Mübarek bir gecede herkes camiye toplanmış dua ediyor. Yanındakinin can û gönülden yakarışı ötekinin dikkatini çekmiş, bu adam Rabbinden ne istiyor acaba diye merak etmiş, eğilmiş kulak vermiş. Bir de bakmış ki adam rızık deyip yalvarıyor, ekmek istiyor, aş istiyor. Yanındakinin canı sıkılmış, adama şöyle bir dokunmuş: “Bre akılsız adam, Allah herkesin rızkını zaten garanti etmiş. Sen başka bir şeyler istemeye bak, çatır çatır kış geliyor; odun iste, kömür iste…” demiş.
Evet, bugünden itibaren soğuk ve yağışlı günlere giriyoruz. İki gün önce Şanlıurfa`daydım, herkesin gözü göklerden gelecek rahmete çevrilmişti, koskoca Güneydoğu Anadolu Projesindeki bütün topraklar, ekim yapabilmek için yağış bekliyordu.
Yine bu ülkenin tahıl ambarı Konya, tohumlarını kuru toprağa atmak zorunluluğu ile yüz yüzeydi. Onlar da Allah`ın rahmetini bekliyordu. Elhamdülillah yağışlar başlama durumunda.
Yağışlardan, özellikle soğuktan, kardan hoşlanmayanlar, daha doğrusu olumsuz etkilenenler de var. Bunların bir kısmını, mesela trafiği, yolculuğu fazla önemsemiyorum. Ne yapalım, onlar da kendilerini kışa göre ayarlasınlar.
“Havalar bozulacakmış, yarından sonra kötü hava geliyormuş...” diyen birisine bir hocamız çok fena kızmıştı; “Ne demek kötü hava, kim diyor kötü diye? Sen git de bir de çiftçilere sor, ekip biçenlere sor kötü hava hangisiymiş” diye çıkışmıştı.
Fakat her şey bir yana; eyvah kış geliyor” diyenlerin sayısı da az değil, hem de bu feryatlarında da haksız değiller. Erciyes`in eteklerinde yaşayan, beş yılını da öğrenci olarak Erzurum`da geçiren birisi olarak soğuğun ne demek olduğunu az çok bilirim.
Evet, kış bastırdığı için eyvah diyenleri duymalıyız, görmeliyiz. En yakınımızdan başlayarak üşüyenlerin, üşüyeceklerin farkına varmalıyız.
Terör operasyonları dolayısıyla yıkılan, yerle bir olan kentler, köyler, mahalleler, başlarını sokacak bir yerleri olmayanlar şu anda ne durumdalar?
Ekranlarda güzel güzel maket şehirler, resimden mahalleler, kartondan evleri tebessümle izleyip duruyoruz.
Fakat işte kış bastırdı. Şırnak halkı ne durumda? Sur halkı için somut olarak yapılan ne var? Cizreliler nerede kışlayacak? Yüksekova, Nusaybin ne yapacak?
Gelelim bu kışı da çadırlarda karşılayacak olan mültecilere, hatta çadır bile bulamayan mültecilere...
Allah için birazcık empati yapalım. Özellikle çocuklarımızın çorapsızlığını, ayakkabısızlığını, montsuzluğunu tahayyül edelim. Soğuktan ellerinin ayaklarının kızardığını, öksürüp durduğunu düşünelim. Söyleyin Allah için hangimiz dayanabilir?
Evlerimizin bir köşesinde boş yere bekleyen ısıtıcıları, kışlık giysileri derhal onlara, muhtaç olanlara ulaştıralım.
Gün bugündür, dem bu demdir. Hem bireyler olarak, hem dernek ve vakıflar olarak ayağa kalkalım.
Ve en yakınımızdan başlayalım. “Eyvah kış geliyor, eyvah kar geliyor, soğuk geliyor” feryatlarına kulak verelim.