ActionAid, Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) ve Norveç Mülteci Konseyi gibi dünyaca tanınmış uluslararası yardım kuruluşlarının da aralarında bulunduğu örgütlerin faaliyet izinleri 1 Ocak itibarıyla askıya alınacak, çalışmalarının ise 60 gün içinde tamamen sona erdirilmesi istenecek.
işgalci siyonist rejim yönetimi, kararına gerekçe olarak yardım kuruluşlarının personellerine ait “eksiksiz kişisel bilgi” sunmadığını öne sürdü. Ancak bu gerekçe, diplomatlar ve yardım çevreleri tarafından bahane, keyfi ve siyasi olarak değerlendirildi.
Aralarında İngiltere, Fransa, Kanada ve Japonya’nın da bulunduğu 10 ülkenin dışişleri bakanları, ortak açıklamalarında işgalci siyonist rejimin yeni düzenlemelerini “kısıtlayıcı ve kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Açıklamada, yardım kuruluşlarının zorla kapatılmasının sağlık hizmetleri başta olmak üzere hayati insani hizmetlere erişimi ciddi biçimde baltalayacağı vurgulandı.
Dışişleri bakanları, Gazze’deki insani durumun hâlâ felaket boyutunda olduğunu hatırlatarak, işgalci siyonist rejim hükümetine uluslararası yardım kuruluşlarının istikrarlı ve öngörülebilir şekilde çalışmasına izin verme çağrısı yaptı.
Tüm bu sert tepkilere rağmen işgalci siyonist rejim Diaspora İşleri Bakanlığı, kararın Gazze’ye yönelik insani yardım akışını etkilemeyeceğini savundu. Bakanlık, yardımların yalnızca onaylanmış ve denetlenmiş kanallar üzerinden sürdürüleceğini iddia etti. Ancak sahadaki yardım aktörleri, bu açıklamayı gerçeklikten kopuk ve yanıltıcı olarak değerlendirdi.
işgalci siyonist rejim yönetimi, lisans iptallerinin temel nedeninin, yardım kuruluşlarının çalışanlarına dair “tam ve doğrulanabilir bilgi” vermemesi olduğunu ileri sürerek, bu bilgilerin terör unsurlarının sızmasını önlemek için gerekli olduğunu savundu. Yardım çevreleri ise bu söylemin, insani yardımı kriminalize eden ve siyasi baskıyı meşrulaştırmaya çalışan bir yaklaşım olduğuna dikkat çekiyor.
Birleşmiş Milletler destekli uzmanlar, ekim ayında varılan ateşkesin ardından Gazze’de gıda ve beslenme alanında sınırlı iyileşmeler yaşandığını belirtse de, 100 binden fazla insanın hâlâ “felaket koşullarında” yaşam mücadelesi verdiğini açıkladı.
Gazze geçişlerini kontrol eden işgalci siyonist rejime bağlı sözde askeri birim Cogat ise, faaliyetleri askıya alınacak kuruluşların ateşkes süresince Gazze’ye yardım ulaştırmadığını iddia ederek, bu kuruluşların geçmişteki katkılarının da toplam yardımın yalnızca yüzde 1’i civarında olduğunu iddia etti. Yardım kuruluşları ise bu söylemin, kuruluşları itibarsızlaştırmaya yönelik bir propaganda olduğunu belirtiyor.
Yeni düzenleyici çerçevenin, işgalci siyonist rejimin varlığını tanımamak, belirli tarihi olayları inkâr etmek, işgalci siyonist rejime yönelik boykot çağrıları yapmak veya işgalci siyonist rejime ait sözde güvenlik güçlerinin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını desteklemek gibi son derece siyasi ve ideolojik kriterler içerdiği bildirildi.
İşgal Altındaki Filistin Toprakları İnsani Ülke Ekibi (HCT), yeni kayıt sisteminin, Gazze ve Batı Şeria’daki uluslararası yardım faaliyetlerini temelden sabote ettiğini duyurdu. Açıklamada, sistemin muğlak, keyfi ve aşırı siyasallaştırılmış ölçütlere dayandığı, insani kuruluşları uluslararası hukukla ve insani ilkelerle çelişmeye zorladığı belirtildi.
HCT’ye göre, bugün Gazze’deki sahra hastanelerinin, temel sağlık merkezlerinin, acil barınma hizmetlerinin, su ve sanitasyon çalışmalarının ve akut yetersiz beslenen çocuklara yönelik merkezlerin büyük bölümü uluslararası yardım kuruluşları tarafından yürütülüyor ya da destekleniyor.
Tüm bu uyarılara rağmen işgalci siyonist rejim Diaspora İşleri ve Antisemitizmle Mücadele sözde Bakanı Amichai Chikli, yaptığı açıklamada “Mesaj nettir: İnsani yardıma izin var, insani çerçevenin terör için kullanılmasına yok.” ifadelerini kullandı. Yardım kuruluşları ise bu sözleri, insani yardımın siyasi sadakat testine tabi tutulduğunun açık itirafı olarak yorumladı.
Lisansları askıya alınacak diğer kuruluşlar arasında CARE, Medico International ve Medical Aid for Palestinians da bulunuyor.




