Çağımızın vebası, geçmeyen beyin hastalığı; öyle ki hiç bir beyin cerrahı lokman hekim, ilim-bilim adamının çözemediği, her çağda hortlayan İslam karşıtlığı hastalığı...

Evet bu bir veba, her asırda bir takım mahlukata bulaşır (her ne hikmetse destekçisi aynıdır.) Ne kanser ne lösemi, nede verem gibidir. İlacı bulunsa bile bu hastalığın, inadı bulunmaz. Oysa ki bir dinsiz bile İslamla tanışınca “o” nun o hiç bir dinde bulunmayan hazzına ulaşınca, zevki ruhen ve kalben hissedince mutlaka yumuşar. Zaten bu yüzden kalp hastılığı demiyorum, lakin kalp; hayyalasala diyen ezanları, aşka kavuşturan secdeleri, Allah diyen dilleri ve sevdaların en güzeli olan Muhammedi sevdayı tadınca bu İslama karşıt durumundan vazgeçer.

Karikatürler çizerler, Kur-an’ı Kerimi yakmak isterler, uydurma hadisler ortaya çıkarırlar. Ve şimdide İslam mukaddesatına, Resulu-zişan eminül eminül Mustafa’ya bir filim üzerinden hakaret ediyorlar. Anlayamıyorum siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Yoksa Hayber’i unuttunuz mu? Peki ya Salmanı
Yoksa kendinize yediremiyor musunuz İslamın yüceliğini, Allah’a kulluk yapanların çok, şeytana kulluk yapanların günden güne azaldığını Müslümanların kalbinde yanan aşk ateşi, sizin kalplerinizde yanan kin ve nefret ateşini er yada geç söndürecektir er yada geç söndürecektir elbet.

Her yaptığınız harekette ayaklanıyoruz, belkide birilerimiz tamda az olduğumuzu düşünmeye başladığı anda, sizin taşkınlıklarınız bizi bize birkez daha hatırlatıp, birbirimize kenetliyor. İslam ve Peygamber aşkımız yeniden alevleniyor.

Her ne kadar aşkımızın ateşi sizin şeytanlıklarınıza yetmesede bazen günü gelip Allah’ın nuru tecelli ettiğinde, siz yaptıklarınızın ateşinde yanarken, biz Allah aşkının baharının bahçelerinde, altından ırmaklar akan tahtlarda serinliyor olacağız. İnşaallah

Sultan Aslan / Mardin (Tepeüstü) - Yaş: 18