Müslüman Kürtlere ait derneklerin, partilerin, yardım kuruluşlarının ve bizzat evlerinin ve şahıslarının karşı karşıya kaldıkları saldırıları biraz daha derinden tahlil etmeyi zorunlu görüyoruz, özellikle yarınları göz önünde bulundurarak.
Eğer bu saldırılar bir şımarıklığın neticesi ise, aklı ermeyen, iki bin öncesini hiç bilmeyen bir takım söz dinlemeyen şımarık çocukların ve gençlerin işi ise bu işin çözümü kolaydır.
Belki iyimserce olacak ama bir takım görüşmeler yapılır, durum ağabeylerine söylenir ve onlar da bu yeni yetme, dünü tanımayan gençlerin kulaklarını çekerler, öğüt verirler, bir şeyler söylerler ve oturturlar ve bu iş biter.
Yok, eğer bu saldırılar bilinçli ve planlı ise, asıl yapılmak istenenin şimdilik bir başlangıcı ise o zaman işler değişir.
PKK/BDP/HDP çevreleri iktidarın kendilerini muhatap almalarını, yürütülen görüşmeleri, acılan paketleri, kısacası bugünkü gelinen noktayı kendilerince bir zafer olarak görüyorlar ve bütün bunların neticesinde bulundukları bölgelerin kendilerine terk edildiğini, buraların artık yegâne sahiplerinin kendileri olduğunu zannediyorlarsa…
Ve bundan dolayı kendileri gibi düşünmeyenleri buralardan sürüp çıkarmayı, imha etmeyi hedeflemişlerse ve bugünkü saldırılar bu yapmak istediklerinin bir başlangıcıysa…
Bu esnada iktidar çevrelerinin kendilerine ses çıkarmayacağı kanaatine varmışlarsa veya aralarında gerçekten böyle bir anlaşma varsa…
Öyle ya, yapılan bunca saldırı karşısındaki sessizliğe bakınca insan ister istemez böyle düşünüyor.
Evet, Müslümanlara yönelik böyle bir hedefleri varsa, şu anda bu planı yürürlüğe koymuşlarsa o zaman mesele bambaşka demektir.
Peki, yaparlar mı bunu? Şimdiye kadar yapmaya çalıştıkları bundan başka bir şey miydi? Şimdiye kadar başkalarına dayattıkları üç maddeleri değişti mi sizce?
1-Ya bize katılacaksınız 2-Ya buradan gideceksiniz 3- Yahut da sizi öldürürüz.
Belki bazı zamanlarda biraz gevşek tutmuş olabilirler fakat bize göre bu düşüncelerinden asla vazgeçmiş değillerdir.
Çünkü Komünizmin, Marksizmin tarihinde ve kitabında genellikle böyle yazılıdır: Bir yeri ele geçirdiklerinde, bir yerde silah gücüyle üstünlük sağladıklarında yaptıkları ilk iş, kendileri gibi düşünmeyenleri kurşuna dizmek, imha etmek veya en son çare oradan sürüp çıkartmaktır.
Başta Sovyetler ve Çin olmak üzere, Kamboçya, Kuzey Kore ve bir çok yerde yaptıkları ilk şey budur.
Yani aynı ırktan da olsa, kendileri gibi düşünmeyen milyonlarca insanı katletmek, sürüp çıkartmaktır.
Gelelim bu esnada Müslümanların ne yapacağına.
Elhamdülillah Müslümanlar aynı delikten ikinci defa daha ısırılmaması gerektiği Muhammedî uyarıyı dikkate almışlardır ve uyanıktırlar.
Müslümanlar son olarak yakın tarihte Kemalizm`e büyük bir ısırılışla ısırılmışlardı.
Şimdi bu delikten ikinci bir defa daha ısırılamayacaklardır. Müslümanları aynı Kemalizm gibi bir defa daha ısırmaya yeltenen Kürdistan`daki Marksist çevreler bunu yapamayacaklardır.
Hem bunu iki bin öncesi yapmaya yeltenmediler mi? Müslümanları bulundukları yerlerden sürüp çıkartmaya, yok etmeye çalışmadılar mı? Hezimetle sonuçlanmadı mı?
Çünkü her şeyden önce söz konusu Marksist çevrelerin örgütlendiği günlerde Müslümanlar da şuurlu bir şekilde örgütlenmelerini yapmış durumdaydılar.
Dün yapamadıkları şeyi bugün de asla yapamayacaklarını anladıkları için bugün ülkenin batısındaki homoseksüelleri, lezbiyenleri ve bilumum müptezelleri imdatlarına çağırarak yeni bir çatı altında örgütlenmeyi denemektedirler.
Bu çırpınışlar onların sonlarını yaklaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu mübarek topraklar İslam`dan başka hiçbir şeyi kabullenmeyecektir.
Denizin dalgaları gibi bir müddet üzerinde taşısa da, bir müddet sonra bu müptezelleri üzerinden kıyıya fırlatıp atacaktır. Bu da denizlerin kanunudur, değişmeyen kanunu.