MERSİN - Tarsus’ta 2 yaşında iken havale geçiren ve sonrasında amansız bir hastalığa yakalanan ve şu an 32 yaşında olan kızı Sibel Ebrişim’e bakmanın yanı sıra 50 yaşında da Kur’an-ı Kerim’i öğrenmeyi ihmal etmeyen Nezihe Ebrişim büyük bir fedakarlık örneği gösteriyor.

 

Aileyi ziyaret eden Tarsus İlçe Müftüsü Abdülkerim Akbaba, “İnsan Cenabı Hakkın yeryüzündeki vitrinidir, Allah çeşitli isim ve sıfatları ile mahlukata tecelli eder. Her mahlukatın bu tecelliden nasibi farklı farklıdır. Ama insan yeryüzündeki bu tecellinin en fazlasına mazhar olan kimsedir. Hele anne, şefkat ve merhamet bakımından vitrini en göz alıcı olanıdır. Allah bazı Peygamberlerin, kendine bağlılıkları konusunda tanımlama yaparken anne ile çocuk arasındaki münasebete benzer bir bağ ile bana bağlısın der. Bu manada  kim bilir evladınızın bu durumu sizin açınızdan Cennete götürecek bir yol, bir anahtar, bir imtihandır. Babanın evladına duası Peygamberin ümmetine yaptığı dua gibidir, annenin ayakları altında cenneti vaat eden bir inanca sahibiz. Tabi ki anne şefkat  kahramanı,  merhamet abidesidir. İnşallah rabbim sabrınızı sınırsız  verir. Sizleri tebrik ediyorum. Evlat Allah’ın hediyesidir, neden bunu reva gördün demek inanan  insana yakışmaz” dedi.

 

Bu hastalıktan dolayı Allah’a sığındığını belirten Nezihe Ebrişim, “Ben Kuran Kursuna gidiyorum, kurstan gelesiye kadar kızımla babası ilgileniyor, ben çocuğumun hastalığı ilk ortaya çıktığı zamanlarda biraz isyankar oldum. Bu hastalığı kabullenemedim. Sonra Rabbime sığındım, o bana çok büyük bir sabır bahşetti. Kuran Kursuma ısrarla devam ettim. Oradaki hocalarım bana bu manada çok büyük destek oldular. Kuran öğrenmenin verdiği ulvi duyguyu hissettim. Sonra bütün bu olup bitenlerin benim için bir nimet olduğunu idrak ettim. Çünkü hayatımın her safhasında şükretmem gerektiğini gördüm” dedi.

 

İlerleyen yaşına rağmen genç duygularla Kuran sevgisini yaşadığını belirten anne Nezihe Ebrişim şunları söyledi: “Çünkü Kuran Kursumuzdaki hocam,  ailecek yaşadıklarımızın Allah’ın takdiri ile olduğunu, Kaderi suçlayıp isyankar olmamın beni felakete sürükleyeceğini, bu halimizi kabullenip bu duruma şükretmem gerektiğini söylediler. O gün bu gün, içimde hayata tutunma sevincini hissediyorum. Bu gün yaşadığım bu musibetten dolayı Allah’tan sabır istedim O’da bana sabır yağdırdı. Hem Allah’ın bana vermiş olduğu emanete bakmanın sabrı ve mutluluğu yaşarken, bunun yanında Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i öğrenmenin heyecanı ile doluyum.”   (A. Hakim Kurt - İLKHA)