Konuk Yazar

Sıkışmışlıklarımızdan kurtuluşumuzun anahtarı: Amellerimiz!

04.05.2020 13:08:00 / Konuk Yazar

Salih amellerimiz ile Allah'tan Kurtuluş isteyelim. Bir hadis-i şerifte, Efendimiz ashabına İsrailoğulları zamanında yaşanmış, mağarada sıkışan 3 kişinin hikayesini şöyle aktarmıştır: Yazı uzamasın diye kısaltılmış halde vereceğim. Bu üç arkadaş yolculuk yaparlarken geceyi geçirmek için bir mağaraya sığınırlar. Dağdan yuvarlanan büyük bir taş mağaranın ağzını kapatır. Bu taşı oradan çıkaramazlar. En son çare olarak, "yaptığımız iyi amellerimizi Allah'a arz edelim, belki bizi buradan çıkarır" demişler.

-İçlerinden ilki, ana babasına düşkün olup hayvanların sütünü getirince, öncelikle anne babasına içiriyordu. Bir gün gecikince, anne babasını evde uyur halde buldu. Uyandırmaya kıyamayıp, onların uyanmasını bekledi. Anne babasına süt verdikten sonra, çocuklarına sütten ikram etti. O amelini Allahu Teâla’ya arz edince taş bir parça açıldı.

-İkinci kişi, amcasının kızına düşkün olup onunla beraber olma teklifinde bulunduğu halde, teklifi kabul edilmemişti. Kıtlık zamanı amcasının kızı malından biraz isteyince, beraber olma teklifini kabul ederse, yardımda bulunacağını söyledi. Çaresizce kabul eden kadına, yaklaşan adama kadın, "Allah'tan kork" deyince bu isteğinden vazgeçtiğini ve onu maddi yönden memnun ederek gönderdiğini söyler. Bu amelini Allahu Teâla’ya arz ederek, belanın def’i için duada bulunur. Taş biraz daha kıpırdar.

-Üçüncü kişi de, ücretle tuttuğu işçilerden birinin parasını almadan gittiğini söyler. Onun ücretini de değeri kaybolmasın diye, üretime harcar. Bir gün o işçi parasını almak için gelince, kendisine deve, öküz ve koyunlardan oluşan bir hayvan sürüsünü verip, bu senin malındır der. Ve o salih amelini Allahu Teâla’ya arz edip, "senin rızan için bu işi yapmışsam, içinde bulunduğumuz bu beladan bizi kurtar" der. Böylece taş yerinden ayrılır ve oradan çıkarlar.

Şu anda insanlık olarak, özelde de dünya Müslümanları olarak, halimiz mağarada sıkışan bu üç kişinin durumuna benziyor. Evet bu virüs her anlamda bize bıraktığı nice dersler var. Kimimiz bu dersi aldığı gibi kimimiz ise bu fırsatı kaçırdı kaçıracak. Herkes kendi imtihanını veriyor. Bizler de bu imtihan gereği Rabbimizden istiyoruz. Ey her şeyin, her alemin, arzın ve semavatın, galaksilerin, yerin üstünün ve yerin altının sahibi olan Allah'ım! Bizler de bu dünyada birer yolcuyuz. Bu yolculuğumuzun kısa menzili, ölüme kadar olan süreçtir. Daha uzun olan yolculuk ise ölümden sonra başlayıp, ebedi izzet'le ya da ebedi zilletle sonuçlanacak olan ahiret hayatıdır. Bu zamana kadar yaşadıklarımız içinde iyi ameller biriktirdiğimiz gibi kötü ameller de biriktirdik. Şu an sıkışıp kaldık. Sana tam yönelemediğimiz zamanlar oldu. İtiraf ediyoruz, bizi bu sıkışmışlık halinden ancak sen kurtarabilirsin. Senin her şeye gücün yeter, Senden başka ilah ve Rab yok. İnanıyoruz ki, Müslüman toplumlar içinde senin rızan için Salih amel işleyenler var. O amellerin hatırına bu halden bizi kurtar. Bu virüsü, bu belayı üzerimizden kaldır. Varlık, yokluk, nimet ve musibet, hepsi senin birer imtihan aracındır. Senin orduların çeşitli ve çoktur. Bu dönemde hastalık ve ölümle daha çok baş başa kaldık. Bunların hepsi sana yönelmek için birer araçtır. Bizi bizden iyi bilen Allah'ım! Gözleri, bizi arayan mazlumlar var. Sınırları aşıp, muhtaçlara ulaşma gayretinde olan bir yüreğimiz var. Açlıktan ve susuzluktan kırılan nice bitap düşmüş acizler var. Senin bize verdiğin rızıktan onları faydalandırma gayretinde olanlarımız var. O rızıkla beraber, hidayet nurunu götürmek isteyen hidayet işçileri var.

Yarabbi, elimizden giden nimetler var.

Yarabbi! Kardeşlerimizin elini sıkıp, tebessüm sadakası dağıttığımız o günleri özledik. Akraba, komşu, arkadaş ziyareti yapıp, bir çay tadında marifet yudumlamayı özledik. Kardeşlerimizin gözünün içine bakıp, İslam'ın hakikatlerini, hakkı ayakta tutmayı, birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmeyi özledik. Temellerinde takvanın izleri bulunan ve ayrı bir haşyet duygusu oluşturan camilerimizi özledik. Omuz omuza vererek, safları sıklaştırıp, adeta bir ip gibi dizilerek, beraberce namaz kılmayı, rükûa varmayı, secdeye gitmeyi özledik. Ya Rabbi! Bu bela mağarasından, çıkıştan ölüme kadar olan bir yolculuğumuz var. Bu yolculuk esnasında ayaklarımızı ve kalbimizi kendi dosdoğru yolun üzerinde sabit tut ve Müslümanlar olarak canımızı al. Âmin

Ayhan Erkmen

 

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar