1956 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazandığından bu yana dört darbe yaşayan Sudan, yeni bir iç savaş tehdidi ile karşı karşıya.
Güney Sudan savaşında Ömer Beşir tarafından kurulan paramiliter gurup olan Cancavid milisleri savaşı acımasız hale getirmiş ve birçok katliama neden olmuştur. Güney Sudan bağımsız olunca hükümete bela olması kaçınılmaz olan gurup, Güney Sudan’dan çekilip Darfur’a musallat olmuş, yıllar süren katliam ve zulümlere neden olmuşlardır. Daha sonra ismini Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) olarak değiştiren ve özerk yapısıyla orduya katılan gurubun başında Hemedti olarak bilinen Muhammed Hamdan Dagalu bulunuyor. Hemedti, BAE ile sıkı ilişkileri bulunuyor ülkedeki altın rezervlerine çökmüş ve devasa mal varlığına sahiptir. Beşir devrildikten sonra ülke yönetimine ortak olmuştur. Altın rezervlerinin elinde olması hükümet tarafından rahatsızlık oluşturması Hemedti’yi harekete geçirmiş darbe girişiminde bulunmasına neden olduğu iddia edilmektedir.
Binlerce askere sahip olan HDK, şehir içlerine girerek toplumu terörize etmektedirler. Halkı iki ateş arasına koyarak savaşı çirkef hale getirmeye çalışmaktadır.
Altın, petrol, tarım ve jeopolitk yapısından ayrıca yedi sorunlu komşusundan dolayı Sudan patlamaya hazır bir bomba gibi durmaktadır. BAE, özellikle Libya’da Hafter güçlerinin Sudan’a yönlendirmek istemesi büyük bir trajediye yol açabilir. HDK’nin Rus paralı askerleri Wagner ile ilişkileri sorunu daha da derinleştirmektedir.
Hemedti, saldırısını meşrulaştırmak için Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve aynı zamanda Ordu Komutanı olan Abdulfettah El Burhan’ı radikal İslamcı olduğunu iddia etmektedir. Hemedti’nin aynı zamanda Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
2021’de darbe ile yönetime gelen Egemenlik Konseyi 2023’te genel bir seçim yaparak yönetimi sivillere teslim edeceğini vaat etmişti. Bu vesileyle seçimlerin ertelenmesi kaçınılmaz olacaktır. Beşiri’yi deviren halkın devrimi darbe ile geçiş süreciyle seçime ikna edilmişti.
Güney Sudan’dan sonra Darfur sorunu devam ederken ülkenin böyle bir iç savaş tehlikesi yaşaması bölge ülkelerini de olumsuz etkileyecektir.
Türkiye, özellikle tarım alanında Sudan’da büyük alanlar kiralamış ve işletmektedir. Daha önce Ömer Beşiri zamanında Afrika’ya açılan kapı: Sevakin Adasını bir süreliğine Türkiye’ye vermiş fakat darbe ile belirsizliğe düşmüştü.
Türkiye, Libya’da gösterdiği performansı İslam ülkeleriyle birlikte Sudan’da göstermelidir. Sudan, BAE’nin zalimce komplolarına bırakılmamalıdır. Egemenlik Konseyinin denizdeki yılanlara sarılmadan önce bir alternatif kapı gösterilmelidir. Sudan halkının özgürlük hasreti desteklenmeli hem batılı emperyalistlerin hem de bölgede ki leş yiyicilerin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Hemedti’nin darbe girişimi iç savaşa dönüşürse birçok katliam ile birlikte Sudan’ın bölünmesi kaçınılmaz olacaktır.