HÜDA PAR’ın yeni anayasada itiraz ettiği 4. maddeye, iktidar, muhalefet ve iki tarafa yakın duranların neredeyse hepsi sahip çıktı.
Aklı başında siyasetçi, akademisyen ve hukukçular her ne kadar meseleyi izah etmeye çalışsalar da özellikle CHP ve solun bir kısmı, konuyu mecrasından saptırarak kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor.
HÜDA PAR’ın bayrağa, istiklal marşına ve başkentin Ankara olmasına itiraz ettiğini, bunları değiştirmek istediğini öne sürüp sıradan vatandaşı manipüle etmeye, aldatmaya gayret ediyorlar.
İşin aslı, sorun ikinci maddede.
Buraya alalım:
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.”
Meseleye objektif bakan Anayasa Hukuku uzmanları bu maddedeki metnin bir Anayasa maddesi olamayacağını söylüyor. “Atatürk milliyetçiliği” ifadesi, bir devletin halkına ideoloji dayatmasının özgürlüklerle nasıl bağdaştığı sorusunu çıkarır önümüze. “Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı” ifadesinin kime göre, neye göre sorularını beraberinde getireceği kesin; ama kanaatimce metnin devamı trajikomik bir durumu da ortaya koyuyor.
“İnsan haklarına saygılı, demokratik, laik bir sosyal hukuk devletidir.”
61 Anayasasında “İnsan haklarına dayanan” ifadesi geçmektedir.
Önceki anayasalarda “İnsan Hakları” ifadesi yok fakat 61 ve 82 anayasalarında var.
2 askeri darbe ve sonrasında hazırlanan 2 anayasadan söz ediyoruz.
“İnsan haklarına dayanan” 61 anayasası, halkın oylarıyla seçilmiş hükümeti deviriyor, başbakan ve 3 bakanı göstermelik bir mahkeme tiyatrosundan sonra asarak öldürüyor, toplumda önde gelen yüzlerce insanı insanlık dışı şartlarda zindanlarda, kamplarda tutuyor, sürgün ediyordu.
Kemalist sol, tüm yaşanan insanlık dışı uygulamalara rağmen 61 anayasası için “demokratik” diyor hala. Tek parti dönemi faşist uygulamalarını özlemle ananların “insan haklarından” anladığı da bu kadar demek ki.
82 Anayasası 61 Anayasasına göre biraz daha temkinli gidiyor ve “İnsan haklarına dayanan” yerine “İnsan haklarına saygılı” diyerek işin içinden çıkmak istiyordu.
Ve o “insan haklarına saygılı” rejim bakın neler yapıyordu:
650 bin gözaltı
İnfazı gerçekleştirilen 50 idam
İşkencede ölen 289 kişi
Görevine son verilen yüz binlerce çalışandan, pasaport verilmeyen 4 yüz bin kişiden, yaşı büyütülüp idam edilen çocuktan, işkencelerden dolayı sakat kalan yüz binlerce kişiden söz etmiyoruz bile…
Ve darbeciler hazırladıkları anayasa metnine bütün ülke ile alay edercesine “insan haklarına saygılı” diye bir ibare eklemişlerdi.
Bu arada darbeyle sivil hükümeti deviren hem 61 darbecileri hem de 82 darbecileri hazırladıkları Anayasada 2. maddeye “laik ve demokratik” diye de bir ifade eklemişler.
İyi biliyorlardı ki Kemalistler ve solcuların bir kısmı “darbe ve demokrasi”nin nasıl olur da yan yana geldiğini sorgulamayacaklar ve darbecileri alkışlayacaklardı.
Solcular, her ne kadar 80 darbesinden çok zarar görmüşlerse de teslim oldukları Kemalist ideolojiden dolayı bu komediye itiraz etmeyeceklerdi.
Şimdi hep beraber işkenceci Kenan Evren’e selam çakıyor, onun “insan haklarına saygılı” olduğu için “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” anayasa maddesine sahip çıkıyorlar.
Biz yaşananların komedi mi trajedi mi olduğuna karar veremiyoruz; ama sahnelenen rezaletin figüranları, HÜDA PAR’a çamur atmaya devam ediyor.