Sadece Amerika ve Avrupa`nın değil, elbette aptal doğunun da, İslam dünyasının da yılbaşında sergilediği tüketim çılgınlığı yüreklerimizi yakıyor.
Fakat yetkililerin verdiği habere göre bu yıl Noel ve yılbaşı dolayısıyla sadece Amerika`da yapılan alış-veriş bir trilyon doları aşacakmış.
Siz bu yarışa Amerika`dan geri kalmayacak durumda olan Avrupa`yı da ekleyin. Yani en az iki trilyon dolar.
İster istemez aklıma ilk gelen mülteciler oldu. Dünya üzerindeki diğer mazlumlar, fakirler, sömürülenler ve özellikle de Afrika geliyor.
Fakat dedim ya, ilk önce bizim ülkemizdekilerden başlamak üzere sırasıyla bütün mülteciler geldi.
Bir defacığına söz konusu para üç yüz milyon olduğu söylenen mültecilere dağıtılsa veya onlar için harcansa inanın yeryüzü gül bahçesine dönüşür.
Fakat haklı olarak diyeceksiniz ki, zaten yeryüzünde bu kadar mazlum ve mülteci olduğu için batı emperyalizmi iki trilyon dolar harcayabiliyor.
Onun için diyoruz ki: Ey batı, bu mülteciler denizlerden, karalardan sana doğru akmaya devam edecekler, bunu asla engelleyemeyeceksin.
Akdeniz`in, Ege denizinin yüzeyi batan gemilerden, ilkel teknelerden ve botlardan dökülen çocuk cesetleriyle, kadın cesetleriyle dolsa da sağ kalanlar mülteci kamplarında rezil olsalar da onlar bu yolculuklarından asla dönmeyecekler.
Zannetmeyin ki sadece sizin böylesine refah hayatınıza göz diktikleri için, biraz da biz nasiplenelim duygusuyla değil.
Onlar ta derinlerinden gelen bir sese kulak vererek, aldıkları bir kokunun peşine düşerek yollara dökülmektedirler.
İçlerinden gelen bir ses Avrupa`nın, Amerika`nın en az sizin olduğu kadar onların da olduğunu söylemektedir.
Aldıkları bu koku onların terlerinin, alın terlerinin kokusudur ve onları Avrupa`ya, Amerika`ya yönlendirmektedir.
Onlar Avrupa`nın her şeyinde kendi bedenlerinin kokusunu, akıtılmış kanlarının kokusunu almaktadırlar.
Onlar biliyorlar ki, bugün Amerika`nın, Avrupa`nın ışıl ışıl yanan caddelerinde, fabrikalarının dönen çarklarında kendilerinin söndürülen hayatlarının katkısı vardır.
Onları Avrupa`ya ve Amerika`ya doğru çekip götüren bir de dedelerinin genleridir. Hani bir zamanlar onların dedelerini gemilere doldurarak köle olarak taşımıştınız ya, işte şimdi dedelerinin genlerine doğru akmaktalar, dedelerinin ruhları davet etmektedir.
Hem sen değil misin ey zalim Avrupa, vicdansız Amerika, bugün onların yaşadıkları ülkeleri cehenneme çeviren, yaşanmaz hale getiren?
Siz değil misiniz köpeklerinizi, diktatörlerinizi onların başına musallat eden?
Silah sanayinizin ayakta kalabilmesi için onların ülkelerinde savaş turnuvaları düzenleyen siz değil misiniz?
Söyle ey Avrupa, söyle Amerika, bu insanlar sana doğru değil de ya nereye doğru gideceklerdi?
Ya söndürün şu ışıklarınızı, havai fişeklerinizi, susturun şu faşinglerinizi, karnavallarınızı…
Yahut da hazır olun yaşadığınız yerlerin mültecilerle dolup taşmasına, alışın onlarla birlikte yaşamaya.
Unutmayın ki, yaşamakta olduğunuz ülkeler, tüketmekte olduğunuz her şey, sizin olduğu kadar en azın da onlarındır.