Tarih boyunca bütün ümmetler, rasûllerine sadece iman etmekle değil, özellikle onların dâvâlarını desteklemekle, onlarla aynı çizgide bulunmakla, onlarla aynı fotoğrafta yer almakla da mükellef olmuşlardır.
Hatta onlara iman etmenin, onlara ümmet olmanın anlamı da budur, yani onları desteklemektir, onların Allah yolunda yardımcıları olmaktır.
Bunun için Rasûller insanların sadece kendilerine iman etmelerini yeterli görmemiş, onların yardımlarını ve desteklerini istemişlerdir.
"Ey iman edenler! Allah`ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa, havarilere; Allah yolunda benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havariler de; Allah yolunun yardımcıları biziz, demişlerdi. Israiloğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre inkâr etmişti. Nihayet biz inananları düşmanlarına karşı destekledik, böylece üstün geldiler." (61/14)
"Bunun üzerine ne zaman ki İsa onlardan küfrü hissetti; "Kimdir benim Allah yolunda yardımcılarım?" dedi. Havariler "Biziz, dediler Allah yolunun yardımcıları, biz Allah`a iman ettik, hem bizim Müslümanlar olduğumuza şahid ol!"(3/52)
"Hem Allah vaktiyle peygamberlerin şöyle mîsakını almıştır: Celâlim hakkı için, size Kitab ve Hikmet`ten her ne verdimse, sonra size beraberinizdekini tasdik eden bir rasûl geldiğinde, ona mutlak iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardımda bulunacaksınız. "Bunu ikrar ettiniz mi ve bunun üzerine ağır ahdimi boynunuza aldınız mı?" buyurdu. "İkrar ettik" dediler. "Öyle ise şahid olun, ben de sizinle beraber şahidlerdenim!" buyurdu." (3/81)
"... O vakit ona iman eden, onu kuvvetle destekleyen ve onunla beraber indirilen nûru takib eyleyen kimseler, işte o felaha erenler onlardır!"(7/157)
"Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve müminlerle destekleyendir. Ve onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O mutlak galiptir, hikmet sahibidir. Ey peygamber! Yetişir sana Allah, arkanda gelen müminlerle!"(8/62-64)
Ayetler bu gerçeği gözler önüne serdiği gibi, peygamberlerle ümmetleri arasındaki bu ilişkiyi tarih de açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Akabe Biatı`nın can damarını da bu husus oluşturur; yani Rasûlullah`ı (s.a.v) destelemek. Medineli Müslümanlar Akabe`de verdikleri sözde, müşrikler Rasûlullah`ı (s.a.v) şayet Mekke`den çıkaracak olurlarsa onu kendi canları gibi koruyacaklarına ve destekleyeceklerine dair söz vermişlerdi. Daha sonra da verdikleri bu sözü nasıl yerine getirdiklerini bütün dünyaya göstermişlerdi.
Bir peygambere iman ettikten sonra onun davasının hâkim olması için ayrıca onu desteklemek dinin çok önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
Özellikle kendisinden başka kıyamet gününe kadar başka bir peygamber gelmeyecek olan Hazreti Muhammed Aleyhisselam`ın ümmeti için Onun dâvâsını desteklemek başlı başlına bir mükellefiyettir. İslam`ın kıyamet gününe kadar, yaşamasının anlamı budur, Kitabullah`ın değişmeden, bozulmadan kıyamete kadar muhafazasının anlamı budur. Yani bütün bunları Allah Teâla bizzat Müslümanların şahsında, onların göstereceği gayret ve hamiyetle sürdürecektir.
Müslümanların bugün Rasûlullah (s.a.v) Efendimize karşı yapılan saldırılara karşı ortaya koydukları tavrı basit bir tepki olarak görmüyoruz. Bu bir kimlik ibrazıdır, onunla aynı çizgide yer almaktır, bizim Akabemiz de işte budur, Onun aziz davasını desteklemek ve kıyamete kadar sürdürmenin adıdır bu tepkiler.
Unutmayalım ki, günümüz emperyalist ABD, Avrupa ve Siyonizminin Rasûlullüh`a (s.a.v)`e yönelik saldırıları sürecektir. Nitekim iğrenç filmin ardından bu defa Fransa`dan hırlama ve saldırı haberleri gelmektedir.
Bekle ey İstasyon Meydanı, bekle ey Hazreti Muhammed Aleyhisselamın Meydanı, yine geliyoruz.
Diyarbakır bir daha gösterecek Diyar-ı İman olduğunu, Diyar-ı İslam olduğunu, Ameda Muhammed olduğunu, bu coğrafyanın ve bu ümmetin yüz akı olduğuna bir daha şahidlik edecektir.
Haydin bu Pazar Diyarbakır İstasyon Meydanında buluşmaya!