• DOLAR 34.585
  • EURO 36.435
  • ALTIN 2941.476
  • ...
Yünkül: İşgal rejiminin nihai hedefi bir soykırımdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Bursa Gönüllü Kuruluşları tarafından Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde işgal rejiminin Filistin'de başta hastane ve sağlık çalışanları olmak üzere sivillere yönelik yaptığı saldırılara tepki göstermek için sağlık çalışanlarının katılımıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını Bursa Gönüllü Kuruluşları adına Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Gökhan Yünkül okudu.

Yünkül, "Sağlık çalışanlarımızı temsil eden beyaz önlüklerimizi çıkardık. Siyah önlüklerimizi giydik. Gazze’de artık beyaz önlüğün anlamı kalmadı. Kanla lekelenerek kızıla boyanan önlükler yıkılan enkazların tozu toprağıyla siyaha döndü. Bizler de hayatını kaybeden Gazze'li sağlık çalışanlarımız için siyah önlükler ile meydanlarda onların yanındayız." dedi.

"Dünya'nın gözü önünde canlı yayınlarla soykırıma tabi tutulan bir vahşeti seyretmekteyiz"

Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Gökhan Yünkül

"45 gündür, insanlığın rafa kaldırıldığı, hiçbir ayrım gözetilmeksizin bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadınların Dünya'nın gözü önünde canlı yayınlarla soykırıma tabi tutulduğu bir vahşeti seyretmekteyiz." diyen Yünkül, "Bizlerin seyretmeye dayanamadığı bu görüntüleri Filistinliler bizzat yaşamaktadır. Ortada hastane kalmadığı için sokaklarda sağlık hizmeti vermeye çalışan bir avuç sağlık çalışanı belki de dünyanın en zor şartlarında bu işi yapmakta. Sağlık malzemesi olmadan ellerinde kalan ne varsa onunla sağlık hizmeti vermeye çalışan Gazze'li sağlık çalışanı kahramanları Bursa’daki sağlık çalışanları olarak selamlıyoruz. Dün sosyal medyaya düşen bir görüntü aslında olayı özetler gibiydi. Bir doktor ayağından yaralanan oğlunun ayağını anestezi olmadan ampute etmek yani kesmek zorunda kaldı. Çocuğunun attığı çığlıklara dayanamayan doktor çadırın dışında hüngür hüngür ağlıyordu." diye belirtti. 

"Devletler bu vahşetin önüne geçmek yerine, teşvik edecek açıklamalar ve tavırlar sergilemektedirler"

Yünkül, "Uluslararası hukukun, savaş hukukunun, uluslararası ceza hukuk kurallarının ve insan haklarının yok sayıldığı bir tabloda inisiyatif sahibi olacak merciler ve devletler bu vahşetin önüne geçmek yerine, bunu teşvik edecek açıklamalar, tavırlar sergilemekte ve bu soykırımın ortağı olmaktadırlar. Terör devleti israil’in hayâsızca saldırılarının başladığı 45 gündür 17.500 insan katledildi, bunların 7200 kişiye yakınını çocuklar oluşturmaktadır. Evet, BM Genel Kurulunda 1989 yılında imzalanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile birlikte tüm dünyada 21 Kasımda Dünya Çocuk Hakları Günü kutlanıyor ve bu sene de kutlandı. Böylesi bir günü ihdas eden BM ve alt kuruluşları 45 gündür saatte 5 çocuğun öldürüldüğü, dünyada en kısa sürede en çok çocuğun katledildiği Gazze’de yaşanan soykırımı basit üzüntü ve eleştiri açıklamaları ile geçiştirdiler." şeklinde konuştu.

"israil’in nihai hedefi bir soykırımdır"

Şimdi buradan tüm Dünya’ya, Birleşmiş Milletlere ve UNICEF’e sormak istiyoruz diyen Yünkül, şöyle devam etti:

"Batının hegemonyası altına alınmak ve tutulmak istenen bölge ve ülkelerde çocukların mahrumiyetlerine dair kötü karne yayınlamakla şöhret bulan bu uluslararası kuruluşlar 45 gündür neden gözlerini Gazze’ye kapatıyor? Gazze, Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ve gününün ne yanına düşüyor. Bu hafta bütün Dünya’da kutlanan "Çocuk Hakları Günü" ne anlama geliyor? Her zaman ve her şartta korunması, kollanması gereken çocuklar bilinçli olarak bu saldırıların hedefi olmaktadır. Çünkü İsrail’in nihai hedefi bir soykırımdır. Geçmişte yaşadığı soykırımdan kaçarak, sığındığı Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği bu alçaklığın tarifi yoktur."

"Tel Aviv'de yapılan gösteriler tablonun onlar açısından vehametini göstermektedir"

Terör şebekesinin bu süreçte dokunulmazlığı olan her şeye saldırdığını söyleyen Yünkül, "22 Hastaneyi, 55 Kliniği kullanılmaz hale getirdi, 46 Ambulansı bombalayarak yok etti. 60 Basın mensubunu katletti. 80 Camii ve 3 Kiliseyi bombaladı. Yüzlerce okulu, Birleşmiş Milletler ofislerinin içine sığınan masum sivilleri bile bile bombaladı. Düşmanın bütün imkan ve teçhizatına rağmen kahramanca topraklarını savunan mücahitlerin, israil'e verdirdiği kayıplardır. Terörist İsrail her ne kadar bu kayıplarını saklasa da Tel Aviv'de yapılan gösteriler tablonun onlar açısından vehametini göstermektedir. Bugün başta ABD olmak üzere, Avrupa’nın Yahudilerle ilgili sicili kabarık ülkelerinin terörist israil’e verdiği desteğe rağmen bu ülkelerin halkları da dahil olmak üzere tüm Dünya kamuoyu vicdanının sesini dinleyerek bu vahşete ve soykırıma tepki koymuştur. Koymaya da devam etmektedir." şeklinde kaydetti.

"Gücümüzün yettiği, sesimizin ulaşabildiği her yere bu katliamları duyurmak bizlerin asli vazifesidir"

Yünkül, "En son Almanya ziyaretinde bütün TürkiyehHalkının ve dahi bütün vicdanlı insanların duygularını dile getiren, Gazze'de soykırım yapıldığını ve batılı ülkelerin bu soykırıma sessiz kalmasının sebebinin diyet borcu olduğunu ifade eden Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ikinci one minute çıkışı için kalbi şükranlarımızı sunuyoruz. Ayrıca Filistin'e sağlık yardımı ulaştırma ve Filistinli yaralıların tedavisi için büyük gayret gösteren Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca'ya teşekkür ediyoruz.  Bizler, Filistin davasının ezeli ve ebedi savunucuları olarak ilk günden bugüne kadar bu insanlık ayıbına karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz. Gücümüzün yettiği, sesimizin ulaşabildiği her yere bu katliamları duyurmak bizlerin asli vazifesidir." diye ifade etti.

"Ölen her insan bir âlemdir"

Orada ölen her insanın bir alem olduğunu söyleyen Yünkül, "Hepsinin bir hikayesi, hepsinin yarına dair hayalleri vardı, O insanların bir yakını, kardeşi, abisi, ablası olarak acılarını yüreğimizde hissedecek ve bu soykırımın sorumlusu Terörist israil’e karşı her zaman kinimizi diri tutacağız. Dualarımız kahramanca topraklarını savunan mücahitleredir. Dualarımız, mazlum çocuklara ve sivil Filistinlileredir. Dualarımız Gazze'deki sağlık çalışanları içindir." dedi.

Yünkül, "Bakara süresinin 286. ayetindeki dua ile konuşmama son veriyorum: "Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." diye konuştu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir