• DOLAR 32.421
  • EURO 34.623
  • ALTIN 2379.939
  • ...
Kan uyuşmazlığı nedir, hangi kan gruplarında olur?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İnsan vücudunun önemli bir etkeni de vücutta bulunan kandır. Kan; A, B, AB ve 0 olmak üzere 4 farklı gruba ayrılır. Kan gruplarının yanında Rh faktörü denilen bir antijen bulunmaktadır. Bu durumda da Rh faktörünün varlığına göre Rh pozitif veya Rh negatif olmaktadır.

Evli çiftler arasında var olan kan grubu farklılıkları kan uyuşmazlığını beraberinde getirir. Rh(-) kan grubuna sahip bir annenin karnındaki bebek, Rh(+) olan babasından gelen özelliklerle Rh(+) olarak belirlendiğinde kan uyuşmazlığı görülmektedir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Saliha Eroğlu, kan uyuşmazlığı ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Kan uyuşmazlığı nedir?

Kanın insan hayatını devam ettirmede en önemli varlık olduğunu vurgulayan Eroğlu, "Kanda gruplar var; A, B, 0 ve AB birde pozitif ve negatif şeklindedir. Kadın sağlığında gebelikte problem olabilen; Rh uygunsuzluğudur. Diğerleri ise AB-0 uygunsuzluğu bazen sarılık olabiliyor ama o durumu gebelikte takip etmiyoruz. Doğumdan sonra gerekirse doktor ona yönelik tedavi yapıyor. Rh uygunsuzluğunda anne negatif, baba pozitif oluyor; bebeği anne karnındayken bilmiyoruz acaba bebek pozitif midir diye tetkikler yapıyoruz. Eğer negatifse problem yok, gebelik devam ediyor; 28'inci haftada tekrar bakılıyor yine negatifse aşı yapılabiliyor. Asıl doğumdan sonra tekrar kan grubuna bakıldığında bebek pozitif ise anneye bir serum yapıyoruz. Bu serum bir sonraki bebeği koruyor." dedi.

"Doğumdan sonraki ilk bir ay bebeği iyi takip etmek gerekiyor"

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Saliha Eroğlu

Eroğlu konuşmanın devamında, "Anne karnında bebekle annenin kanı karışmıyor aslında. Karışması için bir travma yaşaması gerekiyor veya doğumda kan karışırsa; diyelim ki bebeğin kanı pozitif olup anneye karıştığında annede antikor oluşturuyor ve oluşan bu antikorlar bir sonraki bebek için problem olabiliyor. Anneye bu serumu verdiğimizde oluşan antikorları yok ediyoruz. Böylece bir sonraki bebeği korumayı planlıyoruz. Pozitif ise titrasyon (analiz) yapılarak belli derecelerine bakılıyor. Anne karnındayken bebeğin kanı değişebiliyor veya erken doğuma alınabiliyor. Doğumdan sonra ise sarılıkla uğraşıyoruz. Sarılıkta, bilirübin maddesi yağda çözünen bir madde olduğu için özellikle beyinde oturuyor. Beyindeki bazal ganglionlara ve beyinde zihinsel problemlere sebep olabiliyor yani kalıcı bir geri zekâlılık yapabiliyor. Böbrekte hasar yapabiliyor. Doğumdan sonraki ilk bir ay bebeği iyi takip etmek gerekiyor. Bilirübin seviyesi, kan seviyesine bakmak gerekiyor. Bebekte doğal bir sarılık olur zaten. Buradaki kan uyuşmazlığında olmayan geçici bir sarılıktır. Kan uyuşmazlığı olanlarda anne karnında bebeği kaybedebiliyoruz. Doğumdan sonra ise sarılık ile uğraşıyoruz. Genel olarak sorunlar bunlardır ama uzun zamandır ben böyle bir problem yaşamadım. Serumları yapıyoruz, gebeleri takip ediyoruz; bu durum evliliği engelleyecek bir şey değildir." diye belirtti.

"Kan uyuşmazlığı genetik bir hastalık değildir"

Kan uyuşmazlığının evliliğe engel bir durum olmadığını dile getiren Eroğlu, "Toplumun yüzde 15'i negatiftir zaten, evliliklerde de bu durum olacaktır. Aksi halde evlilikler olmaz. Böyle bir duruma gerek yoktur. Bu kalıcı, genetik bir hastalık değildir. Mesela bazı resesif hastalıklar vardır, öyle hastalıklar evliliklerde konuşuluyor tabi ki evlilik çok uygun değil diye ama kan uyuşmazlığının öyle bir durumu yok." ifadelerini kullandı. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir