• DOLAR 34.56
  • EURO 36.162
  • ALTIN 2985.013
  • ...
SON DAKİKA
Uzmanlar öksürük şekline dikkat çekiyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Öksürüğün sebeplerinin kalp veya akciğerde bulunan bir hastalıktan meydana geldiğini söyleyen Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan, bacaklarda oluşan ağrıların ve toplardamar tıkanıklığının akciğer kanseri belirtilerinden olabileceğini söyledi.

En sinsi kanserlerden biri olan akciğer kanserinin en belirgin özelliklerinden birinin öksürük olduğunu ve öksürüğün sebeplerinin iyi araştırılması gerektiğini ifade eden Dr. Demirhan, "Hastalar balgamdan kan gelene kadar öksürüğü çok da önemsemiyor. İnsanlar genelde kan gördükleri zaman korkarlar ama öksürünce umursamazlar. 'Öksürüyorum sigarandır.' derler. Oysa öksürüğün kalple mi akciğerle mi ilişkili olduğunun araştırılması gerekir." ifadelerini kullandı.

"Uzun süren öksürük, hemoptizi, yutma güçlüğü akciğer kanseri belirtileridir"

Balgamda kanama veya çok kirli balgam çıkarmanın da akciğer kanserinin bir başka belirtisi olabileceğini kaydeden Dr. Demirhan, "Öte yandan akciğer kanseri çok çeşitli klinik belirtiler verebilir ancak en sık görülen belirtileri sıklık sırasına göre şöyle sıralayabiliriz. Uzun süren ve karakteri değişen öksürük, kilo kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, hemoptizi (kanlı balgam çıkarma), kemiklerde lokalize ağrı, ses kısıklığı, parmakların bombeli hale gelmesi (çomaklaşması), ateş, halsizlik, vena cava superior sendromu (VCSS-yüz ve boyunda şişlik oluşur), disfaji (yutma güçlüğü) gibi belirtilerdir." dedi.

"Akciğer kanserli hastalarda toplardamar tıkanıklıklarına çok rastlıyoruz"

Bacak ağrılarının da mutlaka akciğer kanseri açsısından tetkik edilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Demirhan, "Akciğer kanserli hastalarda toplardamar tıkanıklıklarına çok rastlıyoruz. Kanser hastalarının kanındaki yapısal bozukluklar, pıhtılaşmaya olan eğilimlerden dolayı toplardamarlarda pıhtılaşmadan dolayı sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu yüzden bacaklarda şişme ve ağrı gibi şikayetlerinin dikkate alınması gerekir. Derin ven trombozu denilen bu durum zamanında önlem alınmazsa akciğer embolisine neden olup hayati sonuçlar doğurabiliyor. Bu yüzden tedbir erken alınmalı. Akciğer kanserinin teşhisi konmuş hastalar ameliyat esnasında, ameliyat sonrası hatta ameliyat olamayacak hastalar da dahi toplardamar tıkanıklıkları medyana gelmekte. Hastalar kanserden kaybedilmese bile toplardamar pıhtılaşmasından kaybedebiliyor. Bu pıhtılaşmalar mutlaka hekim kontrolünde medikal tedavi ile tedavi edilmektedir. Tedavi seçenekleri arasında başta kan sulandırıcılar olmak üzere ağızdan alınan ilaçlar, cilde yapılan iğne, damardan verilen kan sulandırıcılarla ve antiembolik çoraplarda kullanılmakta. Nadir durumlarda ana toplardamara filtre konulmakta." şeklinde konuştu.

"Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmelidir"

Erken teşhisin diğer kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de büyük önem taşıdığına dikkat çeken Demirhan, "Akciğer kanserini erken evrede yakalamak için bilinçli ve kişiye uygun checkup yapılması ve bunun da akciğer filmi ve düşük doz akciğer tomografisi ile yapılması gerekir. Özellikle uzun süredir tütün ve tütün ürünü kullanan 40 yaş üstü kişiler, ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar düzenli olarak hekim kontrolünde olmak zorundalar. Risk altında oldukları için bu kişilere kesinlikle düşük doz akciğer tomografisi öneririm. Eğer çok küçük boyutta bir lezyon tespit edilirse genellikle bunu akciğerde nodül olarak tanımlarız. 3 ayda bir veya duruma göre 6 ayda bir akciğeri düşük doz tomografi ile takip ederiz. Ama düşük doz tomografi olması büyük önem taşıyor çünkü hastalar radyasyona maruz kalıyor. Tomografi ilaçsız çekilse bile hasta radyasyon alır. Erken tanıda bize yol gösteren uluslararası bir formül vardır. Bu yöntem yüzde 100 olmasa da bizlere bir fikir vermekte. Filmde patoloji saptandığı zaman sigara içimi ve yaş durumu da göz önünde bulundurulur. Sıkıntılı durumları erken tespit etmek için PET CT de önerilebilir. Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmelidir." şeklinde önerilerde bulundu.

"Çevresel faktörlerin günden güne bozulması, hava kirliğinin artması, tütün ve tütün ürünlerinin daha özendirici hale getirilmesi akciğer kanseri oranlarını arttırmaktadır"

Akciğer kanseri cerrahi tedavini ve cerrahi sonrası onkolojik tedavilerin kişi özel olarak planlandığını söyleyen Demirhan, şunları söyledi:

"Standart gibi görünse de bu tedaviler, kişiye özel bazı faktörler vardır. Bu faktörleri sıralamak gerekirse; akciğer kanserinin evresi, kanserin hücre tipi, moleküler genetik testlerin durumu, kişinin performansı şeklindedir. Son yıllarda tüm cerrahi branşlarda olduğu gibi göğüs cerrahisinde de küçük kesi ile yapılan ameliyatlar yöntemler tercih edilmektedir. Bunlar videotorakoskopik ve robotik ameliyatlarıdır. Ancak burada bilinmesi gereken hangi yöntemle ameliyat edilirse edilsin kanser tedavisinin başarısı kanseri tamamen temizlemektir. Küçük kesi ile yapılan ameliyatların en büyük avantajı komplikasyonları minimuma indirmesidir. Öte yandan ameliyat sonrası hasta daha az ağrı hisseder, hastanede kalış süresi azalır. Onkolojik tedavi gerekse bile bu hastaların tedaviye yanıtı daha başarılı oluyor. Çevresel faktörlerin günden güne bozulması, hava kirliğinin artması, tütün ve tütün ürünlerinin daha özendirici hale getirilmesi akciğer kanseri oranlarını arttırmaktadır." dedi.

"Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durun, C vitamininden zengin gıdaları tercih edin"

Kanserden ve özellikle akciğer kanserinden korunmak için beslenmenin de önemine dikkat çeken Demirhan, "Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durun (özellikle pasif içici gibi risk gruplarının dikkatli olması gerekiyor). Abartılı yemekten kaçının, şeker, tuz tüketimini çok aza indirin. Beyaz et ağırlıklı beslenin. Beyaz et tercihinizi mutlaka balıktan yana kullanın. Haftada bir kere mutlaka kırmızı et tüketmeye dikkat edin. Ancak etin çok pişmiş ve yanmış halini değil orta pişmiş halini tercih edin. Öğünlerde bol miktarda yeşillik tüketin. C vitamininden zengin gıdaları tercih edin. Akdeniz usulü beslenmeyi yaşam şekli haline getirin. Zeytinyağını sofranızın ve mutfağınızın baş tacı yapın. Katı yağlardan uzak durun. Yeşil çay tüketin. Düzenli spor yapın." şeklinde önerilerde bulundu. (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir