Arkeoloji dünyasında imkansız denilen olay, Van'da gerçekleşti
İmkansıza yakın ihtimal Türkiye'de gerçekleştirildi. Arkeoloji dünyasında çok ender görülebilecek bulgu, Türkiye'de yakın zamanlarda iki ayrı kazı alanında birden ele geçirildi. Van'daki Ayanis kalesinde beyni görünen bir iskelet bulunmasının hemen ardından benzeri bir keşfin de Kütahya'daki Tavşanlı Höyük kazısında gerçekleştirildiği açıklandı.
Van'da Ayanis Kalesi'nde Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında çalışan arkeologlar 36 yıldır pek çok tarihi kalıntı ile karşılaşmış ama bugüne dek hiç insan iskeleti bulamamışlardı. Kazılarda bu yıl ilk kez bir iskelet bulundu. Bu arkeloji dünyasında nadir bulunabilecek türden bir iskeletti. Beyin kısmı kısmen günümüze ulaşabilen iskelet, antropologları çok heyecanlandırmış, genç bir erkeğe ait iskeletin kaç yıllık olduğuna dair araştırmalar başlatılmıştı.
Bu haberden bir kaç gün sonra şaşırtcı şekilde benzer bir keşif de Kütahya'nın Tavşanlı ilçesindeki Tavşanlı Höyük kazısında gerçekleştirildiği açıklandı.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erkan Fidan başkanlığında süren kazılarda 3700 yıl önce bölgeye yapılan saldırıda yakılıp yıkılan evlerinden kaçamayıp ölen iki insana ait iskeletlerden birinde karbonize (çok yüksek ısıda hızlı yanarak insan kemiğine yapışmış ve kalmış) olarak korunmuş "beyin ve deri kalıntıları" bulundu.
Avrupa Arkeologlar Birliğince 30 Ağustos-2 Eylül'de Kuzey İrlanda'nın başkenti Belfast'ta 29'uncusu düzenlenen ve dünyanın en önemli arkeoloji toplantısı olarak değerlendirilen etkinlikte Tavşanlı Höyük kazısı uzmanlarınca yapılan sunumlarda verilen bilgiler, arkeologları heyecanlandırdı.
Prof. Dr. Fidan ile kazının başkan yardımcısı Nişantaşı Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Öğr. Üyesi Nihan Naiboğlu'nun hazırladığı sunumda, 8 bin yıllık tarihiyle Kütahya'nın en eski yerleşmesi ve 45 hektarlık yayılım alanıyla Batı Anadolu'nun en büyük Tunç Çağı yerleşmelerinden Tavşanlı Höyük'ün muhtemelen bölgenin başkenti olduğu, milattan önce 1700'lü yıllarda büyük bir saldırıya uğradığı ve şehrin tamamının yakılıp yıkıldığı, Kuzey İrlanda'da yapılan toplantıda katılımcılara anlatıldı.
Bildiride, bu büyük yıkımdan sonra bölgenin harabeye döndüğü ve 300 yıl boyunca yerleşilmediği belirtildi.
İskeletlerden biri genç, diğeri orta yaşlarda iki erkeğe ait
Birçok ülkeden gelen bilim insanları, evlerin yıkılmış molozlarının altında kalarak can veren iki insana ait iskeletin bulunmasına ilişkin detayları heyecanla takip etti.
Çöken oda içinde ahşap raftan düştüğü anlaşılan kapların ve ev molozunun altında 15-18 yaşlarında erkek ile 40-45 yaşlarında 130 santimetre boyunda bir erkeğe ait kalıntılar olduğu da toplantıda açıklandı.
Yaşça büyük olan bireyin odanın ortasında bir yere kaçamadığı, gencin kapıdan çıkmak üzereyken yıkılan molozun altında kaldığının değerlendirildiği ifade edilen sunumda, yerleşim yerine yapılan muhtemelen ani bir saldırı sonucu yıkılan şehrin, saldırıya çok açık olan kuzeydoğu kenarındaki bu yapıda insanların evden kaçamadıklarının anlaşıldığı bilgisi paylaşıldı.
Kazılarda bugüne kadar bulunan hançer, mızrak ucu ve ok ocu gibi tüm silahların da bu yıkım tabakasından gelmesinden dolayı bildiride başka büyük bir gücün şehri kuşatma altına alarak yıktığına değinildi.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal sunumunda, kazısını yaptığı ve incelediği iskeletlerin çok yüksek ısıya ve şiddetli ateşe maruz kaldığını, bundan dolayı gencin iskeletinde kafatasının içindeki beynin karbonize olarak korunarak bugünlere kadar ulaştığını bildirdi.
Bildirideki başka bir çarpıcı bilginin ise genç bireyin göğüs ve karnı arasında karbonize olan kendisine ait deri parçalarının bulunması olduğu belirtildi.
Bugüne kadar Anadolu'da yapılan kazılarda çok az sayıda da olsa beyin kalıntısı bulunduğu ancak karbonize insan derisinin "Türkiye'de arkeolojik dönemlerde bulunan ilk ve tek örnek" olması açısından çok önemli olduğu vurgusu yapıldı.
Sunumun sonunda Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün yanı sıra kazının ana sponsoru Tavşanlı Belediyesi ile çalışmalara katkı sunan Türk Tarih Kurumu, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörlüğü ve Farika Porselen firmasına teşekkür edildi.
- Saldırının nedenleri ve kimler tarafından gerçekleştirildiği araştırılıyor
Kazı Başkanı Prof. Dr. Erkan Fidan, son buluntularla, "Koloni Çağı" olarak adlandırdıkları dönemin sonlarında büyük bir saldırıya uğrayan şehrin tamamının yakılıp yıkıldığını belirlediklerini söyledi.
Bundan sonraki süreçte bu büyük saldırının nedenlerine ve kimler tarafından gerçekleştirildiğine dair izler arayacaklarını belirten Fidan, "Bu büyük yangın tabakasına ait bir yapıdaki kazılarda, yapının kerpiç ve ahşap molozunun altında, onlarca pişmiş toprak kabın odanın ortasına düştüğünü anladık. İki insan kalıntısı bulduk. 40-45 yaşlarında erkeğin üzerine odanın ortasında raf devrilmiş, diğeri 15-18 yaşlarında genç olan erkek birey ise kapıdan çıkmasına iki adım kala ne yazık ki yıkılan molozun altında kalmış." diye konuştu.
Fidan, bu buluntuların kendileri için çok önemli bilimsel veriler olduğunu, Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal tarafından kazı ve değerlendirmenin yapıldığını dile getirdi.
Karbonize olarak korunmuş ve günümüze kadar ulaşmış durumda, çok yüksek ısıya ve şiddetli ateşe maruz kaldığı anlaşılan insan kalıntılarından birinde kafatasının içindeki beyini belirleyerek hemen koruma altına aldıklarını aktaran Fidan, "Bu önemli çünkü bu Anadolu'da sadece 4-5 örnekle biliniyor." dedi.
Genç olan bireyin iskelet kalıntısının, yapının kapısına çok yakın bir konumda bulunduğu bilgisini veren Fidan, muhtemelen kaçmaya çalıştığını ancak başaramadığını anlattı.
Fidan, diğer iskelete göre gencin iskeletinin çok daha yüksek ısıya maruz kaldığını, kemiklerin yüksek ısıdan beyazlaşmış durumda açığa çıkarıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bu durum çok nadir görülebilecek önemli bir duruma neden oldu. İskeletin karın ve göğüs arasındaki kısmında yumuşak doku yani 'insanın derisi' karbonize olarak korunmuş bir vaziyette belgelendi. Bu kalıntı, mumyalama işlemi dışında çok alışık olmadığımız çok önemli bir durum olarak karşımıza çıkıyor. İskelet üzerinde karbonize olarak kalan insan derisi örneği bugüne kadar Anadolu'da bilinmemekte olup ilk örnek olması açısından oldukça önemlidir."
Prof. Dr. Fidan, 2021'de başlatılan kazının en az 30 yıl daha sürmesini planladıklarını sözlerine ekledi.