Doğup büyüdüğümüz, bol bol anı biriktirdiğimiz, kimlik ve kişilik oluşumunda büyük katkısı olan müstesna muhitler.
Her şey doğal...
Her şey gerçek…
Ortak bir kültür deryasında nasiplendiğimiz, kimi zaman fikirlerimiz farklı olsa da insani değerlerde buluştuğumuz…
Bayramlarda ilk evlerine koştuğumuz…
Okul dönüşü evimizde kimseyi bulamazsak bile kapısını çalıp sofrasına oturduğumuz…
Sevincimizi, hüznümüzü paylaştığımız komşular…
İnsanların birbirine değer verdiği, saygı gösterdiği, sevip saydığı, ayıp ve kusurlarını örttüğü, merhamet ettiği, hata ve yanlışlarını affettiği, bir kültür mozaiği mahalleler…
Sonra bir gün bedenimizi gerçek mahallelerde bırakıp, ruhumuzu ve duygularımızı sanal mahallelere taşıdık.
Gerçek dünyada ruhsuz kalırken, sanal dünyada bir hayalet olarak dolanmaya başladık.
Gerçek adımızı gizleyip başka görüntü resimleri kullandık.
Yani bir anlamda sanal mahallede kimlik ve kişiliğimizi kaybettik.
Peki, bunu neden yaptık?
Bir insan kendini neden gizleme ihtiyacı hisseder ki?
Örneğin hırsız bir şey çalmak için gündüz kar maskesi takar, gece ise karanlıktan istifade eder.
Çünkü yanlış bir iş yaptığının farkındadır ve yakalanma korkusu vardır.
Ya sosyal medyada hangi korkudan ötürü gizlenir insan?
Hele ki sayfamıza ayet ve hadislerden paylaşımlar yapıp dini motiflerle süslemişken…
İnandığımız değerler utanılacak şeyler miydi ki buna mensup olduğumuzu gizleme ihtiyacı duyduk?
Belki de inancımıza saldıran seviyesizlerin, seviyelerine inip, anladığı dilden haddini bildirmek içindi.
Kim bilir belki de rencide ettiğimiz insanların bize zarar vermesinden korktuk.
Öyle ya insanları aşağılamak, rencide etmek, hakaret etmek vb. durumlar suçtu ve cezai müeyyide gerektiriyordu.
Bunların yerine Allah’tan korkmamız gerekmez miydi?
Gizlenerek etrafımıza bir koruma kalkanı oluşturduğumuzu düşündük.
Artık güvendeydik. Rahat paylaşımlar yapıp inandığımız değerlere hizmet edebilirdik.
Başladık seviyesizlerin seviyelerine inmeye, küfürler edip hakaretler yağdırmaya…
Gizli açık hallerini araştırmaya…
Ayıp ve kusurlarını ifşa etmeye…
Sağa sola saldırıp, küfürle, hakaretle insan onurunu rencide edince daha iyi bir Müslüman mı olduk?
Herkes kendisinin haklı olduğunu, üstelik “Hakk’ın da yanlarında olduğunu düşünerek giriyordu bu SANAL SAVAŞA…
Elbette herkes haklı olduğunu düşünebilir; ancak Hakk’ın kimin yanında olduğunu; ancak Hakk’ın kendisi bilir.
Peki, biz nasıl bilecektik?
Tam da bu esnada Bediüzzaman’ın : “Allah bizi bütün esmasının cilvesine mazhar nakışlarına medar ve kâinata bir misali müsağğar suretinde yaratmıştır” sözünü hatırladım bir an…
Ve ancak Allah’ın esmasını üzerinde okutabilenler bundan emin olabilirdi.
Peki, biz ne anlamıştık, "Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden. er- Rahman’dan”
Biz ne anlamıştık "Güven veren, emin kılan, koruyan el-Mü’min ’den"
Biz ne anlamıştık "Çok mağfiret eden el-Gaffar’dan"
Biz ne anlamıştık "Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan el-Halim’den"
Biz ne anlamıştık "Mutlak adil, çok adaletli el-Adl’den"
Biz ne anlamıştık “Kullarının ayıp, kusur ve günahlarını örten, gizleyen el-Settar’dan”
Yoksa biz ‘Adalet’ sadece bizden olanlara uygulanmalı diye mi yorumlamıştık.
Ya da sadece bizden olanlara karşı merhametli olmamız gerektiğini.
Belki de sadece bizden olanların ayıp ve kusurlarının örtülmesi gerektiğine yormuştuk.
Belli ki yanılmışız…
Bakın Hüccetül İslam İmam Gazali ne anlamış er-Rahman isminden: “Ona göre Rahman isminden elde edilecek feyiz kalp gözü perdeli olan kulları şefkat ve nezaketle uyarmak, günahkârlara hakaret nazarıyla değil merhamet nazarıyla bakmak…”
Eğer siz de böyle anlamışsanız Hakk’ın yanınızda olduğunu da iddia edebilirsiniz.’’
Şu unutulmasın ki!
- Paylaşım veya yorum yaparken esas dikkate alınması gereken Allah’tır
- İslami paylaşımlar yaparken artık siz kendinize ait değil İslam’a aitsiniz. Dolayısıyla yaptığınız her paylaşım veya yorum İslam’a mal edilecektir.
- İslam’ı seviyesiz fikir ve ideolojilerin seviyesine düşürmeye çalışmak, Aziz İslam’a karşı işlenen ağır bir suçtur.
Elbette sırf hayranlığından dolayı bir İslam kahramanı, İslam âliminin ismini kullanan veya farklı bazı gerekçelerle farklı isimler kullananlar olacaktır.
Esas olan İslam’a aykırı paylaşım ve yorum yapmamaktır…
Kimseye küfür, hakaret veya rencide edici sözler sarf etmemektir.
Şunu da unutmayın!
“Siz Allah’ın kullarına nasıl muamelede bulunursanız, Allah da size öyle muamelede bulunacaktır.”