A.Halim Seçkin

Camileri imar ediyor muyuz?

05.10.2023 06:45:30 / A.Halim Seçkin

Allah (c.c.) Tevbe sûresi 18. âyeti kerimesinde: “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder” buyuruyor.

Mescitleri ve camileri inşa etmek, en gözde yerlere gökleri delen minareleri ile dikmek, bakımını, onarımını, temizliğini yapmak, ısı ve aydınlatma giderlerini karşılamak imardır. Fakat fiziksel olan bu imar elbet yeterli değildir. Nice tarihi ve yeni yapılan mescit ve cami bütün ihtişamıyla meydan okurken manevi imardan yoksundur.

Cami ve mescitlerin asıl imarı, beş vakit minarelerinden yükselen “hey ala’s salâh” nidası ile doldurulması ve saf saf cemaatin oluşturulmasıdır. Safların sadece yaşlılardan değil, gençlerin, çocukların ve hatta bayanlara ayrılan yerlerde, bayan saflarının oluşturulmasıdır. Sık ve düzgün oluşturulan saflarda, omuz omuza durulmasıdır. Bu vesile ile ayrılık ve gayrılıkların giderilmesi, kin ve adavetin silinmesidir. Benlik ve enâniyetin yok edilmesi, bir olma, kardeş olma ve cemaat ruhunun oluşturulmasıdır.

Farz namazların cemaat disiplini ile kılınması ile birlikte, öncesinde ve sonrasında kılınan sünnet namazları ile Allah Resûlü’nün (salallâhu aleyhi ve sellem) sünnetinin ihyasıdır. Tesbihâtlarda çekilen “tesbih”, “tahmid” ve “tekbir”lerde zikir halkaları ve meclislerinde yer alınmasıdır. Namaz çıkışlarında, bir tebbesümle beraber musafaha yapılması ve bu vesileyle günahların eritilip temizlenmesidir.

Namazlardan sonra okunan aşri şeriflerde Kur’an’ın tertil üzere okunması ve tilavetinin yapılarak kalplerdeki ve kulaklardaki pasın silinmesidir.

Namaz öncesi ve sonrasında, cami imamı veya vaizin verdiği vaazlarla cemaatin irşad edilmesi ve ihya edilmesidir. Bu vesileyle, iman, tevhid, ibadet, ahlak, helal, haram ve Allah’ın rızasına götüren ameller konusunda cemaatin bilinçlendirilmesidir.

Yediden yetmişe kurulan ders halkalarında, elif ba, yüzünden okuma, tecvit derslerinin verilmesidir. Kur’an okumada seviyesi yükselenlere, talim, femmi ahsen ve tashihi huruf derslerinin verilmesidir.   

Cami etrafındaki fakir, yoksul ve yetim ailelerin tespit edilerek ihtiyaçlarının giderilmesidir.

  Cami ve mescitlerin bir gençlik merkezi vazifesi görerek gençlerin rahatlıkla gelebilecekleri mekânlara dönüştürülmesidir. Bu vesileyle gençlerin sokaklardan kurtarılması, toplumun geleceği olacak gençler olarak yetiştirilmesidir.

Cami müştemilatında açılan çay ocaklarında buluşulması, buralarda kumar ve oyundan uzak kurulan sohbetlerin yapılmasıdır. Sabah namazlarından sonra kurulan halkalarda hadis, meal, esmaü’l-hüsna okunmasıdır.

Ne yazık ki birçok mescit ve camimiz yukarıda saydığımız fonksiyonlardan uzaklaştırılmış, vakit namazlarında üç beş yaşlı amcamızın gelip namaz kıldığı mekânlara dönüştürülmüştür. Bu mekânların asıl fonksiyonu bizzat orada görevli olanlardan kimilerinin eli ile yok edilmiştir. Merkeze bağlanan ezan ile görevlinin ezan dahi okumaktan aciz olduğu ve gelen cemaat görevliyi bulamayınca, imam gelmiyorsa evimde de namaz kılarım diyerek terk edildiği metruk bir mekâna dönüştürülmüştür.

Ekim’in ilk haftası ilan edilen camiler ve din görevlileri haftası güzel olmakla beraber, cami ve mescitler, hayatın merkezinde yer alması gereken, maddi ve manevi imarı ile fert ve toplumun imar olduğu mekânlardır. Önemleri bir haftaya değil, tüm yıl ve ömre yayılması ve her daim cami ve mescitler haftası olması icâb eder.

Mevla’m bizleri cami ve mescitleri her daim maddi ve manevi açıdan imar eden ve bu vesileyle dünya ve ahretlerini imar eden kullarından eylesin. Âmin.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar