HİÇ DEĞİLSE GELECEK NESİLLERİ KORUYALIM! GDO FITRATA MÜDAHALEDİR!
GDO’lu ürünlerin sağlık üzerindeki etkisi yıllardır tartışma konusu olmaya devam ediyor. Oğlu ve gelini kanser tedavisi gören acılı anne Şenay Özen (78), GDO'lu ürünlerin buna sebep olduğunu iddia ederek, “Devlet buna dur demeli, gelecek nesiller sağlıklı yetişsin” çağrısında bulundu. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kimyager Kurum ise, GDO’nun, Allah'u Teâlâ'nın yarattığı fıtrata müdahale olduğuna dikkat çekerek, “Bu alanda ülkeleri dahi hâkimiyeti altına alan küresel çeteler var. Çiftçiler ata tohumuna yönelmeli. Devlet de bu alana daha fazla yatırım yaparak teşvik etmeli.” ifadelerini kullandı.
NİZAMETTİN AŞKIN / İSTANBUL Bitki, gıda ve insanlara çok sayıda zararı olan ve tohumdan başlamak üzere birçok evrede kullanılan ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ (GDO), insanlarda hormon bozukluları ve alerji gibi olumsuzlukların yanında memelilerde toksit etki, hayvanlarda antibiyotik direncinin artmasına neden oluyor. GDO ile ilgili yapılan analizlerin yetersiz olması sebebiyle henüz farklı zararları tespit edilmese de halk arasında yaygın olarak bu tür ürünlerin kansere de sebep olduğuna inanılıyor.
Oğlu ve gelininin GDO'lu ürünler sebebiyle kanser olduğunu iddia eden vatandaşlardan Şenay Özen (78), “Anneannem 95 yaşında, dedem 100 yaşında öldü. Bir gün doktora gittiklerini hatırlamıyorum. Şimdi ise neredeyse kanserli bir hastası olmayan ev kalmadı. Peki, o zamandan bu yana ne oldu?” diyerek durumu sorguluyor.
GDO'lu ürünlerin zararlarına ilişkin açıklamalarda bulunan GİMDES denetçilerinden Kimyager Ali Rıza Kurum ise, küresel anlamda oynana oyuna dikkat çekti.
“ALLAH'U TEÂLÂ'NIN YARATTIĞI FITRATA BİR MÜDAHALEDİR”
GDO'nun son yüzyılda karşımıza çıkan bir durum olduğunu ve tabiri caizse Allah'u Teâlâ'nın yarattığı fıtrata bir müdahalenin söz konusu olduğunu vurgulayan Kimyager Kurum, "İnsanların aklına GDO'nun faydaları, zararları var mı? Sorusu geliyor. GDO, memelilerde toksit, insanlarda alerji, hormonel bozukluklara sebep olabiliyor. Bitki ve hayvanlarda da aynı durum söz konusu. Peki, bu nasıl oluyor? Mesela; Bir hamsinin +4 derecede dayanıklılık genini alıp fındığa veriyorlar. Fındık, don vurduğu halde mahsul zayi olmuyor. Bakıldığında insanın menfaatine gibi görünüyor ama bu müdahalenin sonucunda insanlarda nasıl etkiler oluyor bilinmiyor. Bununla ilgili birçok çalışma var ama net bir durum yok. Sigaranın üzerinde yazdığı gibi direkt 'öldürür' şeklinde ortak bir kanaat yok. Ancak bunun riskleri hakkında yapılan bazı çalışmalar GDO'nun zararlarını ortaya koymuş. Bu da GDO'nun güvenilir bir şey olmadığını ortaya çıkarıyor." dedi.
"KÜRESEL ÇETELER TARIM BAKANLIKLARI ÜZERİNDEN LOBİ FAALİYETLERİ YAPIYORLAR"
Kurum, "Burada insanlar ne yapacak? Devletler bu noktada ne yapıyor? Maalesef öyle bir küresel çete oluşmuş ki, bırakın firmaları artık devletleri kontrol altına almışlar. 'Benim tohumumu çiftçiye önereceksin! O zaman sana şu kredilerin musluğunu açarım' diyor. Devletleri öyle büyük rakamlarla bu çetelerin elemanları tarım bakanlıklarında sürekli olarak lobi faaliyetleri yapıyor. Hatta öyle bir şey ki, kendileri tohumu değiştirdikleri için izinsiz kullanana yasal olarak yaptırımlar uygulayabiliyorlar. Böyle de sıkıntılar söz konusu. Bir de öyle bir şey var ki DNA sarmalında nerede değişiklik yaptığını sadece kendileri biliyor. Yapılan analizler yetersiz. Devletimiz veya özel laboratuvarlar olsun analizler yapıyorlar ama bu analizlerin çok daha uzun süreli, daha çok promotöre bakıldığı metotların uygulanması gerekir. Maalesef günümüzde 3-4 tane promotöre bakılıyor ve oralarda bir değişiklik bulamadıklarında 'ürün GDO'suzdur' deniliyor. Millet de GDO'suz ürün yediğini zannediyor. Günümüzde de 'bizim ülkede GDO yoktur' diyemiyorsunuz. Maalesef ülkemizde de GDO bulunuyor." diye konuştu.
"ATA TOHUMLARININ YETERLİ MİKTARDA ÜRETİLMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR YAPILMALI"
Devletin tohum bankaları kurarak ecdattan kalma tohumları bu bankalar üzerinden isteyen çiftçilere ulaştırdığını hatırlatan Kurum, "Bunlar da güzel çalışmalar. Bu tohumlar çoğaltılıyor ve talep eden çiftçilere veriliyor. Bunların kullanılmasını sağlıyorlar. Dolayısıyla çiftçilerimiz bilinçlenmesi ve bu tarz bankalara başvurup geni değiştirilmemiş tohumları alıp kullanması gerekir. Hazır tohum almaktansa bu tarz bankalardan GDO'suz bir şekilde almalarında fayda var. Tabi burada yeterli miktarda tohumun da olması gerekir. Herkes tarım bakanlığına başvursa acaba şu anda ellerinde yeterli miktarda tohum var mı? Bu tarz haberler vasıtasıyla insanların bilinçlenmesi gerekir. Belki bu konuştuklarımız duymayan, haber dinlemeyen, tohum bankasından haberdar olmayan çiftçiler de olabilir. Dolayısıyla bunların reklamının yapılması, talebe de cevap verebilecek yeterlilikte tohumun olması için de devletin bir çalışma yapması gerekir. Ayrıca bu tarz zararlı lobilere karşı önlem alınması gerekir. Eğer bu işi onlar işçin karsız hale getirecek vergi artırımı gibi önlemler alınırsa menfaati kalmadığı için artık piyasadan çekilebilirler. Zaten menfaatleri olduğu için gen ile oynuyorlar." şeklinde konuştu.
"HALK VE ÇİFTÇİLER GDO'LU ÜRÜNLERE KARŞI BİLİNÇLENDİRİLMELİ"
Kurum, "Eskiden büyüklerimizden, nenelerimizden görürdük. Çaputa sardığı tohumları çıkarıp bize gösterirlerdi. O tohumları eker, bazen ektiklerinden tohumluk sebze meyce bırakırlardı. Ata tohumunu çoğaltabiliyordu. Maalesef GDO'lu ürünlerde tohum çoğaltılması da yapılamıyor. Öyle bir şey yapıyorlar ki, sürekli kendilerine muhtaç ediyorlar. Ektiğiniz ürünü bir daha kullanamadığınız için sonraki yıllarda yeniden tohum almak zorunda kalıyorsunuz. Her hâlükârda ata tohumuna yönelmemiz hem bizim hem de milletimizin menfaatinedir. Diyelim ki, ata tohumu aldınız ve ektiniz. Ancak yan tarlanızda GDO'lu bir tohum kullanılıyorsa, yağmurun etkisiyle doğal olan ürüne de zarar verebiliyor. Halkımızın bu konuda bilinçlenmesi önemli. Bu konuda kendilerini geliştirmeleri gerekir. GDO ile ilgili sosyal medyada, internette pek çok makale var. Bu hususta GİMDES'in gimdes.org, gıdaraporu.org gibi sitlerden konuyla ilgili pek çok makale bulabilirler. Ayrıca 2 ayda bir yayımlanan GİMDES dergisinden de zaman zaman bilgi edinebilirler. Burada önemli olan eğitim, bilinçlenmek ve doğru ürünü kullanıp kullandırtmaktır." ifadelerini kullandı.
“GDO'LU ÜRÜNLERİ PİYASADAN KALDIRMAK GEREKİR”
Oğlu ve gelininin GDO'lu ürünler sebebiyle kanser olduğunu iddia eden acılı anne Şenay Özen’de (78), "Önce gelinim ardından da oğlumun kanser oldu. Durumları acil olduğu için özel hastaneye gitmek zorunda kaldılar. Çünkü devlet hastanesi 3 ay sonraya gün veriyordu. Kanser öyle bir şey ki bir dakika bile gecikmesi hayati tehlikedir. Karı-koca kemoterapiye gidiyorlar. Bir gün biri, birkaç gün sonra diğeri gidiyor." dedi.
“Bilirkişiler GDO'lu ürünlerin kanser yaptığını söylüyorsa bunları piyasadan kaldırmak gerekir” diyen Özen şu ifadeleri kullandı:
"Memleketimizde kanser çok yayıldı. Neredeyse kanserli bir hastaları olmayan ev kalmadı. Genç çocuklar kanser oluyor. Televizyondan dinlediğim kadarıyla bir bitkinin geni bozulduğu andan itibaren o bitkinin kanserojen olduğudur. Yerli tohumlarımız kayboldu. Bartın'da hep hazır fideleri alıp dikiyorlar. Hatta başıma geldi. Önce aldığım tohumu ektim ve ondan ürün aldım. Ardından elde ettiğim üründen tohum aldım ve sonraki sene ektim. 6 ay boyunca su vermeme rağmen tohum ürün vermeyince söküp attım.” dedi.
“HİÇ DEĞİLSE GELECEK NESİLLERİ KORUYALIM”
Özen, “Yerli tohumlarımıza ne oldu? Bu insanlara yazık değil mi? Mademki bilirkişi GDO'lu ürünlerin kanser yaptığını söylüyorsa bunları piyasadan kaldırmak gerekir. Hiç değilse gelecek nesilleri koruyalım. Benden küçükler bile değnekle yürüyorlar. Anneannem 95 yaşında, dedem 100 yaşında öldü. Bir gün doktora gittiklerini hatırlamıyorum. Peki, o zamandan bu yana ne oldu? Demek ki bu hastalıklar yediklerimizden. Devletimiz artık bunlara dur desin. Gelecek nesiller sağlıklı yetişsin." diye konuştu. (İLKHA)