Uyuşturanlara Göz Açtırmayın! GENÇLERİ BATAKLIĞA TERK ETMEYİN
Uyuşturucu ile mücadele hız kesmiyor. Dün Edirne, Şanlıurfa, Ağrı ve Hatay’da yapılan operasyonlarda yaklaşık 270 kilo uyuşturucu ele geçirildi. Konuyla ilgili gazetemize konuşan HÜDA PAR Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Şahin ve Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay gençlerin uyuşturucu ve bağımlılıklar bataklığından kurtarılması için uyuşturanlara göz açtırılmaması gerektiğinin altını çizdiler.
EDİRNE/ ŞANLIURFA/ AĞRI/HATAY
Kapıkule Sınır Kapısında çöpe atılan 96 kilo 410 gram sentetik uyuşturucu polisin dikkatiyle bulundu. Edirne Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Bulgaristan'dan Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra risk analizleri çerçevesinde X-ray taramasına sevk edilen tır sürücüsünün taramaya girmeden içerisinde uyuşturucu olan valizleri çöp konteynerine attığını tespit etti. Ekiplerce valizlerde yapılan aramada, 135 paket halinde 96 kilo 410 gram sentetik uyuşturucu ele geçirildi. Bosna Hersek uyruklu A.C. (39) ve Sırbistan uyruklu D.S. (29) gözaltına alındı.
ŞANLIURFA'DA KAMYONDA 109 KİLO 600 GRAM UYUŞTURUCU YAKALANDI
Şanlıurfa'da durdurulan bir kamyonda 109 kilo 600 gram skunk ele geçirildi, 1 şüpheli gözaltına alındı. Valilikten yapılan açıklamaya göre, İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından durdurulan bir kamyonda arama gerçekleştirildi. Ekiplerce araçta yapılan kontrolde 200 paket halinde 109 kilo 600 gram skunk ele geçirildi. Olayla ilgili sürücü gözaltına alındı.
AĞRI’DA 43 KİLO 556 GRAM UYUŞTURUCU ELE GEÇİRİLDİ
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki Gürbulak Gümrük Kapısı'nda bir tırın su tankında 43 kilo 556 gram uyuşturucu ele geçirildi, gözaltına alınan sürücü tutuklandı. İran'dan gelerek gümrük sahasına giren AA'nın kullandığı tırda ekiplerce yapılan x-ray taraması sonucu şüpheli yoğunluğa rastlandı. Gürbulak Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü bünyesinde görevli narkotik dedektör köpeğinin, dorsenin altında bulunan su tankına tepki vermesiyle arama yoğunlaştırıldı. Ekiplerin, yerinden çıkarıp keserek su takında yaptığı aramada, 43 kilo 556 gram "metamfetamin hidroklorür" maddesi ele geçirildi. Gözaltına alınan sürücü, işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı. Doğubayazıt Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma devam ediyor.
HATAY'DA 17 KİLO 274 GRAM ESRAR YAKALANDI
Hatay'ın İskenderun ilçesinde 17 kilo 274 gram esrar ele geçirilen operasyonda 3 şüpheli gözaltına alındı. İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu bulundurulduğu belirlenen Esentepe Mahallesi'ndeki ikametlere operasyon düzenledi. Adreslerde 17 kilo 274 gram esrar ele geçiren polis, M.Ş, İ.Ş. ve S.Ç'yi gözaltına aldı.
UYUŞTURUCU İLE TOPYEKÛN MÜCADELE ŞART!
HÜDA PAR Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Şahin, uyuşturucu ile mücadele hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu. Uyuşturucu ile topyekûn mücadelenin önemine vurgu yapan Şahin “Her geçen gün artış gösteren cinnet olayları ve söndürülen aile yuvalarının temelinde uyuşturucu kullanımı vardır.” dedi. Şahin, “Aklı dumura uğratan bu illetin kullanımı ilkokul yaşındaki çocuklara kadar inmiş durumdadır. Satıcıların okul kapılarına kadar indiği, sokak başlarında her geçen gün uyuşturucu kullanıp can çekişen gençlerin tablosuyla karşılaşmaktayız. Bu durum toplumsal bir felakete gidişin işaretidir. Uyuşturucu, dünyada en büyük pazar haline gelmiştir. İnsanlığı tehdit eden bu soruna karşı nesli muhafaza etmek tüm kurumlar ve toplumun en büyük sorumluluğudur. Bu sorunun çözümü için seferberlik ilan edilmelidir.” şeklinde konuştu.
“MADDE KULLANIM SORUNU, TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNİ ETKİLİYOR”
Devletin gençleri her türlü kumar ve uyuşturucuya karşı muhafaza etmek görevine dikkat çeken Şahin şöyle devam etti: “Kısa yoldan emeksiz para kazanma yolu olan bu illetten kurtulmak için gayret ve çaba gösterilmelidir. Burada en büyük sorumluluk devlete düşmektedir. Devletin görevi gençleri her türlü kumar ve uyuşturucuya karşı muhafaza etmek, aklı ve nesli korumaktır. Düşük eğitim seviyesi, işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, borçlanma, özenti, diziler, sosyal medya, yanlış akran seçimi kötü rol modeller, fuhuş ve şiddet madde kullanımını tetikleyen faktörler arasında yer almakta ve son yıllarda bu faktörler hızla artmaktadır. Madde kullanım sorunu toplumun tüm kesimini etkilemekle birlikte en çok işsiz ve yoksul kesimi etkilemektedir. Bu illetle mücadele bir yandan baronlara diğer yandan devlet bürokrasisinin içine sızmış mafya ile işbirliği içinde çalışan bürokratlara yönelik olmalıdır. Mafya ve baronlara asla göz açtırılmamalı en yüksek cezalar verilmelidir. Uyuşturucu kullanma nedenleri üzerinde ciddi şekilde durulmalıdır. Ekonomik, eğitim, siyasi ve sosyal nedenler araştırılıp gerekli tedbirler ivedilikle alınmalıdır. Aksi halde uyuşturucu üzerinden meydana gelecek toplumsal facia hepimizi etkileyecektir. Uyuşturucu ile mücadele topyekûn olmalıdır. İçiciler, torbacılar ve baronlar.”
“BU İŞİN KAYNAĞINI KURUTMAK GEREKİR”
Organize suç örgütlerinin bürokrasi ve siyasi ayağı olmadan bu kirli yapıların varlığını sürdüremeyeceğini ifade eden Şahin, “Yakalanan kişiler büyük oranda torbacı diye tanımlanan satıcılardır. Bunlar yakalanıp bir müddet cezaevlerinde kalıp çıktıktan sonra tekrar aynı suçu işlemeye devam etmektedirler. Siz bir torbacıyı cezalandırırken uyuşturucu baronu kendisine başka bir eleman bulup satışlarına devam etmektedir. En büyük mücadele baronlara yönelik olmalıdır. Bunun için işin kaynağını kurutmak gerekir. Öncelikle uyuşturucu mafyasının geçişlerine ve baronlara göz açtırılmamalıdır. Bunu sağlıklı değerlendirebilmek için sınıflama yapmamız gerekmektedir. Türkiye’de organize suç örgütlerinin bürokrasi ve siyasi ayağı her dönemde olmuştur. Bu iki ayağın desteği olmadan bu örgütlerin varlığını sürdürmeleri olanaksızdır. Bu kirli üçgen, herkesin malumudur. Bununla beraber maddeye erişim yolu engellenmelidir. Eğitim sistemi ahlak ve manevi değerler üzerine inşa edilmeli, aile kurumu güçlendirilmelidir.” cümlelerini kullandı.
"UYUŞTURUCU SATICILARI BİNLERCE İNSANI YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYOR"
Uyuşturucuyla uğraşanların toplumu yavaş yavaş öldürdüğünü kaydeden Şahin, son olarak şunları söyledi: “Eğer idam cezası gelecekse uyuşturucu mafyası ve baronlar için getirilmelidir. Yurt dışından ülkeye uyuşturucu madde sokan kişi ya da burada imalatını yapan kişiyi idam edin. Menfaat için bir adamı öldüren birisi canavardır. Uyuşturucu satıcılığı yapan kişi para için katliam yapıyor, binlerce insanı yavaş yavaş öldürüyor. İdam edilecekse bu tür canavarlar idam edilmelidir.”
“TÜRKİYE'DE BİR BAĞIMLILIK PROBLEMİ VAR”
Bağımlılıklarla mücadele konusunda sıklıkla gündeme gelen Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay da gazetemize yaptığı açıklamada, Türkiye'de bir bağımlılık problemi olduğuna dikkati çekti. Bu bağımlılık probleminin sadece uyuşturucuyla sınırlamanın doğru olmayacağını kaydeden Ay, şöyle devam etti: “Alkolü var, sigara var, kumar bağımlılığı had safhada gençlerde. Marka bağımlılığı var. Teknoloji bağımlılığı var. Bunların her birisi birbiriyle bağlantılı. Bir kere bunu gözden kaçırmamak gerekiyor ki; bugüne kadar yapılan çalışmalarda biz bağımlılıklardaki bağlantıların göz önünde bulundurulmadığını gördük. Ne demek bu? Yani çocuk önce sigaraya başlıyor. Sigaraya alıştığında, sigara kullansın başka bir şey kullanmasın dediğinizde ne oluyor, bir sonraki aşamada o onu alkole daha sonra uyuşturucuya kadar götürebiliyor. Aynısı teknoloji içinde geçerli. Örneğin; çocuklarımız evde bilgisayar oyunu oynuyor. Diyoruz ki; dışarıda tehlikeden uzak dizimizin dibinde, halbuki oynadığı oyunların büyük bir bölümü çocuğu kumara alıştırıyor. Kumar şans oyunları adı altında ondan sonraki aşamada da yine iş uyuşturucuya dönüyor.”
“ÖNLEYİCİ TEDBİRLERLE İLGİLİ EKSİKLİKLERİMİZİ ORTADAN KALDIRMAMIZ LAZIM”
Bu bağımlılık sarmalının doğru değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ay, “Bunun üzerine çalışmalar yapılması gerekiyor bu bir. İki; rol modeller. Yani Türkiye’de arza yönelik bir takım çalışmalar yapılıyor. Kolluk kuvvetleri üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Bir takım müeyyideler var. Ama talebin de ortadan kaldırılmasıyla ilgili de mücadeleye ihtiyaç var. Nasıl olacak bu? Bir kere çocuklarımızın yetiştiği ortamlar, mahalle kültürü, aile içerisindeki iletişim, rol modeller, televizyon dizileri, alternatif oluşturulan dizi platformları, oyunlar… Bunlar hepsi bu manada yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Eğer göz açtırılmayacaksa evvela bunlarla ilgili göz açtırmamak gerekiyor. Çocuklarımız tertemiz dimağlar ama ne oluyor bu olumsuzluklarla özellikle muhakeme yeteneği ortadan kaldırıldıktan sonra tuzağa çok kolay çekilebiliyorlar. Dolayısıyla bizim önleyici tedbirlerle ilgili eksikliklerimizi görüp ortadan kaldırmamız lazım. Bunun başında da aile içi iletişim ve arzın yanında taleple yapılacak mücadele de var.” dedi.
“UYUŞTURUCU SATIŞI İÇİN, ÖNEMLİ ALIŞVERİŞ SİTELERİNİ KULLANIYORLAR”
Geleneksel yöntemlerle uyuşturucu ile yapılan mücadelenin yetersiz kaldığını ifade eden Ay, “Biz hala geleneksel yöntemlerle torbacılarla uyuşturucu satıldığını zannediyoruz. Halbuki öyle iletişim metotları kullanıyor ki zehir tacirleri, aklınız hayaliniz almaz. Şeytanın aklına gelmeyecek metotlar kullanıyorlar. Örneğin; önemli alışveriş sitelerini kullanıyorlar. Oraya ürün koyuyor gibi kodlayarak uyuşturucuyu koyuyorlar. Kim biliyor? Bunu gençler biliyor. Bir ürün sipariş ediyor gibi sipariş edip kapılarına kadar uyuşturucunun geldiğini ifade ediyor bağımlılar. Onun için sadece kolluk kuvvetlerinin sokakta yapacağı mücadele yetmez. Dolayısıyla dijital mecralarla ilgili de bir denetim yapılması lazım ki; arzla yapılan mücadele de bu manada ortadan kaldırılsın.” şeklinde konuştu.
“BİZİM ÇOCUKLARIMIZIN BUZDOLABI, ÇAMAŞIR MAKİNESİ KADAR KIYMETİ YOK!”
Türkiye’de uyuşturucudan kurtulma oranının uygulanan yanlış metotlar nedeniyle çok düşük olduğunun altını çizen Ay, son olarak şunları kaydetti: “Üçüncü adım; tuzağa düşen çocuklarımızın kurtulması ile ilgili süreç. Yani bataklığa düştü, kandırıldı çocuk. Onun kurtulması ile ilgili de bir takım adımların atılması gerekiyor. Nedir bunlar? Tedavi metotları, rehabilitasyon metotları. Ama maalesef ülkemizde bu çocukları tedavi etmekle mükellef AMATEM (Alkol ve Madde Tedavi Merkezi) ve ÇEMATEM'lerdeki (Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi) yatak sayıları yetersiz. Hadi onu bir kenara koyun. Yatak sayıları diyelim ki yeterli ama nicelikte de problem var. Yani Türkiye’de uyuşturucudan kurtulma oranı tedaviden sonra yüzde 1,5 - 2'lerde. Dolayısıyla bu uygulanan metodun da değiştirilmesi gerekiyor. Bizim çocuklarımızın buzdolabı çamaşır makinesi kadar kıymeti yok ülkemizde. Evinizde buzdolabı bozuluyor çağırıyorsunuz servis geliyor. Önce tamir ediyorlar arkadan sizi arıyorlar. Gönderdiğimiz kişi geldi mi? Sorun ortadan kalktı mı? Makine tamir edildi mi? gibi sorular soruyorlar. Sonra 2 gün sonra bir telefon daha alıyorsunuz; Puan verir misiniz hizmete diye. Ama bu çocuklar uyuşturucu için tedaviye eğer çok şanslılarsa yatırılıyorlar, tedaviden sonra takibi tam manasıyla yapılmıyor. Yani buzdolabını takip ediyoruz ama çocukları takip etmiyoruz. Takip edilse zaten başarı oranı ne oranda olacağınız görebileceğiz, raporlayabileceğiz. Ailelerin hangi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu görebileceğiz. Test edebileceğiz ki; bilirseniz tedavi metodu ortaya koyabilirsiniz. Eğer doğru teşhis edebilirseniz sorunların üstesinden gelebilirsiniz. Bu manada eksiklikler var.”