Bu, güçlü ve biyolojik olarak parçalanabilir bir plastik alternatifi olup, araştırmacılar bunu zehirli yan ürünler üretmeden ve rekor seviyelerde gerçekleştirdi.
Araştırmacılar, bu yeni malzemenin fiziksel özelliklerinin polietilen tereftalat (PET) ile eşdeğer, hatta ondan daha üstün olduğunu duyurdu. Ayrıca, PDCA üretiminde elde edilen yoğunluk, daha önce bildirilen seviyelerin yedi katından fazla oldu. Çalışma, ScienceDaily’de yayımlandı.
Plastiklerin yaygın kullanılmasının başlıca nedeni dayanıklılıklarıdır, ancak bu aynı zamanda çevresel sorunlara yol açmaktadır. Dahası, bu plastikler esas olarak petrolden elde edilmektedir; bu da onları yenilenemez hale getirir, jeopolitik faktörlere bağımlı kılar ve doğada kolayca parçalanmamalarını sağlar. Bu nedenle dünya genelinde araştırma grupları biyolojik olarak parçalanabilir ve biyolojik kaynaklardan elde edilen alternatifler üzerinde çalışmaktadır. Ancak bu girişimler genellikle düşük verim, saflık sorunları ve yüksek üretim maliyetleri ile karşılaşmaktadır.
PDCA, bu aday malzemelerden biridir. Biyolojik olarak parçalanabilir ve içerdiği malzemeler PET’in (yaygın olarak şişe ve tekstilde kullanılan) fiziksel özelliklerine denk, hatta onlardan üstün özellikler göstermektedir.
Bir araştırmacı şöyle dedi: “Çalışmamızın önemi, azot metabolizmasındaki reaksiyonları kullanarak istenmeyen yan ürünler üretmeden azotu entegre etmenin mümkün olduğunu kanıtlamamızda yatıyor. Bu sayede hedeflenen bileşiği temiz ve etkili bir şekilde sentezleyebildik.”
Ancak ekip, süreç boyunca bazı zorlu sorunlarla da karşılaştı. En zorlu an, ekledikleri bir enzimin son derece reaktif bir bileşik olan hidrojen peroksit (H₂O₂) üretmesiyle yaşandı. Bu bileşik, kendisini üreten enzime saldırarak onu devre dışı bıraktı.
Geleceğe bakıldığında, araştırmacı şunları söyledi: “Biyoreaktörlerde yeterli miktarlara ulaşabilmek, pratik uygulamaya yönelik sonraki adımların önünü açıyor. Daha genel anlamda, azot metabolizmasından enzimlerin entegrasyonu konusundaki başarımız, mikrobiyal sentezle elde edilebilecek molekül yelpazesini genişletiyor ve biyoyapımın potansiyelini daha da artırıyor.”
