Çevresindeki az katlı binalar yıkılırken, bu kuleler ayakta kaldı
İki büyük depremi en ağır hasarla atlatan Hatay’ın İskenderun ilçesindeki iki yapı, sarsıntıda ayakta kalırken, "Yüksek yapılar depremde yıkılır" algısının yanlışlığını da gözler önüne serdi. Binaları yıkan şey depremler değil, onları yapan mütahitlerdir.
Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’ın İskenderun ilçesinde de büyük yıkıma yol açtı.
Kentin en fazla zarar gören bölgelerinden biri olan sahil bandında birçok yapı çökerken, ayakta kalanlarda da zemin sıvılaşması nedeniyle hasar oluştu.
AVM içerisindeki eşyalar bile düşmedi
Bölgede iki uzun kulesiyle dikkat çeken ve alışveriş merkezi, otel ve rezidanstan oluşan yapıda hasarın oluşmaması dikkatlerden kaçmadı.
Ayrıca izolatörün bulunmadığı yapıda alışveriş merkezi içerisindeki iş yerlerinde hiçbir eşya hasar almadı, hatta devrilmedi.
Birkaç ayda bitmesi gereken zemin, 1,5 yıl sürdü
19 katlı olan ve 87 metre yüksekliğe sahip iki kuleli yapının önündeki yol bile çökerken, bina yerinden bile oynamadı.
Projeye başladıklarında zeminin gevşeme ve sıvılaşmanın olduğunu ifade eden alışveriş merkezi yönetim kurulu başkanı Edip Zelluh, projede tüm önlemleri aldıklarını ifade etti.
Birkaç ayda bitmesi planlanan zeminin 1,5 yıl sürdüğünü vurgulayan Zelluh, şöyle konuştu:
"Sadece dikey kazıklarla kalmadık"
Türk mühendislerin öncülüğünde projeye başladık. Çok zor bir zemindi. Normalde birkaç ayda bitmesi gereken zemin, 1,5 yıl sürdü. Kazıklar 57 metreye kadar indi, diyafram duvarlar yapıldı. Sadece zemin değil, aşağıya doğru indikçe yanlarda büyük basınç vardı. Bunların hepsine önlem alınması lazımdı. Bu tür zeminlerde depremin ardından sıvılaşma ile bina oynayabilir. Bina sağa ve sola yatabilir, bunun önlemlerinin alınması gerekir. Burada sadece dikey kazıklarla kalmadık. Yatay çivi şeklinde kazıklar çaktık.
"Tarih boyunca yaşanan depremlere baktık"
Sahil şeridindeki pek çok yapıda hasar oluştuğunu hatırlatan Zelluh, şöyle devam etti:
Buradaki depremin sonrasında sahil bandında zemin 50-60 santimetre aşağıya çöktü. Bu yüzden pek çok bina kullanılamaz hale geldi. Bizim binamız kendi kotunda kalarak, depremi hasar almadan atlattı. Burada sadece maliyet hesaplanmadı. İnsan kaybının önüne geçildi bu sayede. İzolatör kullanmadık. Bina yapılırken, son 60 yılın kayıtlarına bakıldı. Hava durumlarına, tarih boyunca yaşanan depremlere bakıldı. Bütün bunlar düşünülerek en doğru şekilde yapıldı. Bu yüzden izolatöre ihtiyaç duyulmadığı da projenin şimdiki halinden belli oluyor.