Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önünde Filistin için oturma eylemi
Bir grup kadın aktivist, Filistin'de yaşanan soykırıma dikkat çekmek için başlattıkları bir dizi eylem kapsamında Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önünde oturma eylemi düzenledi.
Gökkuşağı Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği öncülüğünde aktivist, anne ve eğitimci kadınlar, Aksa Tufanı'nın başladığı günden bu yana Filistinli mücahitlere destek amacı ile farklı etkinliklere imza atıyor. Dernek, 8 Ekim tarihi itibariyle başta Adana İncirlik Hava Üssü olmak üzere Adana ABD konsolosluğu önünde çeşitli basın açıklamaları yaptı.
Gökkuşağı Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak Adana'da 35 günden fazladır Filistin'e destek amaçlı kermes düzenlediklerini belirten aktivistler, Gazze'de insani dramın her gün biraz daha artmasıyla farklı etkinliklere karar vererek Ankara'ya geldiklerini söyledi.
Ankara'da TBMM ve ABD Büyükelçiliği önünde yapılan basın açıklamasının ardından Beştepe Cumhurbaşkanlığı Bulvarı üzerinde bir basın açıklaması yapıp eylemlerini bitirmeyi düşünen aktivistler, polis müdahalesi ve açıklama engeliyle karşılaştı. Yaşanan engellemeler sonrası aktivistler dünden beri Beştepe Cumhurbaşkanlığı Bulvarı üzerinde oturma eylemi başlattı.
Polis, oturma eylemini çekmeye çalışan basın mensuplarına da müdahale edip görüntü almasını engelledi. Yapmayı planladıkları oturma eylemi yerinden uzak bir alanda açıklamada bulunan Eğitimci Aktivist Fevziye Şenoğlu, amaçlarının açıklama yaptıktan sonra oradan ayrılmak olduğunu ancak polis müdahalesiyle karşılaştıklarını belirtti.
"Gazze'deki savaş bir kıble savaşıdır"
Filistin'in, kırmızı çizgileri olduğunu belirten Şenoğlu, "Kaynağımız Kur'an-ı Kerim'dir. Bizler de 7 Ekim Aksa Tufanı'ndan sonra nihai zafer olmasa da bir zafer olarak kabul ettik. 8 Ekim'den itibaren Gökkuşağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak çalışmalarımıza başladık. Bu zulmün durması için, katliamın durması için Adana'da bir dizi çalışmalar yaptık. Gerek İncirlik Hava Üssü'nde gerek konsoloslukta basın açıklamalarında bulunduk. 35 gündür devam eden bir kermesimiz var. Maddi manevi olarak hem bilinçlendirme hem Filistin ve Mescid-i Aksa, Gazze ile Kudüs ve kıble bilincini vermek için kermesimiz ve resim sergimiz devam etmektedir. Aynı zamanda BOTAŞ'tan Ceyhan Boru Hattı'ndan israile giden desteğin durdurulması için bir basın açıklamamız oldu. Bu çalışmalarımızda şunu gördük, bu ülke Ankara'dan yönetiliyor. Bu zulüm artık bir katliama dönüştü, bir soykırıma dönüştü ve biz şu hassasiyetinden dolayı diyoruz ki; bu bir HAMAS-israil savaşı değildir, bir Arap-israil savaşı, bir toprak savaşı değildir; bir kıble savaşıdır. Bir rota, insanların Rabblerini birleme savaşıdır. Mescid-i Aksa bizim ilk kıblemizdir. O yüzden biz de sesimizi duyurmak için hem de gerçekten halk olarak duyarsızlıklarımıza dikkat çekmek, aynı zamanda devlet olarak da gerek siyasi gerek ticari anlaşmalarla israile verilen desteğin yeterince çekilmediği ya da gözden geçirilmediği için Ankara'ya gelmeye karar verdik." dedi.
Şenoğlu, "7 Ekim'den önce de gerek Mısır gerek diğer İslam ülkeleri gerekse Türkiye Cumhuriyeti, normalleşme süreciyle israil ile anlaşmalar içerisindeydi. Biz de bunu kabul etmediğimiz ve 7 Ekim olaylarının bazı şeylerin neticesi olduğunu bildiğimiz için katliam artık soykırıma dönüştüğü için Ankara'ya gelmek istedik. Gökkuşağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak anneler ve eğitimciler olarak, öğretmenler olarak Ankara'ya geldik. Birinci gün TBMM'de basın açıklaması yaptık. Bu konularda açıklamalarımızı sunduk. Daha sonra ABD Büyükelçiliği önünde basın açıklaması yaptık. Gitgide her gün biraz daha yara derinleştiği için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önünde basın açıklaması yapmak istedik. Bizim temamız şuydu; Gazze'de büyük bir zulüm var ve bu zulüm artık soykırıma dönüşmüştür. Ülkemiz siyasi ve ticari anlaşmalar yaparak bu soykırıma artık ortak olmasın ya da desteklemesin. Kesinlikle direk destekliyor demiyoruz ama yapılan politikalar ve diplomatik görüşmeler… Gazze'de 10 bin insan ölüyorsa, Gazze'nin ne hale geldiğini artık hepimiz biliyoruz. O yüzden dikkat çekmek istedik. Burada bir zulüm var." ifadelerine yer verdi.
"Biz bir militan veya terörist değiliz, biz Allah'a iman etmiş ve Allah'a hesap verecek insanlarız"
Açıklamasının devamında Şenoğlu, şunları aktardı:
"Vahiyden uzaklaşarak bir hayat yaşadığımız için gerek aile hayatımıza gerek devlet sistemine gerek arkadaşlık ilişkilerimize bu zulüm hem bizim yöneticilerimize hem halkımıza hem de bizlere yansıdı. İşte bu zulme dikkat çekmek ve buna bir dur demek için eğitimciler ve anne olarak buraya geldik. Burada kısa bir açıklamamız vardı ve ondan sonra buradan ayrılacaktık. Fakat buraya geldiğimiz zaman emniyet teşkilatının gerek bize muamelesi yani gayri insani davranışları bırakın bir bayana, bir erkeğe bile davranmaması gerektiği gibi gerek Filistin bayrağına karşı tavırları gerek biz bayanlara karşı tavırları ve basın açıklamalarını engellemeleri çok kırıcı ve incitici oldu. Grubumuz üçe bölündü, arabalarımıza el konuldu. Haksız sebeplerle birçok yalanla karşılaştık. O yüzden de biz dedik ki biz artık bunu oturma eylemine dönüştürüyoruz. Şu anda da bu oturma eylemimiz devam ediyor. Halkımızın da desteğini bekliyoruz. Çünkü gayet haklı bir davadayız. Biz bir militan, bir terörist değiliz. Biz Müslümanız, Allah'a iman etmiş ve Allah'a hesap verecek insanlarız. Emin Muhammed Aleyhisselam'ın ümmeti, emin insanlarız. O yüzden burada gayet medeni bir şekilde açıklamamızı yapıp gidecekken Allah şahittir ve emniyetin kameralar da her şeyi çekmiş bulunuyor. Biz böyle muameleleri hak etmemiştik."
Oturma eylemlerinin ne kadar süreceğiyle ilgili yetkililerle görüşmeleri neticesinde belli olacağını kaydeden Şenoğlu, şu ana kadar bir netice alınamadığını aktardı.
"Gazzeli çocuğun kanı, bir ticari anlaşma ya da siyasi anlaşmadan daha kıymetsiz değildir"
Şenoğlu, son olarak, "Madem Gazze bizim kırmızı çizgimiz, o zaman bu kırmızı çizgi konusunda hassas davranıp gereğinin yapılması lazım. Yani sözlü olarak değil eylem olarak yapılması lazım. Bazı konularda dolaylı, bazı konularda da direkt olarak, ticari ve siyasi ilişkilerin kesilmesi lazım. Çünkü bunlar belki bize komik gelebilir ya da bazı karanlık akıllara karanlık gönüllere ironi gibi gelebilir ama bir insanın hayatını kurtaran bütün insanın hayatını kurtarmış gibidir. Gazze'de anneler çocukların bedenlerini, parçalarını birleştirerek çocuklarını ayırt etmeye çalışıyorsa hangi çocuğun kanı, hangi Gazzeli çocuğun kanı, bir ticari anlaşma ya da siyasi anlaşmadan daha kıymetsizdir. Ya da Mescid-i Aksa'nın şu anda namaz kılınamaz durumda oluşu, işgal altında oluşu hangi anlaşmadan daha kıymetsiz olabilir diyoruz. O yüzden halkımızı, Müslümanları ve toplumumuzu bu konuda duyarlılığa çağırıyoruz." diye konuştu. (İLKHA)