• DOLAR 34.644
  • EURO 36.495
  • ALTIN 2928.957
  • ...
Hukukçu Sayan: Miras kültürümüz ile kanunlar arasındaki uçurumun düzeltilmesi gerekiyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye'de her yıl miras paylaşımı yüzünden yüzlerce cinayet işlenmekte, binlerce kişi de yaralanmaktadır. 

Mahkemelerde görülen davaların önemli bir kısmını miras davaları oluşturuyor. Mal paylaşımında yaşanan sorunlar sebebiyle binlerce dava sonuçsuz kalıyor.

Hukukçu ve Sosyolog İlhami Sayan, konuyla ilgili İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.

"Türkiye'de miras davalarının rekor derecede olma nedeni toplum kültürü ile devletin kanunları arasındaki uçurumdur"

Mahkemelerde bekleyen çok fazla miras davası olduğunu belirten Sayan, "Boşanma davalardından sonra en çok mahkemeleri meşgul eden, en çok dosya sayısı bulunan dava miras davalarıdır. Bundan sonra tazminat ve iş davaları geliyor. Türkiye'de miras davalarının rekor derecede olma nedeni toplum kültürü ile devletin kanunları arasındaki uçurumdur. Ayrıca toplumun inancıyla, gelenekleri, görenekleri, örf ve adetiyle, paylaşımdaki vicdani anlayışla kanunların oranları ve paylaşım şekilleri arasındaki uçurum, mahkemelerde miras davalarını çok arttırmaktadır. Miras davalarında toplumsal ve kültürel çöküntünün ve yozlaşmanın da ciddi bir etkisi vardır. Bazı haksız ve hak gözetmeyen adaletsiz vasiyetnameler de miras davalarının sayısını arttırmaktadır. Bence miras davalarının sayısını arttıran yegane ve en etkili husus toplumun kültürü, beklentisi, adalet anlayışı ile kanunların yapılış şekli ve içeriği arasındaki uçurumdur." dedi.

"Mesele miras davalarıyla kalmıyor halk arasında da ciddi miras kavgaları var"

Sayan, "Toplum Müslüman bir toplum, bir İslam toplumu; kültürü İslam'a dayalı olan bir toplum fakat kanunlara baktığımız zaman kanunları İslam'ı esas almayan hatta onun tersine hareket eden batı kültürüne dayalı ve halen İsviçre'den ve Kıta Avrupa hukukundan alınma paylaşım oranlarını öngördüğünü görüyoruz. Mesele sadece miras davalarıyla kalmıyor. Halk arasında da ciddi miras kavgaları var. Neredeyse her 10 ölümün 7'sinde miras sorunları yaşanıyor. Hatta bundan çok daha ağır bir durum; miras cinayetleridir. Özellikle doğu-güneydoğuda ciddi oranlarda miras cinayetlerine rastlamak mümkündür."diye belirtti.

Yunanistandaki azınlıklar ve Türkiyedeki çoğunluklar...

Toplumun miras kültürü ile kanunların arasındaki uçurumun düzeltilmesi gerektiğine dikkat çeken Sayan, "Burada bir örnek vermek gerekirse; bir Hristiyan memlekette, laik bir ülke Yunanistan gibi bir ülkede yaşayan, nüfusları 50 ile 100 bin arasında değişen Batı Trakya Türkleri'nin mirasları İslam'a göre paylaşılırken -ki bunlar azınlıklar- Türkiye'deki 82 milyon Müslümanın -ki bunlar azınlık değil çoğunluk- diğer unsurlar yüzde 1'in bile altında iken çoğunluk kendi inancına göre mirasını paylaşamıyorken Yunanistandaki nüfusları 50-100 bin arasındaki Batı Trakya Türkleri; evliliğini, boşanmasını, mal paylaşımını, mirasını, çoluk çocuğuyla kişisel ilişkisini, medeni hukuk ilişkisini, eşya hukuku, miras hukukuyla ilgili durumunu kendi inancına göre yapabiliyor. Bunu aklen anlamak mümkün değil, bu aklın kavrayabileceği ve kabul edebileceği bir durum değildir. Bir tarafta 50 bin nüfuslu bir azınlık öbür tarafta 82 milyonluk bir çoğunluk. Bu taraf Hristiyan ve laik sultası altında bu taraf sözde bağımsız; bir taraf inancını tam yaşayabiliyor, bütün şahsi hukukunu ve hukuki meselelerini inancına göre  çözebiliyor ama buradaki inancına göre vasiyet bile edemiyor." şeklinde konuştu.

"İnsanların inancına göre miraslarının paylaşılması lazım"

Kişinin 'benim mal varlığım İslam şeriatına göre, inancıma göre paylaşılsın' demesi halinde vasiyetinin geçersiz olacağını bu durumun da davalara, kavgalara, hatta cinayetlere sebebiyet verdiğine değinen Sayan, "Bunun ortadan kaldırılması lazım. Toplum kültürü ile kanunlar arasındaki uçurumun kapatılması lazım. İnsanların inancına göre miraslarının paylaşılması lazım. Evlilik ve boşanmalarının inançlarına göre ve kendi kültürlerine göre olması lazım. Şayet buna güç yetirilemiyorsa bu derecede bağımsızlık yoksa bu durumda da en azından şahısların kendi inisiyatifine bırakılması ve bu konudaki özgür iradelerinin 'benim mirasım buna göre paylaşılsın' diyene de en azından saygı duyularak kabul edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Toplumda da adalet kültürünün geliştirilmesi, çocuklar arasında ayrım yapılmaması ve belli bir ölçüye göre inançlar çerçevesinde; sınırları aşmayacak, kul hakkına girmeyecek, çocuklar arasında ayrım yapmayacak bir adalet anlayışının yaygınlaştırılması gerekir. "ifadelerini kullandı.

(İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir