Peygamber Sevdalıları'ndan Gazze'ye destek için basın açıklaması
Peygamber Sevdalıları, İstanbul'un Sultanbeyli ilçesinde; siyonist işgal rejiminin Filistin'e yönelik saldırılarını protesto etmek ve HAMAS'ın işgal rejimine karşı başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna destek vermek amacıyla basın açıklaması düzenledi.
Sultanbeyli Merkez Camii önünde düzenlenen basın açıklamasına katılan vatandaşlar, ellerindeki Filistin bayrakları ile HAMAS'ın operasyonlarına destek verip, işgal rejimi ve destekçilerine yönelik lanet sloganları attı.
"Bizim için iki güzellikten birisi var ,bizim için ya zafer ya şehadet"
Günay İşeri Hoca'nın okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti sonrasında toplanan kalabalığa bir konuşma gerçekleştiren Müderris Mehmet Emin Yakut, "Bizde umutsuzluk yok çünkü biz müminiz, güçlüyüz, kuvvetliyiz. Bizim için kayıp yoktur. İki güzellikten birisi var bizim için ya zafer ya şehadet. Mescid-i Aksa; Peygamberlerin diyarıdır. Mescid-i Aksa, Peygamberlerin ayak bastığı mübarek bir beldedir. Mescid-i Aksa sıradan bir toprak parçası, sıradan bir yer değildir. Mescid-i bizim ikinci Harem-i Şerif'imizdir. Müslümanların ilk kıblesidir. Kudüs kıyamete kadar eteklerinde cihadın, mücadelenin, Allah yolunda savaşın bitmediği mübarek bir beldedir." şeklinde ifade etti.
Peygamber Sevdalıları adına basın açıklamasını, Şeyhmus Korkmaz okudu.
"Bu şanlı direniş, barbar Batı’nın yüzündeki maskesini düşürmüştür"
7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu'nun, Filistin'nin siyonist terör örgütü israilin işgaline karşı verilen kurtuluş savaşının önemli bir aşaması olduğuna değinen Korkmaz, "Bu operasyon ile Mossad başta olmak üzere, iç içe geçmiş Batı ve Doğu merkezli istihbarat ağları ile devlet aygıtları tarihi bir hezimet yaşamıştır. Erişilmez ve yenilmez oldukları algısı yerle yeksan olmuş, onlarca yılda inşa ettikleri imajları bozulmuştur. Filistin halkının bağrından çıkmış ve tarihin en meşru ve en haklı direnişlerinden biri olan Filistin Direnişi, ortaya koyduğu kahramanlık ve cesaretle kıt imkanlarına rağmen tarihin kaydettiği en en şanlı destanlarından birini yazmıştır. Siyonist işgalcileri Kudüs başta olmak üzere işgal altındaki topraklarından çıkarmak için kurtuluş savaşı veren Filistin Direniş Hareketleri HAMAS ve İslami Cihad, Aksa Tufanı ile siyonist terör örgütü israilin 75 yıllık kesintisiz işgal, sürgün, katliam ve soykırımını tüm dünyaya görünür kılmıştır. Bu şanlı direniş, barbar Batı’nın yüzündeki maskesini düşürmüştür. Hak ile batılı net çizgilerle birbirinden ayırmakla birlikte yüzü maskeli siyonistlerin de gerçek yüzünü açığa çıkarmıştır. Çocuklarımızın ve yeni neslin kahramanı olan Ebu Ubeyde, Batı'nın sözde demokrasi, insan hakları ve özgürlük putlarının boynuna ipini geçirmiş, vicdan ehli halkların elleriyle, Batılı ülkelerin başkentlerinin sokaklarında sürüklemektedir. Dünyaya pazarladıkları sözde değerleri, kendi halkları nezdinde de itibarını kaybetmiştir." dedi.
"Hiçbir gerekçe bu vahşi katiller ile ticari, ekonomik, diplomatik ilişkileri sürdürmeyi meşrulaştıramaz"
Siyonist terör rejiminin ve destekçisi Amerika'nın; silahsız, savunmasız, aç ve susuz, Gazze Halkını vahşice bombaladığına dikkat çeken Korkmaz, "On binlerce kadın ve çocuk katledildi. Bombalarla yerle yeksan olan yetmiş bin konutun enkazı altında daha kaç kadın ve çocuğun olduğu halen bilinmemektedir. Bu acımasız katliamlara rağmen Batılı liderler işgal edilmiş Filistin topraklarına gidip siyonist terör örgütü israile desteklerini açık bir şekilde sunmakta ve siyonist soykırıma ortak olmaktadır. Buna mukabil İslam Ülkelerinin liderlerinin Gazze'yi ziyaret etmesi bir yana, bir tek memurunu dahi Gazze'ye gönderebilmiş değildir. 'Ben buraya bir Yahudi olarak geldim' diyen Blinken ve 'siyonist olmak için yahudi olmaya gerek yoktur, ben bir siyonistim' diyen Biden, söylediklerinin gereğini yapıyorken, İslam ülkelerinin önemli bir kısmının yöneticileri sözle bile Filistin Direnişine destek vermeye cesaret edemiyorlar. Destek açıklayanlar da söylediklerinin gereğini fiilen yerine getiremiyorlar. Soykırımı şiddetle kınıyorlar fakat durdurmak için harekete geçmiyorlar. Hiçbir gerekçe bu vahşi katiller ile ticari, ekonomik, diplomatik ilişkileri sürdürmeyi meşrulaştıramaz. Hiçbir uluslararası angajman Kürecik ve İncirlik'ten alınan destekle çocukların üzerine ölüm kusmayı haklı gösteremez ve bizi bu suçun ortağı olmaktan kurtaramaz. Gazze'de siyonist terör örgütü israilin Amerika, İngiltire ve bazı Avrupa Ülkelerinin desteğiyle yaşattığı vahşet ve soykırım tüm dünya milletleri tarafından büyük bir öfke ve nefret ile karşılanmıştır. Biz inanıyoruz ki bu öfkenin patlayacağı gün zalimlerin ölüm yağdırdığı günden çok daha çetin olacaktır." şeklinde konuştu.
"siyonist soykırıma karşı gerekli adımlar atılana kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz"
Dünya kamuoyunun vicdanında katillerin mağlup olduğuna ve Gazze'nin muzaffer olduğuna dikkat çeken Korkmaz, "Gazze'deki irade ve iman gücünün üstün geleceğine inancımız tamdır; direniş kazanacak ve siyonist işgal son bulacaktır. Halkımız adına diyoruz ki; biz Batı'dan asla adalet ve merhamet dilenmeyeceğiz. Ancak siyonist soykırıma karşı gerekli adımlar atılana kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz ve kendi liderlerimize ve karar vericilerimize görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz. Bu halkımızın en tabii hakkıdır ve halkımız bu hakkından asla vazgeçmeyecektir. Buradan halkımıza, kanaat önderlerimize, hükümetimize ve İslam ülkelerine çağrıda bulunuyoruz. Halkımıza çağrımız; Gazze'deki siyonist vahşet ve soykırım 3'üncü ayına girdi. Saldırı ve katliamlar hız kesmeden en ahlaksız ve barbar şekliyle devam ediyor. Esir takasının yapıldığı 7 günlük aradan sonra dünya genelindeki eylemler ve tepkiler maalesef hız kesti ve dozunu düşürdü. Siyonist terör örgütü israil bu tepkisizlikten cesaret alarak katliam ve ahlaksızlığının şiddetini arttırdı. Gazze'de soykırım devam ediyor, susmayalım. Gazze ve Kudüs Davası için yapılan etkinlikleri ve boykotları itibarsızlaştırma ve değersizleştirme çabalarına itibar etmeyelim. Yaptığımız bu etkinliklerin, eylemlerin ve boykotun çok önemli olduğunun bilincinde olalım ve Filistin Direnişine ciddi katkı sağladığı bilinciyle etkinliklerin dozu ve çeşitliliği arttırarak devam edelim. Eylemlerimizi Kudüs Davası bilinciyle yapalım. Cemaat, parti, mezhep ve asabiyet taassubunun Kudüs ve Filistin Davasının önüne geçmesine izin vermeyelim. 'Yeter ki Kudüs kazansın, ben kaybetmeye razıyım' bilinciyle daha güçlü bir şekilde ve birliktelik içinde tepkilerimizi gösterelim. Gazze'ye için başlatılmış olan yardım kampanyalarına destek verelim ve bağışta bulunalım." diye belirtti.
Alim ve kanaat önderlerine çağrıda bulunan Korkmaz, "Filistin, Kudüs ve Gazze davası konusunda; alimlerimiz, kanaat önderlerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız halkımıza öncü ve örnek olmalı ve yol gösterici olmalıdır. Etkinliklerde halkın içinde ve önünde olmalıdır. Filistin ve Kudüs Davası konusunda toplumu bilgilendirmelidir ve bilinçlendirme için çalışmalıdır." şeklinde belirtti.
"Hükümet; medya, sivil toplum ve eğitim camiası halkımız ile birlikte boykotu sahiplenmelidir"
Hükümete ve siyasetede çağrıda bulunan Korkmaz, "Boykot, siyonist işgalci israil ile mücadelede çok önemli bir role sahiptir. Hükümet; medya, sivil toplum ve eğitim camiası halkımız ile birlikte boykotu sahiplenmelidir ve boykot nesiller boyu devam edecek şekilde yapılmalıdır. Boykot konusunda halkımız yalnız bırakılmamalıdır. Resmi kurum-kuruluşlar ve sivil sektör de boykota destek vermelidir. Hükümet de toplumu boykota teşvik edici çalışmalar yapmalı siyonist işgale ambargo uygulamalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK tarafından okullarda ve üniversitelerde Kudüs Davası konusunda öğrencilere yönelik bilinçlendirme yapılmalı ve derslerde Kudüs Davası anlatılmalıdır. Filistin ve Kudüs Meselesi hakkında endişe sahibi olan siyasetçilerimiz bu meseleyi öncelikli gündem maddesi olarak belirlemeli ve mecliste gerekli duyarlılığı oluşturmalıdır. Hükümet siyonist işgalci israil ile diplomatik, ekonomik ve askeri ilişkilerini devam ettirmemelidir. Bakü-Ceyhan ve Kerkük-Yumurtalık boru hatlarından işgal atındaki topraklara giden petrol kesilmeli, hava ve deniz limanları işgalci siyonist israile kapatmalıdır. Kürecik ve İncirlik Üsleri acilen kapatılmalı ya da yabancı personelden arındırılarak idare tamamıyla Türkiye tarafından üstlenilmelidir. İncirlik ve Kürecik üslerinden siyonist terör örgütü israile sağlanan her türlü destek durdurulmalıdır." dedi.
"HAMAS, İslami Cihad ve direniş grupları, siyonist işgale karşı kurtuluş mücadelesi veren Filistin halkının meşru temsilcileridir"
İslam ülkelerine seslenen Korkmaz, "İslam Ülkelerinin ortak katılımı ile Mavi Marmara benzeri yardım filosu Gazze'ye ulaştırılmalıdır. Refah Sınır Kapısı insani yardıma açık tutulmalı ve bunun için Mısır yönetimine çağrı yapılmalıdır. HAMAS, İslami Cihad ve Direniş Grupları Siyonist işgale karşı kurtuluş mücadelesi veren Filistin Halkının meşru temsilcisidir. İslam Ülkeleri Filistin'i devlet olarak tanımalı, HAMAS'ı ve İslami Cihad'ı meşru muhatap kabul etmelidir. Başta Türkiye olmak üzere İslam Ülkelerinin vatandaşı olup işgal altındaki Filistin'e giden ve oradaki katliam ve vahşete katılan siyonistler tespit edilmeli, haklarında hukuki süreç başlatılmalı, vatandaşlıktan çıkarılıp, mal varlıklarına el konulmalıdır. Siyonist işgalci isarilin yetkilileri savaş suçlusu olarak yargılanmalıdır. Bu amaçla gerekli yasal süreç başlatılmalı ve Adalet Bakanlığı tarafından savcılara gerekli izinler verilerek yargılanmanın önü açılmalıdır. Bununla birlikte Mavi Marmara Davasının gerekleri yerine getirilmediği için Mavi Marmara Dosyası yeniden açılmalı ve siyonist israilin yargılanmasına kaldığı yerden devam edilmelidir." ifadelerini kullandı.
"Medya, Filistin Direnişi ve siyonist terör örgütü israil ilgili kullanmış olduğu diline daha fazla dikkat etmelidir"
Son olarak medya mensuplarına çağrıda bulunan Korkmaz, "Siyonist terör örgütü israil başından itibaren Gazze'de internet erişimini ve her türlü iletişimi engelleyerek katliam ve soykırımın üstünü örtmeye çalıştı. Bu amaçla işgal altındaki topraklardaki vahşeti duyurmaya çalışan 100'den fazla medya mensubunu hedef gözeterek şehit etti ve bazılarını da darp ve tehdit yolu ile sınır dışı etti. Siyonist kaynaklı dezenformasyonun önüne geçebilmek ve gerçekleri dünyaya duyurabilmek için İslam Ülkelerinin yerel ve ulusal medya kuruluşları ve insaflı medya mensupları Gazze'deki vahşet ve soykırıma karşı daha duyarlı olmalıdır. Medya Filistin Direnişi ve siyonist terör örgütü israil ilgili kullanmış olduğu diline daha fazla dikkat etmelidir. Direnişi gayr-i meşru ve siyonist işgali meşru gösteren bir dil ve üsluptan kaçınmalıdır." ifadelerine yer verdi. (İLKHA)