Abdulhakim Sonkaya

Dışarıda ittifak içerde itilaf

23.03.2018 07:26:00 / Abdulhakim Sonkaya

Birinci dünya savaşından kalma herkesin bildiği meşhur iki blok vardır. İçinde Osmanlının bulunduğu bloğa “İttifak” İngilizlerin başını çektiği bloğa da “itilaf” adı verilmiştir. 

Koalisyon olarak çevrilen İtilaf aslında ülfetten gelir ve sevgi demektir. İttifak ise belli konularda muvafakat ederek, anlaşarak birlikte hareket etmektir.

İtilaf, ülfetten gelir. Ülfet, duygu birliğidir, sevgi ve uyumdur. Kalpler arasındaki uyumdur. Bir amaç ve hedef uğruna hareket etme şuurudur.

İttifak ise muvafakatten gelir ve belli noktalarda uzlaşmayı ifade eder. Nitekim bugün müttefiklik ilişkisi çıkarlara dayalıdır. Mesela Suriye`de aktörler arasında itilaf yoktur. Çünkü sahadaki tüm aktörlerin duyguları farklıdır. Fakat lokal düzeyde ve çıkara dayalı bazıları arasında nisbi bir uyum vardır. Burada itilafın temel unsuru olan ülfet yani duygusal bağ ya çok zayıftır ya da hiç yoktur.

Muvafakat-uzlaşma, başarıya yöneliktir, sonuç odaklıdır. Bu nedenle başarıya muvaffakiyet deniliyor. Günümüzde ittifak ilişkisi “anlaştığın noktalarda birlikte çalış ayrı düştüğün noktaları dondur veya ertele” şeklinde bir formülle tesis ediliyor. Bu nedenle ülkeler bir noktada ittifak halinde başka noktada ise tam bir çekişme içinde olabiliyor.

Türkiye`de ittifak ilişkisiyle bir toplumsal mutabakat sağlanmaya çalışılıyor. Oysa ittifak ilişkisi anlattığımız üzere iç barış ve uzlaşma için yeterli bir formül değildir. Bazı konularda muvafakat edip diğer konularda ihtilaf etmek çok sağlam bir ilişki tarzı değildir. Bu belki dışarıda, gönül coğrafyamız dışındaki ülkelerle olan ilişkiler için doğru bir nitelendirmedir. Lakin iç uzlaşma ve barış için durum farklıdır. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı sürekli ABD`ye müttefiklik ilişkisini hatırlatıyor. ABD ile ilişkinin çerçevesi olan müttefiklik, aynı isimle iç ilişkilerde beklenen duygusal ve fikirsel etkiyi oluşturabilir mi? Bu ciddi bir sorundur, cevaplandırılması gereken mühim bir sorudur. 

Toplum arasında ülfet kaybolduğunda doğal olarak itilaf kurma ihtimali ortadan kayboluyor. Atmosferdeki bulutlar itilaf ile bir araya gelip bir kütle ve kitle oluşturuyor. İtilaf etmeyen buluttan yağmur inmez. Rahmet inmez. “Görmez misin ki Allah bulutları dilediği yere sürüklüyor; sonra onları bir araya telif ediyor.” (Nur:43) ayeti bunu buyuruyor.

Türkiye`de Millet içinde genel ve doğal bir itilaf var. Aynı şekilde bütün sorunlara ve sıkıntılara rağmen itilaf ve ülfet durumu henüz bozulmadı. Ülkede bulutlar bir araya gelip bütünleşiyor ve yağmur bırakabiliyor. Bu nedenle emperyalistler özellikle bu itilafı bozmaya çalışıyor ki Türkiye zayıf ve sorunlu bir “müttefik” haline gelsin.

Sadece seçim sebebiyle değil artık her şart ve zeminde ülkenin yerli dinamikleri arasında ittifakın ötesinde bir itilafın sağlanması gerekiyor. Müslümanlar arasında iç ilişkilerde itilaf esas olmalıdır. Zira Allah (cc) “…Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi telif etmiş, birleştirmişti…”(Âli İmran:103) buyurur. Bu da Müslümanlar arasındaki ilişkinin mahiyetini ortaya koyuyor.

Ülkenin dışarıda güçlü ittifak ilişkilerine sahip olması için içeride itilafın olması gerekir. Birinci dünya savaşında savaşı itilaf devletleri kazandı. Çünkü isimlendirme doğruydu. Aralarında güçlü duygusal bağlar vardı. Hala o itilafla dünyaya yön vermeye çalışıyorlar.

Madem mesele emperyalizme karşı mücadeledir. O zaman bu iş seçim ittifaklarını aşan bir durumdur. Burada isimlendirmeyi doğru yapmak lazımdır. O zaman kalpler arasında duygusal bağları güçlendirecek, ülfeti sağlayacak önemli adımların atılması gerekir. Bunun için toplumsal itilaf olmalı ki ihtilaflar ortadan kalksın.

Toplumda İtilaf yani ülfet, etkili olduğunda ülke elif gibi dik durur.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar