Türkiye'de uzun süredir dillendirilen “ideolojik dayatmalardan arındırılmış eğitim” söylemi, her geçen gün daha da sorgulanır hale geliyor. Eğitim sistemi, belirli bir ideolojik kalıbın çocuklara zorla benimsetildiği bir alandaki döngüsüne devam ediyor. Kemalizm'in sadece tarihsel bir figür ya da fikir değil, tür dokunulmaz bir ritüel haline getirilmesi; eleştirel düşüncenin ve inanç özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri olarak öne çıkıyor.

Bugünün Türkiye'sinde çocukların, anaokulundan üniversiteye kadar, kimi zaman fiziksel bir mecburiyetle, kimi zaman ise sosyal baskılarla Kemalist sembollerin ve uygulamaların içinde yetiştirilmesi tepki topluyor. Heykellerin önünde secde etmeye zorlanan öğrencilerden, 10 Kasım gibi günlerde yaşanan toplumsal linç kampanyalarına kadar birçok olay, “ideolojik tarafsızlık” ilkesinin eğitimde hâlâ hayata geçirilmediğini gösteriyor.

Bu baskı ortamı yalnızca fikir özgürlüğünü kısıtlamakla kalmıyor; aynı zamanda aileleri de vicdani bir ikilemin içine itiyor. Devletin zorunlu tuttuğu eğitim sistemine çocuklarını göndermeyen veliler suçlu ilan edilirken, gönderenler ise evlatlarının kendi inançlarına ve değerlerine aykırı bir ideolojiyle yetiştirilmesini izlemek zorunda kalıyor.

Eğitimde hâkim olan bu tek yönlü yaklaşım, toplumun geniş kesimlerini sistemin dışına itiyor. Türkiye ne yazık ki ideolojik dayatmalardan kurtulacağına dair verilen sözlerin aksine, eğitim eliyle yeni bir baskı rejiminin inşa edildiği bir döneme doğru sürükleniyor.

AKİT TV Haber Koordinatörü Muharrem Coşkun, katıldığı bir canlı yayında Türkiye’deki eğitim sistemine yönelik sert eleştirilerde bulundu. Coşkun, mevcut müfredatın ve uygulamaların çocuklara ideolojik dayatmalar içerdiğini öne sürerek, okullarda Kemalizm propagandası yapıldığını savundu.

Coşkun açıklamasında, “Bakanlar değişiyor ama değişen bir şey yok. Kemalizmin sadece ambalajı değişiyor. Okullarda tertemiz çocukları müşrik olarak yetiştiriyorlar” ifadelerini kullandı.

Eğitim kurumlarını “Kemalizm dininin kampları” olarak nitelendiren Coşkun, bu ideolojik eğitimin zorunlu hale getirilmesini de eleştirdi. “Göndermesen suç işliyorsun, gönderirsen çocuğu müşrik yapıyorlar. Bu bir ikilem. Bize alternatif okullar yapmak zorundasınız” diyerek devletin farklı eğitim modellerine izin vermesi gerektiğini dile getirdi.

Coşkun’un sözleri sosyal medyada da geniş yankı uyandırırken, eğitim sisteminin Kemalizmin ideolojik yüklerinden arındırılması gerektiğini savunan çevrelerden destek gördü.

Okullarda Kemalizm Ayinleri: Kreşten Üniversiteye Kadar

Kreşten üniversiteye kadar çocukların Kemalist ritüellerle şekillendirildiği sistem bu yıl neredeyse siren sesini duyamayan bir işitme engellinin dahi “Atatürk’e saygısızlık” suçlamasıyla linç tehdidiyle karşı karşıya kalabileceği olaylara neden oldu.

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir öğrenci, 10 Kasım saat 09.05’te telefonla konuşarak yürüdüğü gerekçesiyle hakkında önce Üniversite yönetimi tarafından disiplin soruşturması başlatıldı, ardından gözaltına alındı. Eğitim kurumlarında ideolojik sadakat ölçülür hale gelirken, bu akıl dışı uygulamalara artık dur denilmesi gerektiği çağrıları yükseliyor.

Gözaltıya tepki gösteren Gazeteci Yazar Adem Özköse sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Konya’da 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe yürüyen tıp fakültesi öğrencisi gözaltına alınmış. Yetmez! 9’u 5 geçe Türkiye sınırları içindeki yüzen tüm balıklar, uçan tüm kuşlar, koşan tüm atlar da gözaltına alınsın.” ifadelerini kullandı.

HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç’ten Gözaltı Açıklaması: Sürecin Takipçisi Olacağız

HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç de Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisinin, saygı duruşuna katılmadığı gerekçesiyle gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Dinç, “Gözaltına alınan kardeşimizle iletişime geçtik, sağlık durumu iyi. İnşallah biz de bu sürecin takipçisi olacağız” dedi.

Dinç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Gençlerimizi düşüncelerinden dolayı baskı altına almak, hiçbir sorunu çözmez. Hakaret ve şiddet içermediği sürece herkes düşüncesini özgürce ifade edebilmelidir. Özgürlük, ancak farklı fikirlere tahammül edildiği sürece gerçek anlamını bulur.” ifadelerini kullandı.

Muhabir: HİLAL HİKMET YEŞİLBUDAK