Sınırsız bilgi sahibi olan Allah-u Teâlâ, ilmiyle insanların her halini bildiği için onlara merhamet etmek ve azaptan kurtarmak amacıyla Peygamberleri ile beraber kurtuluş reçetesini de göndermiştir.
İnsan hayatının her alanını kapsayan mesajları içeren Kur`an-ı Kerim`in insanlara vermek istediği mesajın ana teması; insanların dünyada huzurunu yakalamaları ve ahiret azabından korunmalarıdır.
Huzuru yakalamanın yolu da Kur`an`ın insanlara vermek istediği mesajı iyi anlamak ve iyi pratize etmekle mümkündür. Bunun için öncelikle Allah-u Teâlâ`nın Kur`an-ı Mübin`de zikrettiği ahlaki değerlerle bir yaşam modelini oluşturmak lazımdır. Zamanı bir fırsat bilip olumlu ve güzel davranışlarımızı artırmak, olumsuz yönlerimizin de telafisine çalışmak gerekir.
Bu minvalde huzuru ve ferahlamayı bizatihi Kur`an`da aramalıyız. “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt ve gönüller derdine bir şifa ve Mü`minler için bir hidayet ve rahmet geldi. De ki: Allah`ın lütfuyla ve rahmetiyle, (evet)ancak onunla artık ferahlanın! O onların
Toplum huzurunu, aile huzurunu ve özellikle dava fertlerinin huzurunu bozmak için şeytan ve dostları tüm hile ve tuzaklarını seferber etmiş durumdadırlar. Müminler, şeytan ve dostlarının bu tür oyun ve tuzaklarını ancak Kur`anî metotla boşa çıkarabilirler. Allah-u Teâlâ müminlerin ahlak stratejisini şöyle çiziyor; “Mü`min kullarıma de ki; konuşurken en güzel sözleri söylesinler. Çünkü şeytan aralarındaki havayı gerginleştirir. Hiç kuşkusuz, şeytan insanın açık düşmanıdır.” (İsra: 53)
Bu hitap ne kadar güzel ve okşayıcı bir hitaptır. Allah-u Teâlâ bu güzel hitap ile mü`min kullarından güzellik sergilemelerini istiyor. Çünkü güzel söz, sevgi ve saygıyı artırarak diyalogların güzelleşmesine vesiledir. O hale ey mümin kullar! Her yerde, her zaman ve her alanda söylenecek sözlerin en güzelini seçip söyleyin ki, şeytanın aranızdaki sevgi bağını koparmasına izin vermeyin. Şeytan: Kardeşler arasında kullanılan sert sözler aracılığı ile bir sürtüşme çıkarmak, bunun arkasından gelecek bir kötü karışıklık verme ile de aranızdaki sevgi, dostluk ve uyum havasını; ayrılık, sertlik ve düşmanlığa dönüştürmek ister.
Güzel söz, kalplerin yaralarını sarar, katı kalpleri yumuşatır ve güzel bir sevgi etrafında toplatır. Şeytan, insanın ağzından çıkan bir sözü, özellikle dilin sürçmelerini yakalamaya çalışarak kişi ile kardeşi arasında kin ve düşmanlık tohumlarını ekmeye çalışır. Buna karşı mü`minler, güzel söz ve davranışlarıyla bu tür gedikleri kapatarak şeytanın oyunlarını boşa çıkarabilirler.
Bununla beraber mü`minler; “iyilik ve takva üzerine birbirinizle yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Maide:2) ilahi emrinin muhatabı olarak birbirlerine yardım ederler. Mü`min kardeşlerinin hatalarını örterler. Mü`min üstünlüğün takvada olduğunu bilerek din kardeşinin kusurlarını araştırmaz ve onu gerek nefsinde gerekse herhangi bir toplumda direk veya imalı sözlerle itibarını kırmak kastıyla küçük düşürmez.
Bir Müslümanı küçük düşürmek, Allah`ın sevdiği ve değer verdiği bir kulu değersizleştirmektir. Bu da Allah`a muhalefet etmek anlamına gelir. Yüce Allah kendisine muhalefet eden kullarını sevmez. “Mümin, başkasının kendisinden (elinden ve dilinden) emin olduğu kimsedir.” Hadisini kendisine şiar edinip şu ilahi çağrıya kulak vererek yaşayandır.
Ey iman edenler! Bir kavim bir başka kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi(kendinizi) yadırgayıp küçük düşürmeyin ve birbirinizi olmadık kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tövbe etmezse işte onlar zalim olanların ta kendileridir.” (Hucurat:11)
VEL-AKİBETU LİL- MUTTAKİN
Nihat Bakşi