Bunu söylemekle iktidarın öncelikle akılsızlık ettiğini iddia etmiş oluyorum. Doğru mu? Evet, akılsızlık etti diyorum.
Peki, oylarını kaybederek tek başına iktidar koltuğundan indiği için mi? Hayır, onu kastetmiyorum.
Elbette herkes yaptığının karşılığını görmektedir ve seçim sonuçlarında iktidar partisi hatalarının bedelini ödemiş olabilir.
İktidarın akılsızlığını seçimi kaybettiği için söylemiyorum ve bu neticeyi tamamen iktidarın akılsızlığına da bağlamıyorum.
Ufukta yeni bir seçim görünüyor ve bu seçimle AK Parti tek başına iktidar olur veya en azından oylarını artırırsa, bu neticeyi akıllılık ettiği için mi almış olacak?
Bu iki seçim arasında hangi büyük icraatları yapmış olacak, hangi büyük projeyi tamamlamış olacak ki oylarını artırsın, tek başına iktidara gelsin.
Fakat büyük bir ihtimalle oylarını artıracak, belki yeniden tek başına iktidar olacak.
Bundan şu anlam çıkıyor ve çoğunluk öyle yorumluyor: En azından seçmen de hata etmiştir. 7 Haziranda koalisyon olsun demekle hata etmiş, yeni bir seçimle hatasını düzelterek akıllılık(!) etmiş olacak.
Bize göre AK Parti`nin çözüm süreci boyunca yaptığı en büyük hata ve akılsızlık; Dindar Kürt halkını görmemesi, bilmemesi, bilmezlikten gelmesidir. Yıllardan beri Müslümanca var olma mücadelesi veren bu kitleyi görmemesi bir yana, bu kitleye özellikle düşmanlık eden kişi veya kişileri çözüm süreci adına görevlendirmesi, siyasetini bu insanların verdiği bilgi ve raporlar üzerinden kurmasıdır.
İktidar adına çözüm sürecini yürütmekte olan kişiler, bölgeye her gelişinde hatalar yaptılar.
Bunlar Müslümanca var olma mücadelesi veren kesime düşman gibi davrandılar. Bunlardan kimi isimler eğer bugün Ak Parti içerisinde böyle bir konumda olmasaydı iddia ediyoruz ki HDP`de olurlardı. Çünkü kendilerinin daha önce beslendiği, yakın durduğu bütün kesimler, dernekler, vakıflar hepsi HDP`yi desteklemiştir, HDP de onlara açıktan teşekkür etmiştir.
Daha önce de söylediğimiz gibi isterseniz internet ortamından arşivlere giderek bunların İmralı heyetleriyle, Kandil`den gelenlerle ve HDP yetkilileriyle görüşmelerine bir bakınız. Sevinç ve mutluluktan gözlerinin içi gülüyor. Ve aynı kişi veya kişiler ciddi anlamda Peygamber Sevdalılarına düşmanlık besliyor.
Bu durum sadece dindar Kürtler için değil, iktidar için de büyük bir kayıptır.
Bölgede kendisinden başka hiçbir kesime ve düşünceye tahammül edemeyen, varlığını kabullenmeyen ve bunun için fırsat kollayan, bugüne kadar gücünü hep şiddetten alan, varlığını şiddete borçlu olan, önceleri sadece kırsala hâkimken bugün iktidarca şımartılan ve gücünü şehirlere indiren bu örgütün insafına bırakması iktidarın en büyük günahıdır.
İktidarın bu hatasından döneceğine, bu akılsızlığa son vereceğine, bu gergin fotoğrafı değiştireceğine dair bir bilginiz, bir duyumunuz, bir haberiniz var mı?
Çözüm sürecinden şu ana kadar beklentisi arka arkasına gelen üç seçim boyunca ülkenin batısına asker ve polis cenazesi gelmemesi en büyük hedefiydi. Şimdiki hedefi de yeniden tek başına iktidara gelebilmesi için kendi aleyhine bir şeylerin olmamasıdır. Akıllılıktan anladıkları da budur.
İktidarı bekleyen ikinci bir tehlike, akıllanıp akıllanmama konusunu su yüzüne çıkaracak ikinci bir sınav;
Evet, iktidar bugün teröre karşı kuvvet kullanımı için bir meşruiyet yakalamıştır, arkasında belirli bir desteği bulmuştur.
Fakat bu desteğin daha çok nerelerden geldiğine iyi dikkat edilmelidir. Daha açıkçası bu desteğin önemli bir kısmının ülke insanının Türkçülük damarından kaynaklanması söz konusudur.
Bunun karşılığında MHP tarafından desteklenecek bir seçim hükümeti ve daha sonra bu işin nerede biteceğinin bilinmemesi iktidarın akıllanmayacağının bir diğer göstergesi değil midir?
Zira şu ana kadar yapılan bir takım iyileşmeler bir anda heba olacağı gibi, insanımızın zaman içerisinde faşizm hastalığının tedavisi de bir anda sona ermiş olacaktır.
Söyleyin, bu ülkeyi, hatta bu büyük coğrafyayı faşizmden daha büyük hangi tehlike beklememektedir?