Muhafazakâr bir savrulma ile bizi biz yapan kadim kimliğimizle çelişiyoruz. Hastalıklı bir düşünce ile sağlıklı tahlillerde bulunmak mümkün değildir. Hamaset ve asabiyet bir toplumun düşüncesini oluşturan omurga haline gelmişse çatışma ve kayıp kaçınılmaz olacaktır.
Toplumun düşünce yapısını meydana getiren merkezlere dikkat kesilecek olursak neden bu halde olduğumuzu tespit etmek daha kolay olacaktır.
Bu gün Türkiye`de toplumun tarih ve sosyoloji bilincini ele aldığımız zaman şok edici ama gerçek manzarayla karşılaşıyoruz. Bu durumun zeminine indiğimiz zaman karşılaştığımız gerçek, inkâr edilemez bir vesikayı görmek durumunda kalıyoruz. Türkiye`de toplumun genelinin tarih düşüncesi, “Kemalizm`i övmek veya Kemalizm`e sövmek” asabiyeti zemininde yükseliyor. Bu son derece sağlıksız, dayanaksız, çürük bir zemindir.
İşte böyle bir zemin üzerine bina edilen tarih düşüncesi, (buna düşünce bile denemez, olsa olsa taraftarlık denilebilir) bu günleri yaşamamızın sebebidir. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Referandumuna Türkiye`deki Müslüman çevrelerin anormal yaklaşım tarzı, bir sonuçtur. Sebep; yüz yıl önceki sanal sınırların bekçiliğini yapan ulusalcı bakış açısını benimsemek, özümsemektir.
1400 yıllık evrensel düşünce birikimini bir tarafa bırakıp, 100 yıllık sınırlı, kısır döngü girdabında bunalan ulusalcı zihniyetin militarist refleksini göstermek, tam bir akıl tutulmasıdır. Müslümanların tarih bilinci ve sosyoloji bilinci anlamında 100 yıl öncesine dayanan ulusalcı, sınırcı düşünceyi merkez noktası olarak kabullenmeleri, düşünsel intihardır.
Merhum Aliya Izzetbegoviç`in ifadesiyle “Milliyet tabii bir akrabalık bağına dayalıdır. İslam ise ruh, hukuk ve ahlaka dayalı bir bağdır” diyor. İslami olan her şey hakikatte insani olandır.
Modern insan profiline göre toprak denilince “arsa ve sınır” haricinde akla bir şey gelmez. Bizim toprakla olan bağımız, Hz. Âdemle başlar. Toprak denilince biz, geldiğimiz ve gideceğimiz hakikatini yeniden hatırlarız. Toprak nimettir, toprak hayattır, toprak temizliktir ve hakikattir. Toprak denilince rant ve kat hesabı yapanlarla elbette her konuda düşünce ortaklığımız söz konusu olmayacaktır.
Tekrarlar bazen gereklidir. Şimdi hatırlama zamanı “Yeni Türkiye!” nedir? Türkiye`de yaşayan Müslüman çevrelerin (istisnalar vardır ama kaideyi bozmaz) sekülarist, militarist, ulusalcı, sınırcı devlet aklıyla düşünmelerine “Yeni Türkiye” denir. Üzülerek ifade edelim ki geldiğimiz yer tam olarak burasıdır.
Yaşadığımız son olaylar bize şunu da net bir şekilde göstermiştir ki, toplumun genel kesiminin fabrika ayarları, 1400 yıllık tarihi birikim ve tecrübeye değil, 100 yıllık dayatmacı, ulusalcı zihniyetle refleks göstermiştir. Fabrika ayarları bozulmuştur.
Malcolm X, Allah ona rahmet etsin, büyük mücadele vermiş örnek bir dava adamıdır. “Müslümanlar rengi değil İnsanı görürler” sözüyle bizleri yeniden uyandırıyor. Türkiye`deki milliyetçi muhafazakâr kesimler, yaşadığımız son olaylarda insanı tamamen unuttular. O kadar ileri gittiler ki insanlığı bile unuttular! Bu bize acı veriyor, tüm bu hamasi çıkışlar ne uğruna? Dünyadaki hiçbir şey kardeşlikten daha önemli değildir, buna vatan toprakları da dâhildir. Toprak emanettir fakat kardeşlik bu dünyada başlar, ahiret yurduna kadar uzanır ve devam eder gider.
Aliya Izzetbegoviç`le sözümüzü bitirelim ve eyleme geçelim; “Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtarmak için, kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın.”
Mustafa Bilgiç