Mavi Marmara Gazisi Yıldırım: Yeryüzüne hakim olmak isteyen her güç önce Kudüs'e hakim olmalıdır

'Dünya Kudüs Günü' münasebetiyle açıklamalarda bulunan Mavi Marmara Gazisi Muhittin Yıldırım, Kudüs'ün önemine değinerek yeryüzüne hakim olmak isteyen her gücün öncelikle Kudüs'e hakim olması gerektiğini söyledi.

Ekleme: 13.04.2023 09:55:06 / Güncelleme: 13.04.2023 09:55:42 / Röportaj / Adana Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

İşgal askerlerinin Müslümanları boyunduruk altına almak istediklerini dile getiren Mavi Marmara Gazisi Muhittin Yıldırım, Müslümanların her gün öldürüldüğünü, hapishanelere atıldığını, evlerinin yıkıldığını buna rağmen oradaki Müslümanların bir gün sonra yine işgal askerlerinin karşısına dikildiğini söyledi.

Yıldırım, Müslümanlar açısından Kudüs, Filistinli Müslümanların direnişleri ve siyonist rejimin emelleri hakkında İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

İsrail'in burak duvarının yanında kazı yaptığını ifade eden Yıldırım, bu kazının mescide zarar verdiğini, birçok yerde göçük meydana geldiğini ve asıl amacın Mescid-i Aksa'yı yıkacak bir zemin oluşturmak olduğunu kaydetti.

"Oranın her karışında Müslümanların secdesi, namazı, ibadeti var"

Filistinlilerin yıllardır zulme uğradığını vurgulayan Yıldırım, "Bir de israilin ayrı bir alışkanlığı oldu, Ramazan ayında da Müslümanlara saldırmaya başladı. Bu anlamda Müslümanların Mescid-i Aksa'ya girmesine engel oluyor, yaş sınırı koyuyor, girenlere zulüm ediyor, tutukluyor. Burada, neden Ramazan ayında bunu yapıyor, sorusu akıllara geliyor. Ramazan Ayı Müslümanların mübarek, ihya, Kur'an, ibadet, namaz ayıdır, yani çok boyutlu bir aydır. Müslümanların kendini çek ettiği bir aydır. Bu ayda Müslümanların Mescid-i Aksa'ya ilgisi artıyor. Oranın her karışında Müslümanların secdesi, namazı, ibadeti var." dedi.

"Mescid-i Aksa tarih boyunca peygamberlerin orada insanlığa mesajı yaydığı mekânlardandır"

Müslümanların birbirine karşı olan şefkatinin, kâfirlere karşı olan şiddetinin israili çıldırttığını söyleyen Yıldırım, "Müminlerin o duruşları, secdeleri, kulluktaki o kararlılıkları israilin huzurunu kaçırmaktadır. Neden kaçırıyor? Gittiğin yer senindir, gitmediğin yer senin değildir. Dikkat ederseniz Ramazan ayında her türlü engelleri çıkarıyor fakat Müslümanlar altı metrelik duvarı atlayarak mescide geliyor. Orada gençlerimiz yaralanmayı hatta ölümü göze alarak mescide, namaza ve itikâfa giriyor. Müslümanların oradaki her bir secdesi 'Buranın gerçek sahibi biziz.' anlamına geliyor ve israil bunun farkındadır. Orayı (Kudüs) işgal etmesi ile orası onun olmuyor. Bizim kulluk ve secde ettiğimiz yer bizimdir. Sen burada zoraki bir güç halinde bize engel olabilirsin, zulüm edebilirsin, evimizi başımıza yıkabilirsin ama buranın gerçek sahibi biziz. Bundan dolayı oradaki secdelerin, ibadetin, teravihin ve kulluğun büyük bir önemi vardır. Sadece Kudüs'teki Müslümanların değil, değişik ülkelerdeki Müslümanların da gerekirse Ramazan ayında akın akın oraya gitmesi gerekiyor çünkü bu bizim oranın gerçek sahibi olduğumuza dair bir ilandır bir mesajdır." şeklinde konuştu.

Mavi Marmara Gazisi Muhittin Yıldırım

Her şeyin kendine ait bir karakterinin olduğuna vurgu yapan Yıldırım, "Bir insanı insan yapan karakteridir, ahlakıdır. Şehirler de böyledir. Mescid-i Aksa da tarih boyunca peygamberlerin orada insanlığa mesajı yaydığı mekânlardandır. Hazreti Zekeriya, İsa, Musa, Süleyman, Davut o mekânda dünyaya ilahi mesajlarını duyurmuşlardır. Sadece Peygamber efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) orada Mirac'a yükselmesi ile ilk kıblemiz olmasından değil, biz diğer peygamberlerin de varisleriyiz. Biz bütün peygamberlere iman ediyoruz." diye konuştu.

"Gerçek sahipler orayı inşa eder, oraya mutluluk ve huzur getirir"

Kudüs'ün Müslümanlara ait olduğunu belirten yıldırım, "Biz, Kudüs'e inançsal anlamda bakıyoruz, ırki anlamda bakmıyoruz ama Yahudiler 'Irki manada biz buranın sahibiyiz.' diyorlar. Bundan dolayı oradaki pozisyonları arızi kalıyor. Bir türlü oraya yerleşemiyorlar, sahiplenemiyorlar. Tarih boyunca Müslümanlar orayı yönettikleri vakitlerde kimseye zulmetmemiş, kan dökmemiştir ama Haçlı Seferleri döneminde Hıristiyanlar oluk oluk kan dökmüşlerdir. Yahudiler de şu anda 80 yıla yakındır orayı güya idare ediyorlar fakat her gün kan zulüm ve gözyaşı var. Bu da şunu gösteriyor: 'Onlar bu toprakların gerçek sahibi değiller.' Gerçek sahipler orayı inşa eder, oraya mutluluk ve huzur getirir." ifadelerini kullandı. 

"Oradaki mücadeleyi önemsiyoruz çünkü yeryüzüne hakim olmak isteyen her güç önce Kudüs'e hakim olmalıdır"

Müminlerin Kudüs özelinde en büyük mücadeleyi mescitte verdiklerine dikkat çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

"Demek ki bilek güreşinin asıl yaşandığı yer, mescittir. Müslümanları boyunduruk altına almak istiyorlar. Müslümanlar her gün öldürülüyor, hapishanelere atılıyor, evleri yıkılıyor, imkânları ellerinden alınıyor fakat Müslümanlar bir gün sonra yine karşılarına dikiliyor. Bu direniş israillilerin de psikolojisini ve dengelerini bozuyor. israil orada belki askeri olarak güçlüdür ama Müslümanlar hiçbir zaman boyun eğmemiş, teslim olmamıştır. Her bir secde bunun ilanıdır, her biri direniş bunun işaretidir,  her şahadet bunun yeryüzüne dünyaya ilanıdır, aynı zamanda. Bundan dolayı oradaki mücadeleyi önemsiyoruz çünkü yeryüzüne hakim olmak isteyen her güç önce Kudüs'e hakim olmalıdır. Biz bu hâkimiyeti asla Yahudilere, israile vermeyeceğiz ve öyle bir devlet tanımıyoruz, tanımayacağız da."

"Ne Doğusunu veriyoruz ne Batısını ne de bir karış toprağını veriyoruz"

'Yahudiler lokma lokma yutmayı çok iyi biliyorlar.' diyen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Dikkat ederseniz Filistin'i lime lime alarak, sınırlarını büyütüyor. Bütün dünya ülkelerinin sınırları bellidir fakat israil'in sınırları yoktur. Bugüne kadar, Filistin'i 80 senede lime lime aldı ve şu an asıl lokma Kudüs kaldı. Kudüs'ü de tek lokmada alma cesaretini, gördüğümüz kadarıyla gösteremiyor. Ne yapıyor? Burayı Doğu ve Batı diye ayırıyor. Doğu ve Batı diye ayırması taktikseldir. Görünürde Doğu'yu Müslümanlara veriyor, Batı'yı kendine alıyor. Böyle bir şeyi kabul etmemiz demek, ikinci lokmayı da yani Doğuyu da onlara vermemiz demektir. Bundan dolayı böyle bir şeyi asla kabul etmiyoruz. Ne Doğusunu veriyoruz ne Batısını ne de bir karış toprağını veriyoruz."

"Kazıya tepki vermemiz, karşı durmamız gerekiyor"

Kudüs'ün işgalci siyonistlere ait olduğu iddiası uluslararası arenada karşılık bulsa da, bu iddianın müminlerin ve Müslümanların yanında herhangi bir karşılığının olmadığını kaydeden Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

"Orada Mescid-i Aksa ile ilgili, 'Burası yahudilerindir, onlara aittir.' diyebileceği bir emare ortada yok. Yahudiler bu defa ne yapıyor? Mescid-i Aksa'nın altını oyarak ya kendine göre bir delil bulmaya çalışıyor. Burada 'Hazreti Süleyman zamanında bir muhabbet yapmış, bu muhabbet de buranın altındadır. Biz o emareleri bulacağız, buranın üzerinde hak iddia edeceğiz.' Bu bahane ile mescidin altını oyup, oranın çökmesini sağlamak istiyorlar. Bizim bu kazıya tepki vermemiz, karşı durmamız gerekiyor."

"Çocuklarımıza bebekken Kudüs masalları, hikâyeleri, oradaki örnek şahsiyetleri anlatmamız gerekiyor"

Filistin'de yaşananların bir hak ve batıl savaşı olduğunu ve Müslümanların burada galip gelmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım, "Orada israili yenmemiz demek Amerika'yı, batıyı, şeytan ve güçlerini mağlup etmemiz demektir. Bundan dolayı çok önemli bir mücadeledir. Orada kaybedersek, bütün dünyada kaybetmiş oluruz. Orada kazanırsak, bütün dünyada kazanmış oluruz, Allah'ın izniyle. Mücadele çok boyutludur, sadece askeri değildir. Bunun psikolojik ekonomik sosyal kültürel boyutu vardır.  Bizim bu boyutları kullanmamız ve sahaya dökmemiz gerekiyor. Çocuklarımıza bebekken Kudüs masalları, hikâyeleri, oradaki örnek şahsiyetleri anlatmamız gerekiyor. Bunları çocuklarımıza anlatmazsak, çocuklarımız batının sahte kahramanlarına özeniyor, oraya yöneliyor ve onlara benzemeye çalışıyor. Bundan dolayı sosyal hayatımızda bu çeşitliliği artırmamız gerekiyor, 'sahada biz de varız' demeliyiz. Sadece savaş meydanında değil, diğer meydanlarda da üretken olmamız gerekiyor. Çok boyutlu bir savaş olduğundan, savaşın bütün alanlarında kuşatıcı ve güçlü olmamız gerekiyor." sözlerini kaydetti.  

"Müslümanların değişimi ve dönüşümü uluslararası arenadaki birçok gücü korkutuyor"

Uluslararası devletlerin ve güçlerin Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda ikiyüzlü davrandığına ve normalleşme adı altında atılan adımların işgal devletini daha da azgınlaştırdığını dikkat çeken Yıldırım, "Müslümanların değişimi ve dönüşümü uluslararası arenadaki birçok gücü korkutuyor. Bundan dolayı Filistin'de Müslümanlar zulüm görüyor. Kaç ülke tepki gösteriyor, gerçek anlamda tavrını ortaya koyuyor? Sadece basit kınamalarla geçiştiriliyor. israil tarihi boyunca yüzlerce binlerce kınama almıştır. Bir şey değişti mi, etkisi oldu mu? Olmadı. Demek ki kınamanın bir etkisi yok. İslam âlemindeki ülke liderleri israil ile kendilerine göre bir normalleşme sürecine girdiler. Normalleşme süreci derken, ne normalleşiyor? Normalleşen Filistinli kardeşlerimizin yine öldürülmesi, sürülmesidir. Oradaki zulümleri kabullendik, görmezden geleceğiz midir? israil ile asla bir normalleşme olamaz. İnanıyorum ki Müslüman ülkelerdeki kardeşlerimiz, ellerine bir fırsat geçerse, Allah'ın izniyle israili tarihten silecek. Şu an bu ülkelerdeki devletler, halkı bir şekilde dizginliyor ve kontrol altında tutuyor. Bu da da israilin hesabına geliyor. Asla bir normalleşme kabul etmiyoruz. israilin anladığı yegâne dil, güçtür. Haritaya baktığımızda bir hançer gibi Müslümanların kalbine saplanmış, sürekli o hançer hareket ettiriliyor ve kan kaybımıza sebep oluyor. Fakat ne mutlu ki haritada Gazze bir virgül gibi duruyor, o virgül israilin zulmüne dur diyebiliyor. İnşallah o virgül, bir gün nokta olacak." diye ifadeler kullandı.

Filistin halkının haklı mücadelesinin yanında olduklarını belirten Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

"Onların davası, bizim de davamızdır. Biz, onları asla yalnız bırakmayacağız. Dualarımız ve imkanlarımızla her zaman onları destekleyeceğiz. Dikkat edilirse, her Ramazan ayında israil Müslümanlara ve mescide saldırıyor. İnanıyorum ki Allah'ın izniyle israilin de sonu bir Ramazan ayı olacaktır. O gece de bizim Kadir gecemiz olacak, orada şükür namazı kılacağız inşallah. bugünler uzak değil, yakındır Allah'ın izniyle. (İLKHA)







Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar