DİYARBAKIR - Doğru Haber Gazetesi bölge temsilcisi Mehmet Baran ve Diyarbakır Temsilcisi Musa Azak, Âlimler Cemiyeti üyesi Molla Mustafa Durgun ile birlikte Bismil Vefa Der`de gazete okurları ve takipçileri buluştu.

 

Buluşmada, Müslümanların yaşadığı zülüm ve eziyetlere değinilerek nedenleri ve çözümü hususuna değinildi.

 

Molla Mustafa Durgun konuşmasında İslam kardeşliğinin önemine değinerek, "Her şeyden önce bizim kardeşlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Biz gerçek anlamda kardeş olalım. Kardeş olmamız için birbirimizi sevmemiz ve birbirimizin iyiliğini istememiz lazım. El ele vererek cehaletten ve gayri İslami amellerden uzaklaşıp yönümüzü rabbimize, Kur`an`a, peygamberimize ve sünnetine verelim. Adım adım gün gün Allah`a doğru gidelim. Hedefimiz o olsun." dedi.

 

Molla Mustafa Durgun, İslami basının önemine değinerek, "Basının bugün gücü ve değeri çoktur. Küfür elindeki basın gücüyle Müslümanlara iftira ve hakaret ederek, Müslümanları aşağılayarak, karşısındaki insanı ikna ederek, `işte Müslümanlar böyledir` yalanını atabiliyor. İşin iç yüzü böyle olmadığı halde insanlarda bunlara kanıyor." ifadelerini kullandı.

 

Geçtiğimiz yıl Dicle Üniversitesinde PKK/BDP`li öğrencilerin Bilge Gençlik Kulübü`nün Kutlu Doğum etkinliği düzenlemesini engellemeye yönelik başarısız girişiminde İslami basının büyük etkisi olduğunu belirten Molla Mustafa Durgun, "Müslümanların üzerinde oynanan oyunlar karşısında İslami basın olmasaydı, oradaki Müslüman gençleri perişan ederlerdi. İslam`a hizmet etmeye izin vermedikleri gibi basın yoluyla kendilerini haklı çıkartarak Müslümanları haksız duruma sokacaklardı ki, çok şükür bizim İslami değerlere sahip çıkan basınımız var ve bütün gerçekleri ortaya koyarak küfrün gerçek yüzünü ortaya çıkardı. O yüzden basınımıza sahip çıkmamız gerekmektedir. Gazetemizi, basınımızı insanlara ulaştırmak için çaba göstermemiz gerekiyor." diye ifade etti.

 

Doğru Haber Gazetesi bölge temsilcisi Mehmet Baran konuşmasında, "Yakın geçmiş tarihte doksanlı yıllarda birçoğumuz, İslami hassasiyetimizden dolayı bölgede yaşayan İslami hassasiyetli insanlar olarak küfrün zulmüne, eziyetine, hakaretine, iftiralarına maruz kaldık. Bununla yetinmeyen küfür güçleri, basınlarını kullanarak bizi cani, zülümkar ve haksız olarak lanse ettiler. O dönemde basınımız olmadığı için, hala da kendimizi ifade etmekte zorlanıyoruz. O zamanlarda basınımız olsaydı, bize bu kadar iftira ve zülüm yapamazlardı ve kendimizi ifade etme konusunda zorlanmazdık. Kimse kendi dilimizle bizi tanımıyor. Bizi küfrün bize karşı kullandığı dil ile tanıyor. Onların basın gücü vardı. Öyle bir algı oluşmuştu ki, hem zulme maruz kalmışsın, hem de basın yoluyla seni zalim göstermişler. İnsanlara bunu kabullendirmişler. Basının bu kadar gücü var. Zalimi mazlum gösterebiliyor." şeklinde belirtti.

 

"Şimdiki duruma baktığımızda bize zarar vermek ve iftira atmak isteyenleri biz basınımızla bertaraf ediyoruz." diyen Baran, "Yalanlarını ve iftiralarını ortaya çıkartarak, planlarını boşa çıkartıyoruz. Doksanlı yıllarda olduğu gibi bize iftira atarak, karalayarak çatışma ortamı oluşturmaya çalıştılar. Bu bölgede kaos ortamı yaratmayı hedeflediler. Kimisi öğrenci kimliğiyle kimisi Milletvekili kimliğiyle, kimileri bazı dernek, parti adı altında bu camiaya saldırarak ortamı germeye çalıştılar. Bizde basın yoluyla bu fitneyi engelledik." dedi.

 

Baran son olarak, herkesin Doğru Haber Gazetesine ve İslami basına sahip çıkması gerektiğini ve gazeteyi her kesime ulaştırarak insanlara okutturmak gerektiğini belirterek abone çalışması yapmaya çağırdı. (Hasan Gündüz-İLKHA)