Kardeşliğin sesi yükseldi: “IRKÇILIK PSİKOLOJİK BİR HASTALIKTIR”
Türkiye'de özellikle Arap karşıtlığı üzerinden sürdürülen ırkçılığa karşı İstanbul'da "Irkçılığa Karşı Kardeşliği Yükseltelim" adıyla basın açıklaması ve protesto gösterisi düzenlendi. Programda konuşan HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik, “Bugün ülkemizde görüyoruz ki ırkçılık gerçekten psikolojik bir hastalıktır. Asırladır bu ülkede, bu topraklarda Kürt'üyle, Türk'üyle, Arap'ıyla birlikte yaşayan, omuz omuza savaşan kocaman bir milleti bir avuç ırkçı ayırmaya çalışıyor.” ifadelerini kullandı.
Nizamettin Aşkın
Özgür-Der tarafından Fatih Saraçhane Parkı'nda yoğun katılımla düzenlenen programa; MAZLUMDER, Köklü Değişim, İmam Buhari Vakfı, Fetih Vakfı, Tevhid Dergisi, Okur Der, Muştu Gençlik, İHH, Mülteci Hakları Derneği, Davet Derneği, İnsan ve Değer Hareketi, Rahmet Yolu Derneği, İkra Der, Endülüs Derneği, Genç Dergisi gibi birçok sivil toplum kuruluşu ile HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı destek verdi.
"KIYAMETE KADAR DA KARDEŞÇE YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Programda bir konuşma yapan HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik de "Bizi farklı kavimlerden, farklı dillerden yaratan, sonra da kardeş kılan Rabbimize hamdolsun. Söze şehit Malkom X'in o meşhur sözü ile başlamak istiyorum. 'Irkçılık bir ideoloji değildir, psikolojik bir hastalıktır' diyor. Bugün ülkemizde görüyoruz ki ırkçılık gerçekten psikolojik bir hastalıktır. Asırladır bu ülkede, bu topraklarda Kürt'üyle, Türk'üyle, Arap'ıyla birlikte yaşayan, omuz omuza savaşan kocaman bir milleti bir avuç ırkçı ayırmaya çalışıyor. Biz şunu gönül rahatlığıyla söylüyoruz. Onların buna gücü yetmez. Onlar 85 milyonu da temsil etmiyorlar. Onlar küçük bir azınlıktırlar. Biz yüzyıllardır yan yana ve omuz omuzayız, birlikte yaşıyoruz. İnşallah kıyamete kadar da kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Kardeşliğimizi önüne kimse geçemeyecektir. Birkaç söylem ve birkaç slogan asla kardeşliğimizin önüne geçemeyecek, kardeşliğimize en ufak bir zarar veremeyecektir." dedi.
"IRKÇILIĞIN TEMELİNDE BİR CAHİLİYE TAVRI OLDUĞUNU BİLİYORUZ"
Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda grup adına basın açıklamasını okuyan Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, "Havamızı, suyumuzu, ruhumuzu kirleten, zihinleri iğdiş eden, gençlerimizi ifsat edip geleceğimizi karartan ırkçılık belası ile mücadele bilinciyle bir aradayız. Irkçılığın zihinsel bir hastalık olduğunu, bir azgınlık, kalp kararması olduğunu ve hepsinin temelinde de bir cahiliye tavrı olduğunu biliyoruz. Tüm insanlar gibi kendisinin de bir damla sudan yaratıldığını unutup azgınlaşan, rahmanın arzını rahmanın kulları için yaşanmaz hale getirmeye kalkışan bu cahili tutum şirkin ve zulmün bir yansıması, hududullaha karşı bir azgınlıktır. Son süreçte azgınlaşmasına karşın bu ülkede ırkçılık illetinin nevzuhur bir şey olmadığı açıktır. Bugün başta Suriyeliler olmak üzere ümmet coğrafyasının farklı bölgelerinden bu ülkeye sığınmış kardeşlerimizi düşmanlaştıran, onlara karşı her türlü iftirayı, tahkiri ve saldırganlığı meşru gören zihniyetin tam yüz yıldır bu ülkede farklı kesimlerden insanlara nasıl düşmanlık yaptığını iyi biliyoruz." dedi.
"ARAP DÜŞMANLIĞININ ARDINDA YATAN TEMEL SAİK İSLAM VE ÜMMET DÜŞMANLIĞIDIR"
Kaya, "Mutlu olabilmek için insanları Türküm demeye zorlayan bu kafa yapısı yüzyıllardır bu coğrafyada kendisini 'elhamdülillah Müslümanım' diye tanımlayan insanları soy-sopla, ırkla, kanla ayrıştırmıştır. 20'li, 30'lu yıllarda kafatası ölçme ilkelliğine başvurmuştur. On yıllar boyunca Kürtleri yok saymış, inkâr etmiş, asimile etmeye çalışmıştır. Bugün de karşımıza Arap nefreti, Arap düşmanlığı şeklinde çıkan söylemin ardında yatan temel saikın İslam ve ümmet düşmanlığı olduğu bellidir. İşte insanların kendi aralarında Arapça konuşmaları, yedikleri yemekler, kendi dükkânlarına astıkları Arapça tabelalar bile bunları rahatsız ediyor. Bu iğrenç tutumdan haklı olarak tiksiniyoruz ama şaşırmıyoruz. Bugün Arapça tabelalardan rahatsızlık duyanlar bir dönem camilerimizdeki lafzayı celal yazılarını bile örtmeye kalkanlardır. Ayasofya buna şahittir. Arapça ezanı yasaklayanlardır. Minareler şahittir. Kuran-ı yasaklayanlardır. Bizden önceki nesiller ve her şeyi gören bilen Allah Teâlâ buna şahittir. Hiç kuşkumuz olmasın bugün muhacirleri hedef alanlar, çeşitli bahanelerle onları kovmaya kalkanlar yarın ellerine fırsat geçse bizi de kovmaya, bu ülkeyi terk etmeye zorlarlar. Nitekim yakın dönemde bunu hepimiz yaşadık, gördük. Başörtüsüyle okumak istediği için, hayatını İslam'a göre tanzim etmek istediği için insanlarımıza 'yallah Arabistan'a, İran'a' diye kapı göstermiyorlar mıydı?" diye konuştu.
"IRKÇILIK YÜZÜNDEN TÜRKİYE DE KAYBEDİYOR, YATIRIM YAPMAK İSTEYENLER UZAKLAŞIYOR"
Irkçılar aslında aynı hedefe ateş ettiğini, bundan Türkiye'nin de zararlı çıktığını belirten Kaya, "Türkiye'nin Libya'da ve Suriye'de bulunmasını, oradaki mazlumlara yardım etmesini işgal olarak görenler ile Arapları burada görenler aslında aynı yolun yolcularıdır. İki taraflı bir propaganda ile ümmet birbirine düşman edilmeye çalışılmaktadır. Irkçılar yüzünden ruhumuz daralıyor, insanlığımızdan utanıyoruz. Aynı zamanda Türkiye de kaybediyor. On yıllar içinde inşa ettiği itibarı zedeleniyor, ekonomik anlamda kayba uğruyor. Yatırım yapmak isteyenler buradan uzaklaşıyor hatta turist olarak dahi insanlar gelmeye korkuyor. En önemlisi de toplumun huzuru sarsılıyor. Hükümeti ırkçı saldırganlığa karşı daha net, daha kesin bir tutum takınmaya davet ediyoruz." şeklinde konuştu.
"BİR AVUÇ TOPLULUĞUN SESİ MAALESEF ÇOK ÇIKIYOR VE İKTİDAR SAHİPLERİNCE DE CİDDİYE ALINIYOR"
Irkçıların temelinde psikolojik bir hastalığın yattığını vurgulayan MAZLUMDER Genel Başkanı Kaya Kartal ise şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'de yaşanan şey klasik anlamda ırkçılığın da ötesinde tam anlamıyla bir İslam düşmanlığı olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü Türkiye'deki ırkçılar, aynı zamanda Türkmenlere, Doğu Türkistanlılara, Özbekistanlılara da düşmanlık etmektedirler. Bir arada yaşamanın getirdiği bazı zorlukları fırsat bilerek topluma fitne tohumları ekmeye çalışan bu psikolojik sıkıntılı kişilerin aslında bir avuç insandan ibaret olduğunu derin bir şekilde incelediğinizde anlayabiliyorsunuz. Çok büyük bir sayı değil. Çok şükür toplumumuz daha sağduyulu. Ancak bu bir avuç topluluğun sesi maalesef çok çıkıyor ve iktidar sahiplerince de ciddiye alınıyor." "İSTANBUL'UN CADDE VE SOKAKLARINDA CADI AVINA ÇIKILMIŞ"
Son dönemde özellikle büyükşehirlerde mültecilere karşı uygulanan tavrı eleştiren Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, "Bugün cadı avına çıkılmış durumdadır. İstanbul'da, İzmir'de, büyükşehirlerde maalesef önlerine geleni yakalayıp sınır dışı etme gayretleri içerisine giriyorlar. Bu son derece basitliktir, ırkçılıktır. Bunların isimleri hiçbir zaman hayır ile anılmayacaktır. Bugün nasıl Hitler, Mussolini lanet ile anılıyorsa bunlar da ileride bu şekilde lanet ile anılacaklardır. Bugün maalesef iktidardaki arkadaşlar da bunların söylemlerine uyarak İstanbul'un cadde ve sokaklarında cadı avına çıkmış, ikameti olan olmayanı İstanbul'da hatta Türkiye'den uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Şu İstanbul'un göbeğinde, Fatih'te, Akşemsettin Caddesi'nde şöyle bir gezdiğinizde insanlığınızdan utanırsınız. Tabelaların üzerine alüminyum folyolar çekilmiş, Arapçalar yok edilmiştir. Bunun sebebi ne? 1940'lı yıllarda, CHP iktidarının Arapçaya, Kur'an-ı Kerim'e düşmanlığı tekrar mı hortladı? Diye zihnimize bir soru işareti takıldı. Arapçaya düşmanlık niye? Bunun sebebi ne?" diye konuştu. (İLKHA)