Diyetisyen Gökhan Şen: Çocukların en az yüzde 20-25'inde obezite olduğunu düşünüyoruz
Yaşam standardını düşüren ve birçok hastalığın da sebebi olan obezitenin çocuklarda ortaya çıkması ve tedavi yöntemleri hakkında konuşan Diyetisyen Gökhan Şen, çocuklarda obezitenin nedenleri ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Diyetisyen Gökhan Şen, çocuklarda obezitenin başlıca nedenlerinin yetersiz beslenme, anne babaların çocuklarına verdikleri yiyecekleri seçememeleri, çocukların sevdikleri şeylerin verilmesi gibi nedenlerin olduğunu belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü'nün obezite probleminin oluşum sebeplerini ve obezitenin sadece kilo üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğini belirten Şen, "Günümüzde tabi ki obezite en büyük problemlerden birisi. Obeziteyi, Dünya Sağlık Örgütü şu şekilde tanımlıyor: 'Vücutta olması gerekenin üzerinde fazla yağ olması ve boyuna göre olması gerekenin üzerinde çok fazla kilo olması.' Bu tabi ki yaşa, boya, cinsiyete göre farklılık gösteriyor. Yani kesin net bir şekilde şu kilodan fazla veya şu yağ oranından fazla olanlar obez diyemiyoruz. Onun için bu konunun, kapsamlı bir değerlendirmeye alınması lazım. Obezite sadece fazla kiloluk değildir, altında yatan birçok sebep var ve kendisi de kilo dışında birçok farklı soruna yol açıyor." dedi.
Obezite hastalığının insan vücuduna verdiği zararları ve ülkede obezite hastalığına birey ve çocukların yakalanma oranına dair açıklamalarda bulunan Şen, "Özellikle kansere kadar giden; kalp damar sistemi rahatsızlıkları, kas iskelet sistemi rahatsızlıkları ve birçok şeker, tansiyon gibi birçok kronik rahatsızlıklara yol açabiliyor. O yüzden obezitenin önlenmesi günümüzde gittikçe önemli bir hale geldi. Ülkemizde obezite görülme sıklığı maalesef çok fazla artmış durumda. Son yapılan çalışmalarda toplumumuzun yaklaşık yüzde 30'u yani üçte birine yakın bir oranı obez olarak geçiyor ve en az bir bu kadar da yani bir yüzde 30'u kadarı da fazla kilolu dediğimiz bir kesim var. Yani bizim toplumumuzun üçte ikisi normal kilosunun üzerinde. O yüzden çok ciddi bir problem toplumumuza, çocuklara hatta ve hatta bebeklere kadar inmiş durumda. En son yapılan çalışma ki bu çalışma yaklaşık 10-12 sene oldu, çocuklarda yüzde 8-10 civarında obez saplanmıştı ama şu an net bir veri olmasa da en az yüzde 20-25'inde çocuklarda obezite olduğunu düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"En büyük sorun, beslenme ve hareketsizlik sorunudur"
Obez olma etkeninin büyük çoğunluğunun çocuk yaştayken başladığına vurgu yapan Şen şu ifadeleri kullandı:
Ailede obeziteye yönelik genel bir gen varsa o durumda obeziteye yatkınlık artıyor. Ama tek etken değil, en büyük etkenlerden birisi çevresel faktörler ve bu çevresel faktörler içerisinde tabi ki en büyük sorun, beslenme sorunu ve hareketsizlik ve bu durum maalesef ta bebeklik çağından itibaren başlıyor. Çocuğun anne sütü almayıp mama ile beslenmesi, ek gıda alması gereken yerde sağlıklı ek gıdalar yerine paketli hazır ürünlere yönelinmesi bu durumu artırıyor. Böylece sağlıklı besinlerden uzaklaşmaya başlanıyor. Sağlıklı besinlerden uzaklaştıkça çocuğun hareket kabiliyeti azalıyor, uyku kalitesi bozuluyor, gece daha kötü uyku uyumaya başlıyor ve bu bir kısır döngü halini almaya başlıyor.
Yaz aylarının gelmesi ve okulların kapanmasıyla çocuklardaki beslenme düzeni ve ailenin obez olan çocuklarına ne şekilde yaklaşmaları gerektiğine değinen Şen, "Yaz ayları geldi, okullar kapandı. Tabi ki çocuğun okulda belirli bir beslenme düzeni oluyor ama yanlış bir beslenmeye yönelebiliyorlar. Kantinden çok fazla paketli gıdalar tüketebiliyor. Evden kahvaltı yapmadan gidebiliyor. Kahvaltı gerçekten çok önemli çocuklar için. Yanlış bir kahvaltı veya kahvaltı yapmama, çocuğun gün boyu beslenmesini ve hareketini de etkiliyor. Yanlış bir şekilde kahvaltı yapınca kısa sürede acıkıyor, acıkınca dolayısıyla daha kısa sürede onu doyuracak paketli ürünlere bisküvi gibi kek gibi cips gibi paketli ürünlere yöneliyor ve bu da daha fazla kilo almasına ve ileride birçok kronik hastalığa yatkınlığının artmasına sebebiyet veriyor. Şimdi bir çocuk eğer beslenme düzeni bozulmuşsa bu büyük oranda aileden kaynaklanıyordur. O yüzden bir çocuk obez olduğunda veya olma yönünde ilerlediğinde en büyük görev anne ve babasına düşüyor. Anne ve babasının çocuğu çok sıkmadan, yani çok da psikolojik olarak baskı altına almadan sağlıksız yemeklerin yiyeceklerin tüketimini azaltmasına yardımcı olması lazım." ifadelerini kullandı.
"İlk başta anne ve babanın çocuğuna örnek olması gerekir"
Ailenin çocuğa verdiği harçlığın kontrollü olması gerektiğini belirten Şen, "Bizim harçlık noktasında da mutlaka kontrolümüzün olması lazım. Çok fazla harçlık verilmemesi lazım. Yüzme kursu, koşu, basketbol, futbol gibi kurslara yönlendirilebilir. Yani çocuğun okuldan çıkıp hareketsiz kalmaması için bir kursa yazılabilir veya beraber etkinlikler yapılabilir. Akşam saatlerinde beraber yürüyüşe çıkılabilir. Parklardaki cihazlardan, aletlerden beraberce yararlanılabilir. Tabi ki ilk başta anne ve babanın çocuğuna örnek olması gerekir. Yani bir anne ve babanın paketli gıda tüketmemesi gerekir. Hiçbir şekilde aktivite yapmıyorsa çocuk da dolayısıyla ona benzemeye başlayacaktır. O yüzden bir anne ve babanın yapması gereken ilk şey kendi yaşam tarzını değiştirmesi, kendisinin sağlıklı beslenmesi, hareketli bir yaşama geçmesidir." diye kaydetti.
"Amacımız doğru şekilde sağlıklı kilo verebilmek"
Son olarak Şen, "İnternette tabi ki birçok bilgiye ulaşabiliyoruz ve maalesef önemli bir çoğunluğu da doğru bilgi değil. Yani doğru bilgiye ulaşabiliyoruz ama çok fazla yanlış bilgiye de ulaşabiliyoruz. Diyet olarak baktığımızda internette belki 100 çeşit diyet var. Ama amacımız bizim doğru şekilde sağlıklı kilo verebilmemiz ve şu an uygulanan diyetlerin yüzde 99'u tamamen sağlıksız bir şekilde kilo verdirir. Bu durumu şu an Sağlık Bakanlığımızın ve Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği tek bir diyet şekli, sağlıklı beslenme şeklidir.
Bu diyetlerin kilo verilirse bile çok fazla sağlık sorununa yol açan böbrek sorunlarına, karaciğer sorunlarına yol açıyor. Evet diyetisyen olup online bir şekilde danışmanlık veren de var ve doğru bir şekilde danışmanlık veren de var. Ama maalesef bu çok çok az oranda, bunlar içinde hiç diyetisyen olmayanlar da var. O yüzden biz kesinlikle online şekilde yapılan diyetlerden uzak durulmasını öneriyoruz. İnsanlar Sağlık Bakanlığımız tayin ettiği sağlık müdürlüklerinde, hastanelerde ve sağlıklı hayat merkezlerinde bulunan diyetisyenlere başvurabilirler." ifadelerini kullandı. (İLKHA)