• DOLAR 34.47
  • EURO 36.353
  • ALTIN 2870.745
  • ...
Halkın değerleriyle uyuşmayan dizilere tepkiler sürüyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

VAN -  Televizyonlarda yayınlanan ve toplumun değerlerine ters düşen dizi ve programlara tepkiler gelmeye devam ediyor. Allah’ın rızası dışına götüren her şeyin haram kılındığını söyleyen YYÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Vecihi Sönmez, ahlaksız dizi ve programların da buna dâhil olduğunu söyleyerek bir Müslüman’ın toplumun ahlakını bozan dizileri izlememesi gerektiğini belirtti.

 Dizilerde kadının bir meta olarak ortaya konulduğuna dikkat çeken Sönmez, kadın ve erkeğin aynı cinstenmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını ve bunun da bilinçli olarak yapıldığını söyleyerek, “İslam’ın kadına verdiği değer bütün değerlerin üstünde. Onu çok yüce bir konuma koyan, onu koruyan, onun mahremiyetini, iffetini ve namusunu muhafaza altına alan bir hüküm biçilmiştir. Kadın İslam’a göre zayıf, çalışma alanı sınırlı, mürebbiye olarak evlatlarını yetiştirebilecek bir vasfa büründürmüştür. Bugün toplumumuzda kadını çok ağır işlerde, erkeklerle karışık bir şekilde ezercesine, bir reklam metaı olarak kullanılıyor. Bu, sokaktan başlıyor ta film ve dizilere kadar uzanıyor.” dedi.

 “Aile hayatına ciddi saldırı var”

Dizi programlarında aile mefhumuna ciddi saldırılarda bulunulduğunu söyleyen Sönmez, “Aile hayatına, gençliğe, özellikle kadınların iffetini, gençlerin iffetini sarsan çok ciddi saldırılarla karşı karşıya kalmaktayız. Bu saldırılar bilinçli olarak yapılmakta. Bir Müslüman, hanesinde evlatlarıyla, hanımıyla bir TV dizisini açıp izleyememektedir. Bunun da sebebi Allah Resulünün (aleyhi selatu vesselam) ifade ettiği gibi; gençliği ortadan kaldıran, gençliğin imanını bertaraf eden ve gençliği heder edecek en büyük fitne olan kadın fitnesidir. Açıklık, saçıklık… Onları terbiyeden, iffetten iman dairesinden çıkaracak en büyük tehlikelerin başında yer almaktadır. Bugün Müslümanlar bu işe lakayt kalmış durumdalar. Bakıyorsunuz çoluk çocuğuyla çok müstehcen filmleri ve dizileri izleyecek bir konuma gelmiş bir aile yapısıyla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

 “Hz. Muhammed bizimle birlikte bu dizileri izler miydi?”

Bir Müslüman’ın bu gibi dizileri izlerken “Biz şu anda bu film ve dizileri seyrediyoruz, Allah (cc) ve resulü bizden hoşnut mudur?” sorusunu kendisine yöneltmesi gerektiğini aktaran Sönmez, “Bundan nasıl korunabiliriz? İslami hükümleri öğrenerek, İslami hükümleri yaşayarak, tefekkür ederek, düşünerek onu yaşam safhamıza geçirerek “Acaba biz şu anda bu film ve dizileri seyrediyoruz; Allah (cc) ve resulü bizden hoşnut mudur? Bu soruyu kendimize sormalıyız. “Şu anda yanımızda Hz. Muhammed (Aleyhisalatu vesselam ) olsa bizimle birlikte bu dizileri izler miydi?” diyerek ve bunları düşünerek kendimizi kurtarabiliriz. Yoksa, nefis, şeytan,  heva ve heves o tür programların izlenmesini insana teşvik ediyor. Bu iffetsiz, hayâsız, İslam ahlakını zedeleyen bu saldırılı dizilerden mutlak surette korunmamız gerekiyor. O film ve dizilere her bir bakış zina mesabesindedir” diye konuştu.

 “Hz. Resulullah’ın Sünnet-i Seniyesi bizler için yoldur”

Son zamanlarda laik kafalı, Siyonizm’e hizmet eden bazı sözde İslam bilginlerinin “Dizilerdeki görüntü gölgedir. Gölge zarar vermez” şeklinde fetva verdiğini söyleyen Sönmez, “İslam düşmanlarının sokmaya çalıştıkları bu tuzaklara alet olmayacağız. Biz Allah Resulü (aleyhi selatu vesselamın)  kızı Fatıma’nın üzerinde iki tane örtüsü olmasına rağmen “Babamın huzurunda acaba ayağımın bir parçası gözükür mü?” veya “Saçımın bir teli gözükür mü?” korku ve endişesiyle hareket eden,  örtüsünü bir yukarıya bir aşağıya salıveren Hz. Fatımatü-z Zehra’nın (r.anha) izindeyiz. Biz, bugün bizlere artist olarak sunulan ve medyada çıkan kendini bilmez, iffetini kaybetmiş, yarı başörtülü, modayı takip eden,   insanları cezp edici bir örtüyle hareket eden ve o şekilde dizilerde programlarda yer alan insanların izinde değiliz. Hz. Resulullah’ın Sünnet-i Seniyesi bizler için yoldur” diyerek Müslümanların bu diziler karşısında nasıl davranması gerektiğini dile getirdi.

 “Halkın bu dizelere tepki göstermesi gerekir”

RTÜK’ün dizileri denetleme noktasında üzerine düşen görevi yerine getirmediğini bildiren Sönmez, “RTÜK’ün insanların inanç hürriyeti, insanların yaşam hürriyeti, onların insani kişiliklerine ters olan bu programların tahribatını göz ardı etmemeleri lazım. Bunlara karşı ciddi müeyyideler uygulaması lazım. Çünkü içkiyi teşvik edici, sigarayı teşvik edici, müstehcen olayları teşvik edici, gerek konuşmalar, gerek filmler nezdinde bu noktada çok ciddi tedbirler alınması gerekir. Çünkü yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede bunlar yayınlanmaktadır. Yahudi, Hıristiyan, müşrik bir toplumda değil; güya İslami bir toplumda bunu yapmaktalar. Halkın buna tavır alması; RTÜK’ün de bu programları halkın inancına, insani kişiliğine saldırı olarak kabul edip tavır koymasın gerekir” diye konuştu.

 “Artık, kürtaj da yasaklandı! Ne yapacağız?!”

Son olarak okul dizilerinde gayrı meşru arkadaşlıkların özendirildiğine de değinen Sönmez, şahit olduğu bir olayı şöyle anlattı: “Bir gün Ankara’da sokakta yürürken 17 yaşlarında biri kız biri erkek iki lise öğrencisi önümde yürüyorlardı. O zamanlar da kürtajın yasaklandığı dönemlerdi. Bu iki liseli birbirlerine aynen şöyle diyorlardı: “Artık, kürtaj da yasaklandı! Ne yapacağız?” Gençliğin durumunu elem verici bu söz ifade etmektedir. Gençliğimiz elden gidiyor. Piyasadaki müstehcen filmler olsun, gazete ve dergilerin yayınları olsun… Okuldaki kız erkek ilişkileri ve iç içe eğitim görmelerinin de çok zararları var. Müslümanların buna karşı topyekun hareket edip “biz çocuklarımızı kız-erkek karışık sınıflarda okumasına karşıyız” diyerek müracaatta bulunmaları gerekir.” (Fırat Arslan - İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir