Sanayi ustalarından MEB’in açık öğretime geçişlerle ilgili kararına tepki
Sanayi sitesinde faaliyet gösteren çeşitli sektörden ustalar, Milli Eğitim Bakanlığının 2023-2024 eğitim-öğretim sezonunda açık öğretim liseleri kayıtlarına yönelik zorlaştırılan şartlardan ötürü çırak bulamadıklarından yakındılar.
Sektör temsilcileri son yıllarda çırak olmayışından dolayı usta yetiştiremediklerini ifade ederek zorunlu eğitimin getirdiği dezavantajlara değinip çırak bulamadıklarını kaydettiler.
Sanayideki ustalar gerek büyük firmaların gerekse de küçük işletmelerin işçi ve çırak bulmakta zorlandıklarını ifade edip Suriyelilerden istifade ettiklerini, kimsenin çalışmak istemediğini ve Avrupa sistemine adapte olmuş gençleri çalıştıramadıklarını aktardılar.
Sanayideki ustalar Milli Eğitim Bakanlığına çağrıda bulunarak, çırak bulamadıklarını, çırak yetiştirmek için açık öğretim sisteminin esnek tutulmasını talep ederek böyle devam ederse 20-30 yıl sonra mevcut sanatların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olacağını söylediler.
Sektör temsilcileri bu durumun böyle devam etmesi durumunda en geç 20 yıl sonra Avrupa ülkeleri gibi dışarıdan usta getirmek zorunda kalacaklarını söylediler.
“İşlerimiz çekirdekten yetişme olması gereken bir sektör”
Naim Tuğa
Mobilya sektöründe faaliyet gösteren Naim Tuğa, “Bingöl Sanayi sitesinde esnaf olarak güce dayalı hafif ekipmanlarla çalışmaktayız. Tamamen sanatsal boyutta olan işler icra etmekteyiz. Çekirdekten yetişme, belli yaş aralığında devam etmesi gereken bir sektör. Son dönemlerde özellikle eğitim sisteminin öğrenciye zaman ayırma açısında açık vermemesinden dolayı bu sektöre yeni katılacak gençler konusunda sıkıntılarımız var. Özellikle mevcut çıraklık eğitim merkezleri olsun MESEM okullarından bizim sektörlere takviye yapılması lazım. Devletin de bu konuda gereken katkıyı sunması lazım. Mesleki Eğitim okullarından mezun olan gençlerimiz farklı işlerde devam ediyorlar. “dedi.
“İçinde bulunduğumuz sitenin fiziki şartlarından dolayı yeterli ekipmana ulaşamadık”
Tuğa, “Şu an içinde bulunduğumuz sanayi sitesinin fiziki şartlarına baktığımızda alanın yetersizliğinden dolayı yeterli bir ekipmana bugüne kadar kavuşamadık. Ancak yeni yapılacak olan sanayi sitemiz mevcut fiziki yapısı 500 metrekareye kadar genişlikte olup ihtiyacımızı karşılayacağını umuyoruz. Tabi bu defa kalifiye eleman olması gerekiyor ancak yok. Devletin mesleki eğitim okulları üzerinden alana katkı sunması ile inşaallah makro düzeyde olmasa da mikro düzeyde hem ilimiz bazında hem de ülkemizin ekonomisine katma değer olacaktır ve aynı zamanda istihdam alanları olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Eğitimde teoriden pratik alana geçmemiz gerekiyor”
Tuğa, “Ezbere dayalı bir eğitim sistemimiz var. Teoriden pratik alana geçmemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde şunu görebiliyoruz: ilgili alan içinde okuyup ve pratik yaparak öğrenme bizde yok. Bizde bir kesintisiz eğitim var, o kesintisiz eğitimin açacağı alan olması lazım, özellikle pratiğe dönük olarak. Gençlerimizin eski usta-çırak ilişkisini yaşaması lazım ve o havayı teneffüs etmesi lazım. Böyle olursa bunun önü açılır. Bu süreçten sonra yapılacak tek şey var, mesleki eğitim okullarından mezun olanlar ve çıraklık eğitim merkezinden belli bir süre sonra belgelendirilmiş elemanlarla bu alana takviye edilirse olur. Çırak bulamıyoruz, gerçekten bu konuda bir sıkıntımız var. Belki birçok işletme de aile işletmesidir. Babadan oğula veya kardeşten kardeşe gibi sürdürüyorlar. Keşke çekirdekten yetişen ve mesleğin bütün inceliklerine vakıf bireyler yetişebilseydi. Milli Eğitim Bakanlığına da bir çağrımız var; Açık öğretim sisteminin biraz daha esnetilmesi gerekiyor. Aksi takdirde çırak bulamayacağız.” şeklinde konuştu.
“En geç 20 yıl sonra Türkiye’de ne usta bulunabilir ne de çırak”
Hasan Ağın
Kaynak ustası Hasan Ağın, “Çırak, hem aile hem de devletten kaynaklı çalışmak istemiyor. Gelen çırak da bana maddi zararı olacak, para versem ben zarar edeceğim, para versem de çalışmıyor zaten. Masa başında oturup para kazanacağı rahat iş istiyor öyle bir dünya yok. Ancak devlet desteği ile sigorta ve güzel aylık olunca çalışır. Devlet eğer üretim istiyorsa çırağa destek vermesi lazım. En geç 20 yıl sonra Türkiye’de ne usta bulunabilir ne de çırak. Almanya ve diğer Avrupa ilkeleri gibi dışarıdan usta getirmek zorunda kalırız. Bununla beraber malzeme de almış başını gidiyor. 45 liraya aldığım demir boyunu şu an 300 liraya alıyoruz. Sektör ölmüş, sanayiyi komple dolaşsan hiçbir çırak yok.” şeklinde konuştu.
“MEB’in almış olduğu bu karar ile artık çırak yetişmeyecek”
İrfan Açıkbaş
Zorunlu eğitimin dezavantajlarına değinen Demir doğrama sektöründen İrfan Açıkbaş, “Son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığının almış olduğu açık öğretim ile ilgili karar gerçekten bizi derinden üzmüştür. İşçi istihdamı olmuyordu, çıraklar zaten yetişmiyordu. Bu kararla birlikte artık çırak yetişmeyecek, üretim ve istihdam olmayacak. Biz bile kendi sektörümüzde yaklaşık 10 yıldır eleman bulamıyoruz ve çalıştıramıyoruz. MEB’in almış olduğu bu kararla birlikte insanların artık üretime, istihdama, sanata ve mesleğe yönelik girişimleri ve çalışmaları olmayacak. Zamanla bizim ve diğer meslekler yok olup gidecek.” dedi.
“Eğer Suriyeliler Türkiye’de olmamış olsa büyük sanayi sektörlerinin tamamen duracağına inanıyorum”
Açıkbaş, “Artık şunu düşünmeye başladık. Bir taraftan Suriyelilerin gönderilmesi gündemde. Oysaki şunu düşünüyoruz; şu anda Suriyeliler eğer Türkiye’de olmamış olsa büyük sanayi sektörlerinin tamamen duracağına inanıyorum. Çünkü biz bile artık Suriyelileri getirip çalıştırmak zorunda kalıyoruz, kendi insanlarımızı bulamıyoruz. Gençlerimiz çalışmıyor, meslekten uzak duruyorlar. Avrupai bir anlayış hakim olmuş. Biliyoruz ki sanat, meslek altın bileziktir ki eskiler öyle derdi. Ama gelin görün ki şu an da Bingöl sanayisinin içinde diyebilirim ki yaklaşık 10 yıldır bir tane çırak yetişmemiştir. İnsanlar eleman bulamıyor ve sanatkâr yetiştiremiyor.” şeklinde konuştu.
“Sektörün zorluğundan dolayı çırak bulamıyoruz”
Remzi Dağ
Kaynak ustalarından Remzi Dağ, “Çırak bulamıyoruz, kimse çalışmak istemiyor. Sektörün zorluğu çok, ağır iştir. Kaynaktır, gözlere zararı olduğundan dolayı kimse gelmek istemiyor. Allah sonumuzu hayretsin.” dedi. (İLKHA)