Peygamber Efendimize(SAV) hakaret eden HADSİZLER CEZALANDIRILMALI

Derste, müfredat dışına çıkarak Hazreti Peygambere ve İslam’a dil uzatma cüretinde bulunan Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Birgün Gazetesi yazarı Uğur Kutay'a soruşturma açıldı. Tepkilerin çığ gibi büyüdüğü hadsizliğe yönelik Peygamber Sevdalıları Vakfı Sözcüsü Yahya Oğraş ve İTTİHAD-UL ULEMA Üyesi Molla Mehmet Ali Altun gazetemize açıklamalarda bulundular. Yapılan açıklamalarda toplumun tüm kesimlerinin bu hadsizlik karşısında sert tepki göstermesi ve hadsizlerin dini değer ve mukaddesata hakaretten cezalandırılması gerektiği vurgulandı.

Ekleme: 20.12.2022 06:00:53 / Güncelleme: 20.12.2022 09:44:56 / manşetler
Destek için 

Mehmet Tahir Özsoy/Doğruhaber

Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Birgün Gazetesi yazarı Uğur Kutay, "Senaryo Yazımı" dersinde müfredat dışına çıkarak Hazreti Peygambere (s.a.s.) hakaretler savurduğu ortaya çıktı. Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü'ne dini inançlarına ve Peygamber efendimize (s.a.s.) hakaret edildiğini ve bundan rahatsızlık duyduklarını belirten bir grup öğrenci 7 Aralık 2022 tarihinde şikâyet dilekçesinde yapılan hadsizliği dile getirdi. Haberde yer vermeye haya ettiğimiz bu edepsizliğe tepkiler çığ gibi büyüdü. Tepkiler sonucu hakkında soruşturma başlatılan akademisyen Kutay, gösterilen tepkilere pişkince cevap verdi.

“BU HADSİZLİĞİ ŞİDDETLE KINIYORUZ”

Peygamber Sevdalıları Vakfı Sözcüsü Yahya Oğraş, konuyla ilgili gazetemize yaptığı açıklamada, dini değer ve mukaddesata dil uzatanları en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini kaydetti. Bu hadsizliğin asla kabul edilemeyeceğini belirten Oğraş, “Önceki yıllarda da farklı platformların, farklı zevatın benzer ifadeleri, benzer hakaretleri söz konusu olmuştu. O zaman da Vakıf olarak biz şunu hep söyledik, söylemeye de devam ediyoruz: Yaşadığımız ülke, İslam ülkesidir. Müslüman halkımızın ağırlıklı olarak yaşadığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla böylesi bir İslam ülkesinin içerisinde kendini bilmez, hadsiz insanların unvanları her ne olursa olsun, kutsal değerlerimize, mukaddesatımıza dil uzatmaları kabul edilemez. Biz bunu şiddetle kınıyoruz. Kınamanın da ötesinde ne gerekirse adımlarımızı da atacağız. Bunun için savcılıksa, farklı platformlarda söz konusu bir araya gelip ortak açıklama yapmaksa ve bunun dışında daha neler yapılabilecekse değerlendiriyoruz.” dedi.

“KUTSAL DEĞERLERİMİZ ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINMALI”

İslami değer, mukaddesatın yasal güvence altına alınmasının gerekliliğine vurgu yapan Oğraş, şöyle devam etti: “Yaşadığımız bu İslam coğrafyasında kutsal değerlerimizin kesinlikle ve kesinlikle güvence altına alınması gerekir. Yani bugün ülkeyi kurduğunu söyledikleri şahıslarla ilgili anayasal bir güvence var. Bu anayasal güvence kesinlikle bütün mukaddesatımızı kapsamalıdır. Yani bu hususta, kimin hadsiz bir şekilde bu tür cüretkâr açıklamaları söz konusu olursa, yasanın gereği neyse derhal haklarında işlem yapılmalıdır. Vakıf olarak da biz bunu şiddetle telin ediyoruz. Ve aynı şekilde dediğim gibi kesinlikle mukaddesatımızın yasal bir güvence altına alınması hususunu da ısrarla söylüyoruz ve söyleyemeye de devam edeceğiz. Çünkü bu mesele sadece söz konusu bu zevatla bitecek bir mesele değildir. Bugün farklı sosyal medya hesaplarında, farklı medya araçlarında da çok sayıda şeylere şahitlik ediyoruz. Bu hadsizliği yapanlar tabii ki birbirlerini cesaretlendiriyorlar. Ve gerçekten de bu hadsizlikler sıradan bir şey olarak da görülmemelidir.”

“BU HADSİZLİKLERİ ASLA KABUL EDEMEYİZ”

“Bugün İslam dünyasının içinde olduğu pasif durumu fırsat bilerek her ortamda, her fırsatta mukaddesatımıza dil uzatılıyor.” diyen Oğraş, son olarak şunları kaydetti: “Bizim Vakıf olarak kuruluş amacımız, Peygamber’imizin (s.a.s.) hayatının öğrenilmesi ve toplumda pratize edilmesidir. Bu nedenle de biz bu hadsizliklerin karşısında şiddetli bir şekilde duruyoruz. Ve bunu asla kabul edemeyiz. Dediğim gibi; yönetim olarak da biz bunun istişaresini yapıyoruz. Hukuki olarak da ne gerekiyorsa yapmayı düşünüyoruz.”

 “MÜSLÜMANLAR OLARAK TEPKİMİZİ ORTAYA KOYMALIYIZ”

Konuyla ilgili gazetemize konuşan İTTİHAD-UL ULEMA Üyesi Molla Mehmet Ali Altun, da bütün Müslümanların bu hadsizliğe tepki göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Altun, “Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) yapılan hakaretleri kesinlikle Müslümanlar olarak kabul edemeyiz. Peygamberimiz (s.a.s.) bizim için kutsal bir değerdir. Müslümanlar olarak tepkimizi her vesileyi kullanarak ortaya koymamız lazım. Peygamberimizi tarih boyunca birçok kesim tarafından saldırıya maruz kalmış ve Müslümanlar canları pahasına da olsa sevgili peygamberimizi müdafaa etmek değerlerini korumak için tepkilerini ortaya koymuşlardır. Bunun örnekleri tarihte çoktur.” dedi.

“HAZRETİ PEYGAMBER MÜSLÜMANLARIN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR”

Hazreti Peygamberin Müslümanların kırmızı çizgisi olduğunu ifade eden Altun, şöyle devam etti:

“Maalesef bu son yapılan üzüntü ile karşıladığımız Peygamber efendimize yönelik hakaret içeren sözlerden dolayı da bütün Müslümanları tepkilerini ortaya koymaya sevgili Peygamberimizi müdafaa etmeye, ona olan bağlılıklarını ortaya koymaya davet ediyoruz. Peygamber aleyhisselam bizim ortak değerimizdir. Kıyamet gününe kadar hidayet rehberimizdir. Bizim için kırmızı çizgimizdir diyebileceğimiz bir tarzda bir kıymete haizdir. Bu nedenle tüm sivil toplum kuruluşları, duyarlı Müslümanları, ümmetin bütün bilinçli şuurlu neslini sevgili peygamberimize karşı yapılan bu edepsizce açıklamalara karşı tepki vermeye davet ediyoruz. Biz bugün peygamberimize sahip çıkmazsak, acaba ne zaman sahip çıkacağız? Bu tür peygamber düşmanlarına karşı tepkimizi en üst düzeyde ortaya koymadığımız zaman bunlar da cesaret alıyorlar. Ve kutsallarımıza, değerlerimize alenen hakaret ediyorlar. Bundan dolayı peygamberi müdafaa etmek bütün Müslümanların sorumluluğudur. Ortak bir görevdir.”  

“BÜTÜN KESİMLERİ ORTAK TEPKİ VERMEYE DAVET EDİYORUZ”

Molla Ali Altun son olarak şunları kaydetti: “Peygamberizin (s.a.s.) bizim nefsimizden daha öncelikli olduğunu Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de beyan ediyor. O zaman nefsimizden daha öncelikli daha kıymetli, daha değerli bildiğimiz sevgili Peygamberimizi inciten bu insanlara karşı şiddetli bir tepki vermemiz lazım. Eğer Müslümanlar peygamberlerine sahip çıkacak kadar bile bir imana sahip değillerse o zaman oturup ağlamamız lazım. Yani bir şekilde tepkilerimizi ortaya koyma zamanıdır. Gençlerimizi, özellikle sivil toplum kuruluşları, duyarlı Müslümanları, ümmetin önderlerini, rehberlerini, adillerini, medreselerini bu konuda ortak bildiri, ortak açıklama, ortak tepki vermeye davet ediyoruz. Bunun tam zamanıdır diye düşünüyoruz.”