İş dünyasında, Türk işadamlarıyla alakalı bir hikâye anlatılır.
Bir grup Türk işadamı, toptan mal yaptırmak ve ekstradan ucuz bir şeyler almak için Çin'e gidiyorlar. Çinlilerle iş bağlamak üzere bir takım görüşmeler yapıyorlar. İşadamlarımız gittikleri her yerde "helal" gıda isteklerini belirtiyorlar.
Müslüman olduklarını, helal olmayan şeyleri yemeyeceklerini anlatıyorlar.
Çinliler bunları saygıyla karşılıyor.
Yemekler yenilip iş konuşulmaya başlanır. Bizim işadamları isteklerini belirtiyorlar. Çinliler fiyat çıkarıyor. İşadamlarımız kıvranmaya başlıyorlar.
"Şunu eksik yapsak, şunun benzerini kullansak, şunu biraz daha ince yapsak, şunun yan sanayisini kullansak nasıl olur, olmaz mı?" diyerek.
Çinliler şaşırıyor tabi bu duruma.
Sonra içlerinden birisi dayanamayıp soruyor:
"Gün boyu helal yemekler istediniz, Müslüman olduğunuzu belirttiniz. Haram yemeyiz, diyerek birçok yemeği geri çevirdiniz. Peki, sahte olanı kullanmak, ürün malzemesinden çalmak, üründe oynamalar yapmak sizin dininizde helal mi? Yani yasak değil mi?"
Bu soru üzerine bizimkiler kıvırıp, olayı esprilerle geçiştirmeye çalışırlar.
Haram olduğu için domuz eti yememek, Müslüman toplumun Müslümanlıkla ilgili taviz vermediği tek günahtır.
Bu özelliği nedeniyle, sosyolojik açıdan, domuz eti artık bir günah kategorisinden çıkıp "tabu" kategorisine yerleşmiştir.
Avrupa gibi domuz etiyle en içli dışlı yaşanan yerlerde bile bu tabu gücünü korur.
Vatandaşlarımız, alkol tüketip satarken, domuz eti tüketip satmaya karşı aşırı hassas tavır alırlar.
Kendilerinin ve çevresindeki diğer yakınlarının domuz tüketmesini hoş karşılamaz, dahası sert tavır alırlar.
Müslüman bir ailede eve alkollü gelirseniz, duruma göre okkalı ya da hafif bir azar işitip, mesele tolere edilebilirken, kimse elinde bir parça domuz etiyle eve giremez.
Domuz eti yemek bir kenara, alınan başka ürünlerin içeriğinde domuza ait bir ürünün kullanılıp, kullanılmadığı sıkıca incelenir.
Alkol tüketmek ve satmak gibi, diğer günahlar veya haramlar için de aynı şey söz konusudur.
Hak yemek, zina, yalan söylemek, küfür etmek, kavga etmek, anne babayı üzmek, mesaiden çalmak, namaz kılmamak, müşteriyi kazıklamak, işini doğru yapmamak, imkânın varken yardım etmemek, oruç tutmamak, komşusunu rahatsız etmek, kumar oynamak, ihaleye fesat karıştırmak, insan öldürmek, sınav sorularını çalmak.
Tüm bu günahlar, tasvip edilmemesine karşın, bir tabu haline dönüşmemiş, etrafta herkesin, sıkça, hatta gizlemeden rahatça işlediği günahlardır.
Bu nedenlerden dolayı domuz eti yemek dinen haram, sosyolojik açıdan tabudur.
Allah’ın haram dediğini ve kitabında yasakladıklarının bazılarını haram kabul edip, bazı kat'i yasaklarını da esnetmek, esnetmeye çalışmak tam anlamıyla ikiyüzlülüktür.
Haram konusunda domuz eti günah keçisi olmuştur.
Domuz eti; alkollü araç kullanmaktan, ihaleye fesat karıştırmaktan, insan öldürmekten, emaneti ehline vermemekten çok daha masum bir günahtır.
Yıllar önce İstanbul'da yaşam alanları yok edildiği için, yolunu kaybeden bir yaban domuzu, hayatının hatasını yapıp mahallenin birine girmişti.
Domuz büyük bir öfkeyle, vatandaşlar tarafından linç edilmişti.
Domuz da diğer canlılar gibi Allah tarafından yaratılmış, muhteşem bir sanat tablosudur.
Ekosistem için önemli görevler yükletilmiş, olmazsa tabiatın dengesinin bozulacağı bir varlıktır.
Dinimiz domuza değil domuz etinin yenilmesine karşıdır.