Akademisyenlerden işgalci siyonist rejime "Cübbeli" tepki
Malatya İnönü Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencilerinin "Cübbemizle Yürüyoruz" sloganıyla yaptıkları etkinlikte konuşan Dr. Öğretim Üyesi Enes Gül; iki devletli değil, Filistin adlı tek devletli bir çözümün sağlanması ve israil'in 1947 yılı öncesi Filistin sınırlarının dışına itilmesi gerektiğini belirterek, aksi takdirde soykırımının durulmasının mümkün olmayacağına dikkat çekti.
HAMAS'ın askeri kanadı El Kassam Tugaylarının siyonist işgalci çetelere yönelik başlattığı "Aksa Tufanı" operasyonu ve ardından işgalcilerin Gazze'de soykırım 45'inci gününde de devam ediyor.
Siyonist rejim, Gazze'yi; hastane, camii, yerleşim alanı demeden havadan, denizden ve karadan bombalayarak, kadın, çocuk ve yaşlı demeden 13 binin üzerinde insanı şehit ederek adeta soykırım uygulamaya devam ediyor.
İşgalci çetelerin Gazze'yi bombardımana tuttuğu ilk günden beri dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de olduğu Malatya'da da STK Platformu halk, çeşitli etkinliklerle soykırıma tepki göstererek, HAMAS'a olan desteklerini sürdürüyor.
Yapılan soykırıma bir tepki de İnönü Üniversitesindeki bilim insanları, çalışanları ve öğrencilerinden geldi.
"Cübbemizle Yürüyoruz" sloganıyla yapılan etkinlikte, Üniversite yerleşkesinde bulunan Esenlik Market’ten Kız Öğrenci yurduna kadar yürüyen akademisyen ve öğrenciler, daha sonra basın açıklaması düzenlediler.
"Terör yapılanması israil’in 75 yıldır uyguladığı zulme karşı akademik haysiyet ve aydın sorumluluğunun gereği olarak sesimizi yükseltmek için toplandık"
Dr. Öğretim Üyesi Enes Gül
Topluluk adına basın açıklamasını okuyan İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Enes Gül, terör yapılanması israil’in 75 yıldır uyguladığı zulme karşı akademik haysiyet ve aydın sorumluluğunun gereği olarak seslerini ve sözlerini yükseltmek için bilim insanları, üniversite çalışanları ve öğrenciler olarak bugün burada toplandıklarını söyledi.
"Gazze’deki üniversitelerde eğitim durdu"
Gül, "Bugün ‘20 Kasım Çocuk Hakları Günü’ ve işgalin 44’üncü günündeyiz. Gazze’de, 13 bin’in üzerinde masumun canına kıyıldı. Bunların 4 bin’den fazlası çocuk! Gazze’deki üniversitelerde eğitim durdu. Gazze İslam Üniversitesi Kampüsü harabeye döndü. Pek çok akademisyen, personel ve üniversite öğrencisi öldürüldü. Onlarca yıldır kendi öz topraklarında bir açık hava hapishanesindeymiş gibi yaşayan Filistinlilerin ve özellikle de Gazze’lilerin haklarını savunmak için bugün bu anlamlı günde bir araya geldik. Adeta toplama kampına dönüştürülmüş olan Filistin ve özellikle de Gazze, 44 gündür uygulanan şiddet nedeniyle bir ölüm vadisine, devasa bir toplu mezara dönüşmüş durumdadır. Hukuki açıdan soykırım statüsündeki bu işgalin tüm süreçleri gayet şeffaf ve tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşmektedir." diye kaydetti.
"Çok net bir savaş suçu ve soykırım tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirilmektedir"
İşgalci siyonist rejim yetkililerinin yaptıkları soykırımı savunmaları il ilgili sözlerini anımsatan Gül, "Öyle ki israil Cumhurbaşkanı: 'Sorumlu olan tüm ulustur, sivillerin bu durumdan habersiz olduğu ya da müdahil olmadığı söylemi yanlıştır.' ifadelerinde bulunmuştur. İsrail Enerji ve Altyapı Bakanı Israel Katz: ‘Gazze halkı, bir damla su veya bir adet pil bile alamaz hale gelene kadar dünyadan tamamen izole edilecek.’ şeklinde açıklamada bulunmuştur. İsrail siyasi ve askeri yetkililerinin yaptıkları açıklamalar, soykırımı teşvik etmeyi ima eden bir retoriği yansıtmaktadır. Öyle ki, israil ordusu sözcüsü Daniel Hagari: 'Amacımız isabet değil, zarar vermek.' ifadelerinde bulunmuştur. Görüldüğü üzere çok net bir savaş suçu ve soykırım tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirilmektedir." diye dikkat çekti.
"İşgalci, soykırımcı, apartheid israil rejimi ve destekçisi ülkelerin 7 Ekim’i tarihin başlangıcı olarak lanse etme çabası dünyanın vicdanlı insanları tarafından haklı olarak reddedilmiştir"
Terör rejiminin yetkilileri, ‘Yeşaya Kehaneti’ gibi sanrılarla, sınırsız askeri ve mali destek veren ABD ve diğer işbirlikçilerinden aldıkları güçle, katliamları açıkça savunmakta olduğu ve soykırımı gizleme ihtiyacını bile hissetmediklerine vurgu yapan Gül, şöyle devam etti:
"Milletlerarası barış ve güvenliği muhafaza etmek’ amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler İsrail’e karşı alınan kararların hiçbirini uygulatamamıştır. Yeni ve adil bir dünya, tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar ihtiyaca dönüşmemiştir. Gelinen noktada işgalci, soykırımcı, apartheid İsrail rejimi ve destekçisi ülkelerin 7 Ekim’i tarihin başlangıcı olarak lanse etme çabası dünyanın vicdanlı insanları tarafından haklı olarak reddedilmiştir. Dünyanın tüm meydanları, yasaklamalara rağmen ‘Özgür Filistin’ nidaları ile dolmuştur. Akademisyenler, üniversite çalışanları ve öğrenciler olarak bizler, Filistin’e Özgürlük diye haykıran tüm dünya halklarını buradan selamlıyoruz."
"İsrail'in insanlık aleyhine işlediği tüm suçların, soykırımın durdurulması ve işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılmasıdır"
Gül, "Suçlu olarak görülen bir devlete karar verme gücü tanıyan mevcut küresel düzenin zulüm düzeni olduğunu vurguluyoruz. Bu düzen, israil’in topraklarını genişletmesine hizmet etmektedir. Biran evvel yapılması gereken, dünya halklarının bu konudaki taleplerinin dikkate alınması, İsrail'in insanlık aleyhine işlediği tüm suçların, soykırımın durdurulması ve işlediği suçlar nedeniyle cezalandırılmasıdır. Daha net bir ifadeyle, zalim israil’i muhatap almıyor, ‘işgal ve soykırımdan vazgeç’ demiyoruz. ‘israil durdurulmalıdır’ diyoruz. Öyle ki, israil ancak müeyyideden anlayacaktır." ifadelerini kullandı.
"İki devletli değil, Filistin adlı tek devletli bir çözüm sağlanmalı ve israil’in 1947 yılı öncesi Filistin sınırlarının dışına itilmesi gerekir"
BM’ye üye 193 ülkenin 139’u tarafından tanınan ve başkenti Kudüs olan Filistin Devleti tek ölçüleri olduğunu ve işglcilerin bu devletin topraklarını işgal ettiğini anımsatan Gül, "Herkesin bilmesi gereken asıl hakikat budur. İsrail ise devlet vasfına haiz olmayan bir örgüt olarak 1967 değil, 1947 yılı öncesi Filistin sınırlarının dışına itilmelidir. Aksi takdirde soykırımı, inancı gereği yapan bu insanların durdurulması mümkün olmayacaktır. İsrail’deki hükümet yetkililerin isimlerinin değişmesi sonucu değiştirmeyecektir. Cani ve vahşi olan sadece Netanyahu değildir; Siyonizm akidesidir! Arz-ı Mevud inancıdır! Komşu ülkelerde nesiller boyu mülteci konumunda, insanlık onuruna sığmayan şartlarda yaşamaya zorlanan Filistinliler, ülkelerine ve mülklerine dönmelidir. İki devletli değil, Filistin adlı tek devletli bir çözüm sağlanmalıdır." diye kaydetti.
"Tüm gücümüzle bu terör rejimi ve kurduğu dünya düzeniyle mücadeleye devam edeceğimizi beyan ederiz"
Gül, son olarak şunları kaydetti:
"Basın açıklamasını düzenleyen tüm sivil toplum kuruluşlarımızla, akademisyenlerimizle, personelimizle ve öğrencilerimizle, Özgür Filistin’in ihtiyacı olan sağlık, hukuk, mühendislik gibi alanlardaki bilimsel bilgiyi üretme gayretinde olacağımızı, bu saldırıların bizi tehdit eden yönünün farkında olduğumuzu ve tüm gücümüzle bu terör devleti ve kurduğu dünya düzeniyle mücadeleye devam edeceğimizi beyan ederiz."
Etkinliğe; Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı İbrahim Türkmen, aralarında Dekan ve Ana Bilim Dalı Başkanlarının bulunduğu çok sayıda Akademisyen, Öğrenciler ve STK temsilcileri katıldı. (İLKHA)