Toplumumuz kadın gibi süslenen erkekler döneminden sonra şimdi de erkeklerle bayanların aynı kıyafeti giyme dönemine girdi. Giyinik çıplaklarsa varlıklarını korumak için sürekli tip değiştirmeye devam ediyor.
Tam da Allah Resulü (sav)`nün haber verdiği dönemlere geldik. Hani sahabelerine bahsederken onların anlamakta güçlük çektiği ve belki de çözemediği o asrın üzerinde duruyoruz. Erkekleşen kadınlar, kadınlaşan erkekler ve giyinik çıplaklığın yaşandığı zaman dilimi. Şerrinden Allah`a sığınılan, değerlerin bir bir aşındığı, insani meziyetlerin acımasızca menfaat putuna kurban sunulduğu, en güzel olguların toprağa gömüldüğü, moda adı altında tüm değerlerin alt üst edildiği zaman dilimi.
Modaizm putu; sınır tanımayan beğenilme isteği ve görünürlük arzusu taşıyan insana her türlü maskaralığı, saçmalığı allayıp, pullayıp gerekliymiş gibi sunuyor. İnsana lüks ve israfın en koyu ve katı uygulamalarını dayatıyor. Sadece giyim kuşamla sınırlı kalmayıp; ayakkabı, çanta, aksesuar ve mobilyayı da içine alan popüler stillerle yaşamı çepeçevre kuşatıyor. Maalesef bu put birçok Müslümanı da etkisine alıp; tüketim kölesi haline getirmiş durumda.
İstatistiklere göre Küresel Ekonomide İslami Moda en hızlı büyüme dönemini yaşıyor. 2013`de 224 milyar dolara ulaşan Müslüman tüketicilerin giyim harcamalarında Türkiye 25 milyar dolarlık harcamayla ilk sırada yer alıyor. Harcamaların 2018`e kadar 322 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor.
Bu durum gösteriyor ki Müslümanlar için artık belirleyici olan ihtiyaçları değil, isteçlerdir. Müslümanın hayatında Küresel Ekonominin kendisine sunduğu dünya putuna bir lütufmuş gibi sarılması korkunç bir şahsiyet erezyonudur. İslami kimliğin aşınması ve evrim geçirmesidir.
Halbuki görünürlüğü öne çıkartmak, imaja yatırım yapmak, şekli muhtevanın önüne geçirmek ve hayatını insanların bakış açılarına adamak riyakarlıktır. Riya ise gizli bir şirktir. Yani Allah`a eş ve ortak tanımaktır. Yine değersizi değerlinin önüne geçirip; ona hak etmediği makamı vermek Allah`ın dünya hayatına dair koyduğu kanuna itiraz etmektir. Allah, ahireti dünyanın önüne koymuşken, ısrarla buna itiraz etmektir. Aşağı olana gönül bağlamak, aşağıyı arzulamaktır. Böylece gönlü değersize adayıp; kendi değerini, kişiliğini kaybetmektir. Allah Resulü (sav) birgün sahabelerle yürürken oğlak leşi görür ve onlara “Size bu leşi parayla satsalar alır mısınız?” deyince sahabeler “Hayır ey Allah`ın Resulü, bunun ne kıymeti var ki alalım?” cevabını verir. O da “Peki parasız verseler alır mısınız?” deyince onlar da yine “Hayır” yanıtını verirler. Bunun üzerine Allah Resulü (SAV) “ Allah`a yemin olsun ki işte dünya da Allah`ın katında bu leşten daha değersizdir” buyurur.
İşte bugün modanın etkisinde kalan Müslümanlar o leşe para verir, o leş için bedeller öder hale gelmişler. Gerekirse zamanını, keyfini, çocuğunu ve ömrünü o leş için harcar olmuşlar. O leşin sevgisi onları İslami çalışmalara karşı tembelliğe, duyarsızlığa, bananeciliğe iter olmuş. Sahibi Allah olan parayı Küresel ekonominin avcuna bir bir saymaktan zevk alıp; Allah`a çekinerek ve ucundan verir hale gelmişler. Moda putunu beslemeyi, İslami çalışmaları beslemenin önünde tutar olmuşlar. İşte bu durum Allah Resulünün 1450 yıl önce haberini verdiği bir felakettir.
Tesettürdeki modaya baktığımızda ise daha vahim bir durum karşımıza çıkıyor. Kadının zinetini örtmek amacıyla emredilen tesettür, bugün kendisi zinet haline geldi. Vücudu örtülmesi gereken tesettür üzerinden vücut gösterisi yapılıyor ve beden daha fazla teşhir ediliyor. Ne acı ki artık başörtüsü israfa teşvik eden, hazları yücelten, arzuları kışkırtan, tüketimi tahrik eden bir seyirlik, bir reklamlık öğeye dönüşmüş. Maalesef örtü artık örtme vesilesi değil, dürtme vesilesi olmuş. Arabesk bir yaşama uyumlu bir aksesuara dönüşmüş.
Kadını vitrine taşıyan modernizm aslında Müslüman kadının varlığına ve kimliğine kasdediyor. İslami modadaki amaç, Müslüman kadının varlığını öldürmek, onu gösterişin kölesi haline getirip, varlığını Allah`a değil, insanların izlenimine adamasını sağlamaktır. İslam gibi bir davayı unutturmaya çalışmak, çocuğunu Allah yolunda yetiştirmek düşüncesinin yerine çocuğuna hangi markayı giydireceğinin hesaplarını yaptırmaktır.
İslami moda putuna karşı tevhid kavramını yeniden canladırılmalı, Tevhidin Müslümanın hayatında belirleyici olması için bilinçlendirmeler yapmalıyız. Tevhid inkarla başlar. Allah`dan gayrı olan tüm bağlılıklara, tüm sevgilere, nefsin temayüllerine muhalefet etmekle, onların sevgisini yürekten temizlemekle başlar. Allah`ın emirlerini, rızasını ve yakınlığını tüm rızaların ve yakınlıkların üzerinde tutmakla tamamlanır. Onun için tüm yozlaştırıcı unsarların etkisine karşı Müslümanlara tevhid anlayışını yeniden aşılamalıyız.