8 yıl korkudan sustular, 12 yıl ise haklarını aradılar ama
Şırnak`ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü köyünde 1993 tarihinde 6 köylünün kurşuna dizilerek öldürülmesiyle ilgili 2001`den beri yürütülen soruşturma, zamanaşımına 3 gün kala sonuçlandırılarak olaydan 20 yıl sonra dava açılmasına karar verildi. Maktul yakınları, davanın bir an önce sonuçlandırılarak suçluların cezalandırılmasını istedi.
ŞIRNAK - Şırnak`ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü köyünde 1993 tarihinde kurşuna dizilerek katledilen 6 köylünün yakınları 8 yıl boyunca korkudan dava bile açamadı. 2001 yılında açılan soruşturma ise görevsizlik ve yetkisizlik kararları nedeniyle bir türlü tamamlanmadı. Zaman aşımına uğramasına 3 gün kala davanın açılması yeniden umutları yeşertti. Maktul yakınları ise, açılan davasının akibetinin soruşturma süreci gibi olmamasını ve bir an önce sonuçlanmasını istiyor.
Olaydan 20 yıl sonra dava açan Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, köylülerin ölümünden sorumlu tuttuğu dönemin Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tuğgeneral Mete Sayar, Görümlü 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı emekli Albay Hasan Basri Vural, 3. Bölük Tim Komutanı Üsteğmen İbrahim Kıraç, Yüzbaşı Murat Ali Yıldız, Kayseri Hava İndirme Tugayına bağlı teğmen Serdar Tekin ile 2. Komando Tabur Komutanlığından Tansel Erok hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi.
Mağdur ailelerden Mehmet Salih Demirhan`ın oğlu Nurettin Demirhan 12 yılık mahkeme surecinde yaşadıklarını İLKHA`ya anlattı.
"Hem mağdurduk hem zulme uğradık"
Çok zorluklar çektiklerin, devlet tarafında yalancı durumuna düşürüldüklerini ifade eden Demirhan, mağdur oldukları halde zulme maruz kaldıklarını söyledi.
Yaşadıkları sıkıntılarla ilgili örnekler veren Demirhan, "Örneğin annemi, Görümlü Askeri Karakolun ifadeye çağırıyorlardı ve oradaki komutan anama `Bizim de o zaman 6 tane askerimiz şehit olmuştu` yani bir nevi sanki o rütbelinin kısasa kısas şeklindeki ithamları oluyordu. Yani çok zorluklar çektik. Telefonlarımız sürekli dinlemeye alınıyordu benim devlet dairelerinde hiç bir işim yürümüyordu. Evlerimiz gözetleniyordu herhangi bir devlet kurumunda bir işe giremiyorduk, iş verilse dahi giremiyorduk. Benim amcaoğlum 3 defa savcılık sınavlarını kazandı vermediler. Niye soy ismi Demirhan olduğu için. Adam şimdi İstanbul`da avukatlık yapıyor akrabalarım bana baskı yapıyordu. Sen dava açtın senin yüzünden hiç bir işimiz yürümüyor diye. Akrabalarımızdan sürekli tepki alıyorduk. Zaman aşımına kısa süre kala davanın açılmasını olumlu bir gelişme olarak görüyorum en azından mahkeme davayı zaman aşımından kurtardı. Bu davanın tanığı var delili var her şey var ama halen inkar ediliyor biz de davanın takipçisi olacağız."
"Hiç değilse kemikleri bulunsun"
Mehmet Salih Demirhan`ın eşi Zeynep Demirhan ise, eşinin gözaltına alındığını ve kendisinden bir daha haber alınamadığını ifade ederek, "Çok zor günler geçirdik. 6 çocuğumu zorluklar içinde büyüttüm. Bu olayın açıklığa kavuşmasını istiyoruz. Vicdanların rahat olması için hiç değilse kemiklerinin, mezarlarının bulunmasını istiyoruz" dedi.
"Korkudan dava açamıyorduk"
Şemdin Cülaz`ın oğlu Kazım Cülaz da, 2001`e kadar korkudan dava bile açamadıklarını belirterek, 8 yıl korkudan savcılığa gidip davacı olamadıklarını, 2001 yılında savcılığa gidip suç duyurusu dilekçesini verirken de savcı tarafından tehdit edildiğini iddia etti.
Cülaz, "Savcı, bizim ve köylülerin ifadesini önce askeri karakolda sonra savcılıkta aldı. O tarihte Görümlü Askeri Üs Bölgesinin orada bulunduğunu inkar ediyorlardı. Ve en son savcılık 2012 yılında orada askeri üs bölgesi olduğunu kabul etti.
Savcılık bana şimdiye kadar neden dava açmadığını sordu ben de, `korkudan savcılığa başvurmadım ve buralarda davamızın avukatlığını yapacak avukat bulamadığım için` dedim. Diyarbakır`a gittim Tahir Elçi avukatlığımızı üslendi. 12 yıl buyunca sürekli mahkemelerle uğraştık en son 4 yıl önce bizim davamıza takipsizlik verildi. Biz tekrar itiraz edince tekrar dava açıldı ve zaman aşımına 3 gün kala davanın açılması ve zaman aşımından kurtarılması olumlu bir gelişme biz bu davanın takipçisi olacağız" diye konuştu. (Abit Dündar - İLKHA)