Hüseyin Velioğlu`nun Hayatı ve Mücadelesi - 23
Hizbullah Cemaati`nin merhum lideri Hüseyin Velioğlu`nun hayatını konu alan yazı dizisinin 23. bölümü yayınlandı. Hüseynisevda.biz sitesinde yayınlanan yazı dizisinin bu bölümünde, Velioğlunun basiret ve ferasetiyle, olaylara çözüm verme yöntemi anlatılıyor.
BASİRET VE FERASETLİYDİ
Şehid Rehber, üstün bir basiret ve feraset sahibiydi. Dolayısıyla meseleleri iyi teşhis eder ve çözüm vermede isabet ederdi. Bir şahıs veya bir olay hakkında yaptığı değerlendirmede yanıldığı pek görülmezdi.
Cemaat mensubu olan Molla Ğiyaseddin, Bitlis’in Tatvan ilçesinde imamlık yapıyordu. PKK ile Hizbullah Cemaati arasında silahlı çatışmalar başlamış ve birkaç yerde yoğunluk kazanmıştı. Ancak Tatvan’da çatışma yoktu. 1994’ün Ramazan ayında, gece teravih çıkışında silahla vurulup şehid edildiği haberi aynı gün geldi. Durumu hemen Şehid Rehber’e ilettim. Birkaç yerde benzer olaylar olmuş ve çatışmalar oralara kaydırılmıştı.
Hadiseyi kendi aramızda değerlendiriyor ve bunun kimler tarafından yapılabileceğini konuşuyorduk. Bizler, bunun PKK tarafından yapıldığını düşünüyorduk. Bundan dolayı, olayın karşılıksız kalmaması gerektiğini söyledik. Ancak Şehid Rehber rahat değildi, olaydan tam emin olmamıştı ve acele etmememizi istedi. “Bu olayın PKK tarafından yapıldığına pek ihtimal vermiyorum. Daha detaylı bilgilere ulaşmamız gerekir, kokusu değişik geliyor” dedi ve olayı teferruatlıca araştırmamızı istedi. Bundan kısa bir süre sonra, PKK elemanı olduğu söylenen iki kişi Tatvan’da yakalandı ve bunların, Molla Gıyasettin’in katili olduklarını itiraf ettikleri söylendi. Mahkemeden de bu yönde karar çıktı ve tutuklandılar. Bunu Şehid Rehber’e ulaştırdığımızda, Şehid Rehber daha çok şüphelendi ve toplanan bilgileri değerlendirdikten sonra; “Bu olayı kesinlikle PKK yapmamış, devletin derin güçleri tarafından yapılmış ve Tatvan’da da çatışmaların olmasını istiyorlar. Bizim sessiz kaldığımızı görünce, iki kişiyi yakalayıp, büyük ihtimalle zorla onlara ifade imzalatıp Şehidimizin katili olduklarını lanse ettiler ki, sessizliğimizi bozalım ve orada PKK’ye yönelik eylemler yapalım. O zaman da, fırsat kollayıp bir bizden, bir onlardan vuracaklar. Kesinlikle bu oyuna gelmemeli ve buna karşı tedbirlerimizi almalıyız” dedi.
Birkaç yıl sonra; kısa bir süre Cemaat ile birlikte olup yakalandığında muhbirleştirilen ve Bitlis’te tutuklu olduğu cezaevinden bu eylem için çıkarılan Murat Kurtboğan ve iki PKK itirafçısının devlet güçlerinin tezgâhladığı bir eylem ile Molla Gıyasettin’in Şehid edildiği Cemaat tarafından ortaya çıkarıldı.
ÇÖZÜM VERME YÖNTEMİ
Şehid Rehber’in kendine has bir çözüm verme yöntemi vardı. Konuyu arkadaşlarla istişare edip görüşlerini alır, çok yönlü tahlil eder, bir müddet dinlendirir, farklı alternatifler ortaya koyarak bunların muhtemel yansımalarını hesap eder ve mutmain olduktan sonra karar verirdi.
Vereceği çözümlerde çok hassas davranır ve en ince ayrıntılarına kadar hesaplardı. Vereceği çözümü itina ile takip eder, tam olarak uygulanmasını isterdi. İşlerin hesabını işe girişmeden yapar, giriştikten sonra geri adım atmaz ve kararlılıkla devam ederdi. Sonunu getiremeyeceği işe girişmezdi. Bu konuda arkadaşlara: “Kapatamayacağınız kapıyı açmayın” derdi. Bu söz, çözümlerde usul olması gereken bir kaidedir.
Konuyla ilgili olarak muhterem İ. Bagasi şu aktarımda bulunmaktadır: “Bir konu Cemaate gelip de müzakere edildiği zaman müzakere edenler çözüm üretiyor, projeler geliştiriyor, kendilerince hiçbir eksik bırakmadan sonuca ulaştıklarını zannediyorlardı. Şehid Rehber’e yapacakları önerinin bu kez hiç itirazsız kabul edileceğini ve bu kez hiç itiraz görmeden uygulamaya gireceğini hesap ediyorlardı. Ancak Rehbere üretilen bu çözümler arz edildiğinde; Rehber iyice dinledikten sonra, ortaya konulan çözümler ile ilgili hiç hesap edilmeyen bir noktaya değinir ve bunun etrafında soru sorardı. Bu sorular üzerine verilecek cevaplar düşünülürken aslında konunun eksik bırakıldığını, yani açıkların olduğu fark ediliyordu.
Bununla birlikte, sunulan öneri çerçevesinde bir takım alternatifler ortaya koyuyordu ki bunların hiç düşünülmediği, hesap edilmediği ortaya çıkıyordu. Sonra eğitici ve yol gösterici bir üslup ile izahatta bulunur şöyle derdi: “Verilen çözümler, ortaya konan plan, proje ve kararlar kesinlikle geniş bir tahkikata ve kesin bilgilere dayalı olmalıdır. Acele edilmemeli ve ayaküstü çözümler verilmemelidir. Meseleyle üzerinde kafa yormalı, muhtemel yansımaları çok yönlü hesap edilmelidir. Bunun yansıması ne olabilir, getirisi, götürüsü ne olur, bunlar hesaplanmadan çözüm verilmemelidir. Konu kimleri ilgilendiriyor, verilen çözümler taraflar üzerinde nasıl bir etki yapacak, Cemaat tabanını nasıl etkileyecek, devlet tarafından nasıl algılanacak ve bunun üzerine bize yönelik nasıl bir tavır ve reaksiyon içine girecek? İşte bütün bunları hesap edip çözüm verilmeli ki muhtemel gelişmelere de hazırlıklı olunabilsin. “
S. V. adlı Cemaat mensubu şunları ifade ediyor: “Gidiş gelişlerimizin nasıl olduğunu, nasıl olması gerektiğini, dokümanlarımızı nasıl saklayacağımızı, evde nasıl muhafaza edeceğimizi vs. bizimle detaylı bir şekilde konuşurdu. Monotonluktan hiç hoşlanmazdı, yeni ve isabetli bir fikir ortaya konduğunda yüzü parlardı. Yapmamız gereken işler üzerine müzakerede bulunur, en ince detayına kadar hesaplardı. En basit bir işi bile gidin, yapın deyip geçmezdi, nasıl yapılacağını müzakere eder, ortaya çıkan çözümü bize güzel ve detaylı bir şekilde izah ederdi. “