İnfakı, yoksulu gözetmesi, zorda kalanların yardımına koşmasıyla meşhur olan Hazreti Ebu Bekir, halifeliği döneminde de dünya süsünden uzak sade bir yaşayış tarzıyla bu hasletlerine devam etti. Halifeliğinden önce bu işi o kadar ileriye götürmüştü ki çevresindeki yetim kızların sadece ihtiyaçlarını karşılamaz aynı zamanda koyunlarını da sağıyordu. Halife olduktan sonra komşuları, artık onun meşgalelerinin artacağını, belki hayat şartlarının değişeceğini, artık bu hizmetleri göremeyeceğini düşünmüşlerdi. Fakat o tüm yoğunluğuna rağmen aynı mütevazı haliyle yetimlerin koyunlarını sağmayı ve ihtiyaçlarını bizzat karşılamayı sürdürdü.
Merhamet, şefkat ve yumuşaklığı dolayısıyla “Evvâh” diye bilinen Hazreti Ebu Bekir’in bu yönünü ifade eden şöyle rivayetler nakledilmektedir.
Günlerden bir gün, Hazreti Ebu Bekir içeri girince Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem ayağa kalktılar. Orada hazır bulunanlardan Hazreti Ömer bunu merak edip sorar: "Ey Allah’ın Resulu, Ebu Bekir içeri girince siz ayağa kalktınız. Neden böyle yaptınız?"
Bunun üzerine Salallahu aleyhi vesellem "Cebrail yanımdaydı. Ebu Bekir gelince, ‘Bu Ebu Bekir’dir, sen onu tanır mısın’ diye sordum. Cebrail: ‘Senin yeryüzünde tanıdığını (sevdiğini) göktekiler de bilir’ dedi ve ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktım. Cebrail oturmadıkça ben de oturmadım." Der.
Cebrail aleyhisselam’ın yine bir ara Salallahu aleyhi vesellem’e "Muhammed! Ebu Bekir’in bir saati 70 yıla denktir." Dediği belirtilir. Buna sevinen Salallahu aleyhi vesellem, Hazreti Bilal aracılığıyla Hazreti Ebu Bekir’i çağırtır. Gelince ona sorar. "Ebu Bekir evde ne yapıyordun?"
Hazreti Ebu Bekir cevap verir: "Düşünüyordum. Allah iki ev yarattı. Biri cennet, ötekisi cehennem. Ben kendi kendime şöyle dedim: Allah’ım, bedenimi öyle büyük yap ki, cehennemi ben kuşatayım. Başka hiçbir kimse cehennem korkusu ile ibadet yapmasın. Başka hiçbir kimse cehennem korkusu yaşamasın." Allahu a’lem, Hazreti Ebu Bekir’in sürekli olarak yetimlere olan düşkünlüğü, tüm insanlığa karşı bu ince merhametinden olsa gerek Cebrail aleyhisselam bu minvalde Salallahu aleyhi vesellem’e "Biz göktekiler, Hz. Ebu Bekir’i yerdekilerden daha iyi tanırız. Bizim yanımızda Ebu Bekir’in adı, halim, yumuşak ahlaklı güzel insandır." Der.
Kelam-ı Kerim Hazreti Ebu Bekir’in şahsında böylesi güzel bir ahlâkı kuşanan kullarına
“Rahman’ın (rahmetinin tecellî ettiği has) kulları, yeryüzünde tevazu ve vakar ile yürürler…” (el-Furkân, 63) diyerek iltifatta bulundu. Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem de:
“Ümmetim içinde ümmetime karşı en merhametli olan kişi, Ebûbekir’dir…” (Tirmizî, Menâkıb, 32/3790-3791) diyerek Hazreti Ebu Bekir’in merhamette vardığı zirveye işaret ederek, mü’minleri bu ahlak üzere teşvik etti.
Hissemize Düşen
Sanırım bu hususta birincisi; bulunduğu dönemdeki İslam halifesi olmasına, bu günkü tabirle cumhurbaşkanı olmasına, dünyadaki tüm mü’minlerin lideri, komutanı, devlet başkanı olmasına rağmen Hazreti Ebu Bekir’in yetimlerin koyunlarını kendi eliyle sağmasını bilmek ve bu bilinçle yaşamaya çalışmak yetiyordur.
İkincisi de; tüm insanlığa karşı merhameti kuşanmak, iman ve hidayetleri için dua etmek; küfürden, günahtan ve haramdan kaçındığımız kadar tanıdıklarımızı, çevremizdekileri, ulaşabildiklerimizi de küfürden, günahtan ve haramdan uzak tutmaya çalışmak takınmamız gereken en güzel hasletlerdendir.