Ümmet şuuruna ulaşmayı hedefleyen camiamız, Kasım ayını hep sahabe hayatı üzerinde yoğunlaşarak geçirmeye çalıştı.
Ve sonunu da ülkenin dört yanında Hz. Ömer`i (RA) anlama etkinlikleriyle taçlandırıyoruz elhamdülillah.
Nedense Hz. Ömer denildiğinde benim gözümün önüne hemen büyük bir cami gelir, günlerden cumadır ve minberde hutbe irad eden bir halife vardır.
Ve o caminin her hutbesi, imamıyla, cemaatiyle tarihin sayfalarının şeref levhalarıdır.
“Ey insanlar! Eğer ben yanlış yaparsam ne yaparsınız?” Bildiğiniz gibi cemaat ellerini kılıçlarına götürerek “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz.” cevabını vermektedir. Ve Hz. Ömer (RA) cemaatin böylesi bir cevabından dolayı Rabbine hamd etmektedir.
Yine böyle bir Cuma günü, yine bir hutbe;
“Ey insanlar, beni dinleyin ve bana itaat edin!” Arka taraflardan bir ses gelir:
“Seni ne dinleriz, ne de itaat ederiz!” Herkes şaşkın bir vaziyette sesin geldiği yöne döner, Halife Ömer (RA) niçin, diye sebebini sorar ve şu cevabı alır:
“Ganimet olarak dağıtılan kumaşlardan herkese ya bir gömlek çıkıyor, ya bir şalvar. Bakıyoruz da sana hem alt hem üst çıkmış...”
Halife cemaatin arasından oğlunu arar ve onu görünce ayağa kalkıp meseleyi anlamasını ister. Oğlu da ayağa kalkar, kendi hissesine düşen kumaşı babasına verdiğini, böylece babasına tam elbise çıktığını söyler, itiraz eden sahabe tatmin olduğunu, artık dinleyip itaat edeceğini söyler.
Buyurun size Hz. Ömer`den bir hutbe daha.
“Ey insanlar, bakıyorum da kadınlara verdiğiniz mehirler almış başını gidiyor. Bundan sonra hiç bir bayana dört yüz dirhemden fazla mehir vermek yok!”
Bu defa mescidin arka taraflarından ihtiyar bir kadın sesi yükseliyor: “Sen kim oluyorsun da mehirleri sınırlıyorsun? Allah Teâlâ Kitabında “Onlara kantar kantar mehir vermiş olsanız buyurmaktadır.” O anda muhteşem Ömer gidiveriyor, yerine boynu bükük ve sesi kısık bir Ömer geliyor; “İhtiyar kadın doğru söyledi, Ömer hata etti” buyuruyor.
Bu sahneler ümmetin hasret kaldığı, özlemini duyduğu sahneler. Her bir hutbe üzerinde saatlerce konuşsak yeridir. Konuşmaktan da öte, acaba günümüzde olduğunu düşünsek...
Rabbimizden niyazımız odur ki, bu sahneleri bizlere bir daha yaşatsın.
Samimi olarak istiyorsak, hedefimizi koymuşsak niçin olmasın ki? Evet; Hasretiz Halifeye, Halife hutbelerine...