Kıymetli okurlar gelin şöyle Asr-ı Saadet'e kısa bir yolculuk yapalım. Bu yolculuğun sonunda öyle kıymetli bir zatın evine misafir olacağız ki, bu misafirlikte itaat ve teslimiyet ile beraber bir de nasuh bir tövbenin ikramına mazhar olacağız inşallah...
Adı Ebu Lübabe, yani her şeyin özü, halisi demek.
İşte tam da adıyla müsemma olan samimi ve ihlaslı tövbesiyle tanırız bu güzide şahsiyeti...
Beni- Kureyza Yahudilerine elçi olarak giden bu güzel insan, Yahudiler "Muhammed (sav) bize ne yapacak" deyince, gayri ihtiyari elini boğazına doğru götürüp, "sizi infaz edecek" manasında bir hataya düşmüştü, bu hata yüreğine kor olup düştü, doğruca Medine’nin yolunu tutup, kendisini Mescidin direğine bağlayarak, tam yedi gün ağlaya ağlaya tövbe edip Rabbinden affına dair bir müjde bekleye durdu...
İşte o müjde gelmişti fakat O, "Vallahi Muhammed gelip bağlı ellerimi çözmedikçe buradan ayrılmam" diyerek itaat ve teslimiyetin en güzel örneğini sergiledi...
Dolayısıyla bizim bu güzel kıssadan çıkaracağımız birçok güzel hisseler vardır.
1-Yaptığı hatayı hemen anlayıp, tövbede acele etmesi.
2-Nefsini kınayıp, ona gereken cezayı vermesi.
3-Hatasını gözünde büyütüp, Allah'tan af dilemesi. Zira günah ve hataları gözümüzde büyüttükçe Gaffar olan Rabbimizin merhametine vesile olduğu gibi, O'nun (CC) katında hatalarımız küçülebilir.
4-İtaat ve teslimiyetteki muazzam örnekliği, en ufak bir hatayı ihanet olarak değerlendirmesi.
5-Gerçekten nasuh bir tövbeyle beraber, günahına karşı tüm malını kefaret olarak infak etmesi.
Şöyle bir hayat defterimizi yoklayacak olursak, hata ve kusurlarla dolmamış temiz bir sahifemiz yoktur herhalde...
Fakat Rahman olan Rabbimiz, bizlere o hata ve kusurları temizleyen etkili silgiler de bahşeylemiş. Nasuh bir tövbeyle beraber, göz silgimizi iyi kullanmamız lazım, o berrak gözyaşlarımızı Rahmanın dergahında cömertçe akıtalım ki günah kirlerinden arınıp paklanabilelim. El silgimizi infak şuuruyla iyi geliştirip, Ebu Lübabe misali, verdikçe niyet edip verelim hata ve kusurlarımızın kefaretini...
Belki bizim Ebu Lübabe misali, tövbe sütunlarımız, şefkatle bizi nefsin esaretinden kurtaracak bir efendimiz, mahzun gönüllerimize müjde olacak ayetlerimiz yok ama, sorgulayacak ve muhasebesini yapacağımız çok önemli alanlarımız vardır.
Öyleyse gelin tüccarlar misali, geçen ömür sermayemizin şöyle bir muhasebesini yapalım ki, kar ve zararımız neyse ortaya çıksın. Rabbim bizleri de nasuh bir tövbeyle, afv u mağfiret eylesin inşallah...