin önünde ölesiye dövülen, daha sonra polis amirliğine götürülerek işkence edilen Efrahim Yakar, imdadına koşan annesi Gülsen Yakar`ın da aynı vahşete uğraması istisnai bir olay olarak görülmemelidir.

Bir başka tabirle, bu ülkede işkenceci yunusların zihniyetinde olan sivil veya görevli çok, hem de çok insan vardır.

Bittiğine değil arada biraz küllendiğine inandığımız ulusçuluk damarının aniden patladığına her an şahit olabiliriz. Hiç kimse bunun aksini iddia edemez.

Ve bu ülkenin, hatta İslam dünyasının bundan daha büyük bir sorunu da yoktur.

Bu ulusçuluk, ırkçılık ve mezhepçilik konusunda bu millet, bu ümmet nasıl bir tedaviden geçecek bir türlü çıkış yolu bulamıyorum.

Bulsam ne çıkar ki? Bu koca sorun elbette devlet eliyle çözülecektir eğer çözülecekse.

Bu konuda geçmiş iktidarlara göre bir takım iyileşmeler görülse de, yine devlet eliyle, iktidar eliyle insanımızın ulusçuluk damarını kaşıyan, attığı bütün olumlu adımları bir anda yok eden siyasetlerden bir türlü vaz geçilmemektedir.

Şu son vahşet bu milletin temellerine konulmuş bir dinamittir. Bunu yapanlar bunun hesabını mutlaka ödemelidirler. Artık açığa mı alınırlar kapalıya mı bilemem.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar