Ahmet Demir

John doe: Kanunsuz

27.11.2016 14:50:00 / Ahmet Demir

Bir film...

John doe: Kanunsuz

Gerilim- suç türünde 2014 Avusturalya yapımı bir film.

Adalet sistemine sert bir eleştiri içeren filmin hemen hemen herkesi derinden sarsacak bir konusu var.

Bir toplumda adalet terazisi kaymış, masumlar cezalandırılırken suçlular rahatça yaşıyorsa ve biz bunun farkındaysak ne kadar tahammül edebiliriz? Sistem bizi de mağdur etmeden bir şey yapmayacak mıyız? Bana dokunmayan yılan kaç bin yıl daha yaşayacak? Ve bana dokunduğunda, olmayan adalet karşısında çaresizliğimizle yüzleşince ne yapacağız? Filmi izlediğinizde bu sorularla karşılaşacaksınız.

Karısı ve kızı vahşice öldürülen John Doe bir vitrin mankeni maskesi takarak toplumda ne kadar azılı suçlu varsa öldürmeye başlıyor. Sapıkları, canileri, pedofilleri tek tek öldürüyor. İşlediği cinayetleri videoya kaydedip önceleri internet üzerinden sonra da özel bir kanaldan yayınlıyor. Cinayetler artınca hem polisin hem de halkın ilgisini çekmeye başlıyor. Toplumda kaybolan adalet duygusuna kendi kişisel yöntemleri ile çözüm arayan John, tepki ile karşılansa bile büyük bir hayran kitlesi de oluşuyor. Tabi zamanla örgütlenen hayran kitlesi onu taklit etmeye başlayınca, masum birinin ölümüne sebep oluyorlar. Bu da John`un macerasını sonlandırması için bir sebep oluyor. Filmimizin kısa özeti bu.

Gelgelelim filmi çarpıcı yapan senaryonun arka planında yatan ve herkesin içindeki kanayan yarası olan suç-ceza sistemine dair yaşadığı sorunlara…

Hemen hemen bütün dünyada kaybolan bir adalet dengesinden söz ediyoruz. Masumların cezalandırıldığı ve suçluların hoyratça serbest dolaşıp suç işlemeye devam ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Dünyadaki adalet anlayışı onca bilimsel çalışma ve modern tekniklere rağmen sürekli aksayıp duruyor. Neredeyse dünyanın hiçbir yerinde adaletin hüküm sürdüğü bir memleket göremiyoruz. O kadar çok örnek yaşadık ki yakın dönemde. Norveçli Breivik yabancı düşmanlığı yüzünden rastgele ateş ederek 77 kişiyi öldürüyor ve sadece 21 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Ya da ülkemizde işlenen korkunç cinayet ve sapkınlıkları hatırlayalım. Hangi birine verilen ceza toplum vicdanını rahatlattı. Baklava çalan çocuğa verilen cezayı hala unutmuş değiliz.

Sıradan bir insan, siyasi bir takım hesaplar yüzünden ömür boyu hapse mahkûm oluyor, bir çocuk basit bir suçtan cezaevine girip bir suç makinasına dönüştürülüyor. Bunun yanında elitlerin işledikleri suçlar yanlarına kar kalıyor ve dışarda caka satmaya devam ediyorlar.

Soruna çözüm olarak her şehre bir John Doe mi bulmak lazım?

Oysa adalet sistemi doğru işlese Özgecan`ın katilini koğuş arkadaşları öldürerek günahını azaltmazdı. Aşağılanmış bir şekilde ibret olacak şekilde öldürülür ve başka Özgecanlar kurban olmazdı.

İslam adalet sisteminde kısastan bahsederken “Kısasta Hayat Vardır” ilkesinden söz edilir. Kısasın olduğu sistemde katillerin çoğalması mümkün değildir. Katili durduran “katl” hayattır. Kısas bu manada hayat bahşedicidir. John Doe, kısas hükmünün olduğu bir sistemde cinayet işlemez ve mağdur olmazdı. Kan davaları biter, mazlumun yüreği serinler, zalim korkar ve bir haksızlık yapmak istediğinde iki kere düşünmek zorunda kalırdı.

Bunun yanında af, mağdura verilen bir hak olmalı değil miydi? Sistem suçluyu bağışlarken, mağdura verdiği cezanın farkında değil mi, kimin umurunda?

Evet, filmimiz bu ve suç- ceza sisteminin problemlerini irdelerken İslam`ın “kısasta hayat vardır” ilkesini bizlere göstermesi açısından çok iyi bir örnek. İzlemenizi tavsiye ederim. Tabi ki çocuklar izlemesin…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar