Bir dönem Twitter’da haftanın her günü için açılan taglar vardı. #Pazartesi #Salı… gibi… Ülkede de aynen buna benzer gündem maddeleri veya sabiteler vardır. Mesela dünya ana dil gününde herkes anadilini hatırlar, yazarlar bu konuda yazılar yazarlar, çizerler çizgi çizerler, ozanlar türkü söylerler…
Dünya barış günü gelir, barış yazıları yazar, barış türkülerini söyleriz. Kısacası günün anlam ve önemine binaen yazar, çizer senenin sonunu getiririz.
Bir de küllenmeye yüz tutan gündem maddelerimiz vardır. Bir rüzgâr gelir, küllenmeye yüz tutan bu ateşe körük olur, kor ateş haline çevirip yüreklere düşürür, gündem olur. Buna misal de zaman zaman sağa sola saldıran şu sokak köpeklerini ve pitbull gibi köpek cinslerini getirebiliriz. Birkaç hafta önce Gaziantep’te köpek saldırısına maruz kalıp yüzü parçalanan kız çocuğu nedeniyle şu başıboş, avare köpekler yine gündem maddelerimizden bir tanesiydi.
Hepimiz “Gündeme takılmamak gerekir” diye bir cümleyi duymuşuzdur. Ben de gündeme takılmayayım, gündemde sokak köpekleri yokken şu köpekler meselesine değineyim dedim; ama o da ne! Yazımın bu kısmına geldiğimde yukarıda sözünü ettiğimiz rüzgâr esti, yine çok sayıda saldırı haberleri ajanslara düştü.
Kendi aramızda da zaman zaman sokak köpeklerini konuşuyoruz. Bu sohbetlerde mutlaka “Arkadaş! Köpeklere dokunamıyoruz. Köpekler insanlardan daha fazla değere bindi” benzeri bir cümle de kuruyoruzdur.
Toplumun büyük kesiminde ülkede bir şeylerin ters gittiği kanısı vardır. Şu ters giden şeylere şu avare, sokak köpekleri meselesini de eklemek mümkün.
Mesela fıkraların gerçeğe dönüşmesi bir şeylerin ters gittiğinin işaretidir. Anlatılır ki adamın biri donun düştüğü, soğuk bir kış günü yabancısı olduğu bir köye gider. Köpekler bu yabancıyı görünce ona doğru gelip havlamaya başlarlar. Adam kendini korumak için yerden bir taş almaya çalışır. Ama ne görsün! Soğuktan taşlar yere yapışmış. İşte o zaman da tarihe geçen ve hepinizin bir şekilde duymuş olduğu o antika sözü söylemiş; “Burada taşları bağlamışlar, köpekleri salıvermişler”
Elimiz bağlı olsa da dilimiz bağlı değil. Öyleyse;
1-Sahipsiz sokak köpekleri konusunda gürültü çıkaran, sahipsizlerin sahibiyiz diyen güruha birer köpek zimmetlenmelidir.
2-Sokak köpekleri iktidar boşluğundan istifade ederek örgütlenmişler. Sokak köpekleri ülkeyi parçalamasa da, insanımızı parçalayan birer terörist olmuş, alan kapmışlardır. Terörle Mücadele Kanununa bir ekleme yapılmalı, yaptıkları eylemler karşılıksız bırakılmamalıdır.
3- 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu diye bir kanunumuz varmış. İnsanları köpeklerden koruyacak bir kanun da çıkarılmalıdır.
4-Sokak köpekleri sorunu, bir güvenlik ve asayiş sorunu halini aldığı bilinmelidir.
5-Köpek saldırılarına karşı TSK hareket geçmelidir.
6-Türkiye’nin büyümesi ile köpeklerin çoğalıp büyümeleri arasında görülen düz orantı hayra yorumlanmamalıdır.
7-“Önce İnsan” mottosu, yerini “Önce Hayvan” mottosuna bırakmamalıdır.
8-Daha önce köpeğin insanı ısırması haber değildi, insanın köpeği ısırması haberdi. Artık köpeklerin insanları sık sık ısırmaları üstelik haber olmaları onların da sosyolojileriyle beraber psikolojilerinin bozulmasının işareti olduğu cihetiyle üzerinde düşünülmelidir.
9-Sokak köpeklerinin koskoca ülkenin ana gündem maddelerinden biri haline gelmesi, ülkeye yakışmamakta ve 2053 hedeflerini riske ettiği görülmelidir.
10-Millet “Sokak köpekleriyle yaşamayı öğrenmeliyiz” çaresizliğine itilmemelidir.
11-“Sokak köpekleri… hastanelik etti” gibi haberlerden köpeklerin sadece terörist olmadıklarını aynı zamanda çete-maganda oldukları da görülmelidir.
12-Sokak köpekleriyle senkronize havlayan köpekler arasına bir set çekilmelidir.
13-Zenginlerin sitelerinde sokak köpeklerine pek rastlanmaması bir zenginin, bir kodamanın çocuğuna saldırmamaları dikkate değerdir. Bu nedenle zenginlerin sesi çıkmamakta, fakiri de kimse duymamaktadır. Sosyal devlet üzerine düşeni yapmalı, köpeklere ve zamlara karşı fakirin elinden tutmalıdır.
Konumuz köpekler iken zam da nereden çıktı? diye soracak olursanız, aklımızdan çıkmıyor ki!